Yaptıklarım tam bir aptallıktı. Kendim de aptaldım, evet ama iki gündür uyuyamamam benim suçum değildi ki. Kendimi boktan hallice hissetmem, gözlerimi kapatınca karanlığımda canlanan Chanyeol'ün kırık bakışları da değildi.
Kapıyı çalıp beklemeye başladım, sol kolumdaki saatimi kontrol ettim ve elimdeki paketi hafifçe sallayarak içinden gelen güven verici tıklama sesini dinledim. Pembe, iğrenç renkli bir kağıtla kaplanmıştı, üzerinde Japonca bir şeyler yazıyordu (Japonca öğrenmek için çok uğraşmış ancak Çinceden bile zor olduğuna kanaat getirerek vazgeçmiştim) ve kalbim, gereksiz bir hızda atıyordu.
"Evde olmalıydı," diye homurdandım kendi kendime ve yeniden saati kontrol ettim. 23.12. Yeterli zaman vardı, her zaman olurdu.
Pes ederek cebimden anahtarı çıkardım, kapıyı yavaşça açıp içeri kısa bir bakış attım. Koltuğun üzerinde mırlayarak uyuyan Light'ın dışında oda boştu. Ayakkabılarımı çıkarttım ve kapıyı arkamdan çekerek içeri girdim. "Chanyeol?"
Cevap yoktu. Elimdeki paketi sehpanın üzerine bırakıp montumu da çıkarttığımda 'Tamam,' demişti içimdeki Baekhyun. 'Bu gece burdan anlaşılan.' Eh, onu nasıl reddedebilirdim ki?
Mutfağı ve odasını kontrol ettim, yoktu; bu lanet olasıca göt kadar evde başka oda olmadığı için de bulunabileceği tek bir yer kalıyordu; kapısı kapalı banyo. Chanyeol'ün içeride çiş yapıyor olabilme ihtimali vardı ve ben, ona karşı içimde gittikçe büyüyen şehveti, ağzıma almaktan zevk duyduğum oranından dışarı çıkan sarı sıvı yüzünden kaybetmek istemiyordum. Kapıyı kararsızca tıklattığımda Chanyeol'ün bıkkın sesini duydum. "Banyodayım, Baekhyun, biraz sabret."
Ben ve sabretmek farklı kavramlardı ve bunu hala fark edemediği için onu cezalandırmak istiyordum, bu yüzden kapıyı aralayıp sırıtarak içeri girdim. Onu küvette, kafasını bir havluya dayamış, kapadığı gözleriyle suyun içinde dinlenirken bulmak beni pek şaşırtmamıştı. Suyun rengi pembeydi, içeride tütsü kokusu vardı ve Chanyeol'ün bedeni baloncuklar tarafından örtülmüştü. Kızıl saçları ıslak bir şekilde alnına dökülüyor, onlara dokunmadan bir saniye daha geçirmemi imkansız hale getirmek için ekstra çaba harcıyorlardı. Elleri küvetin iki yanına koyulmuştu ve göğsünün yarısına kadar, üst vücudu dışarıdaydı. Saçlarından ensesine, ensesinden hafifçe kıvrılarak boynuna, oradan omzuna ve köprücük kemiğine uğrayıp son olarak göğsüne minik bir öpücük bırakarak küvetteki diğer su arkadaşlarının yanına inen bir damlayı yutkunarak izledim. Büyüleyiciydi, her zamanki gibi.
Kısa, beni sarhoş etmeye yetecek bir anın ardından gözlerini açmadan konuşmaya başladı. "Ne istiyorsun?"
"Bana kızgınmış numarası yapma," deyip dudaklarımı büzdüğümde gözleri açıldı. Bakışlarındaki öfke beni eritip sıvı haline gelmem için her saniye daha da çok zorlarken, yapmayı bildiğim tek şeyi yaptım. Üzerimdeki kazağı çıkarttım ve pantolonumu hızlıca soydum. Sadece boxerla kaldığımda ona baktım.
"Ne yapıyorsun?"
"Sana tecavüz etmek istemem, bu yüzden istediğinden emin olmalıyım." Duraksayıp dişimi dudağıma geçirdim. "Hala istiyor musun?"
Chanyeol iç çekti, sinirli bir şekilde elini saçlarına attı. Gerçekten kızgın görünüyordu. Birkaç gün önce, bizim yattığımız günlerde çok daha iyiydi. Ten rengi daha sağlıklı bir pembeydi, göz altları normal haline dönmese de torbaları kaybolmuştu. Bedeni bile daha heybetli görünüyordu.
Oysa şimdi eski haline geri dönmüştü. Sadece iki gün geçmişti aradan ama Chanyeol'ün göz altlarındaki morluklar çoktan geri dönmüş, ten rengi yeniden sağlıksız bir sarıya sırıtmıştı. Yorgun görünüyordu ve ölmemesi mucize gibiydi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Moth - ChanBaek ✔
Fiksi PenggemarSeks bağımlısı Byun Baekhyun'un yeni amacı, üniversitesindeki asistan Park Chanyeol'ü yatağa atmak ama en yeni kurbanı olarak seçtiği Chanyeol'ün, kendisinden de karanlık tarafları olduğundan bihaber. × × × Bir kez gülümser ve Düşmüşsündür içine, Iş...