41. "Seni çok seviyoru(M)."

4.6K 194 165
                                    

Chanyeol

"Bunu istediğinden emin misin?"

Sesi titrerken bir yandan da sesinden hiçbir farkı olmayan, rüzgarda sallanan yaprak misali tireyen elleriyle gömleğimin düğmelerini açmaya çalışıyordu, benim parmaklarımsa çoktan çıplak kalmış belinde geziniyordu. O kadar güzeldi ki kararsızlığında bile vazgeçemeyeceğim bir asalet vardı. Eğilip omzuna büyük bir öpücük kondurdum ve kokusunu içime çektim, çürük yumurtadan sonra kesinlikle iyi gelmişti. "Eminim," diye fısıldadım yavaşça.

"Bir başlarsak duramayacağımı biliyorsun. Kötü şeyler yapabilirim, kendimi tutamam." Güldüm çünkü o böylesine mükemmel bir vücuda, sese ve yüze sahipken bu cümlelerin dudaklarının arasından çıkması gereken kişi bendim.

"Sorun değil," diye fısıldadım kafamı hafifçe kaldırıp kulağının hemen altına sulu bir öpücük bırakırken. "Benim istediğim de bu zaten." Ürpererek sonunda çıplak bırakmayı başardığı omzuma tırnaklarını geçirdi. Bu da onunla ilgili sevdiğim onlarca şeyden sadece biriydi; kesinlikle bir sürü, tahmin edemeyeceğiniz kadar çok iz bırakmaya bayılıyordu.

Bu hâle nasıl geldiğimizi net olarak hatırlayamıyordum ama çok da umurumda değildi. Light'ı da alıp otele gelmiştik, kapının önünde ayrılacaktık. Ben içeri girecektim, o ise evine gidecekti. Oysa Baekhyun 'İçeriyi bir kontrol edeyim,' diyerek beni takip etmişti ve odama kadar gelmişti. Normalde ona izin vermezdim ancak aşık olduğunuz kişi bir şeyler isteyince onu reddetmek oldukça zor oluyor.

Sonra bir anda kendimizi bu pozisyonda bulmuştuk ama bu tuhaf değildi, zaten genel olarak bu pozisyondaydık. Tuhaf olan, her şeyi benim başlatmamdı. Bu yüzden Baekhyun ikide bir emin olup olmadığımı soruyordu ki bu çok saçma bir soruydu çünkü hayatım boyunca hiç bu kadar emin olduğumu hatırlamıyordum. Ellerim onun sıcacık teninde gezerken hiç olmadığım kadar canlı hissetmiştim.

Light ayağımıza dolanıp miyavlamaya başladığında dahi işime çok odaklanmıştım. Hafifçe eğildim ve dudaklarımı tam iki göğsünün arasına bastırdım. İnleyerek saçlarıma tutundu. "Light ne olacak?" diye sordu, üzerindeki hakimiyetinin yüzde sıfıra yakın olduğunu açıkça belli eden bir sesle. Cevap vermek yerine dudaklarımı ağır ağır sağa doğru hareket ettirdim, göğüs ucuna gelince durdum. "Onun... Onun bunları görmemesi gerekir-" Dilim ucuna değince sırtı gerildi ve inledi. "D-Değil mi?" diye tamamladı cümlesini, kendini tamamen benim kollarıma bırakmışken.

İç çekerek geri çekildim. "Onu banyoya götür öyleyse," dedim, çenemle birkaç adım ötemizdeki banyoyu işaret ederek. Biliyorum, onu minik bir odaya kapatmak acımasızcaydı fakat ya öyle yapacaktık ya da sevişmeyecektik ki bu istediğim son şey bile değildi.

Kafa salladı ve Light'ı kucağına aldı. Onu Light'la birlikte görmek benim için cennet gibiydi. Bembeyaz tenine gece kadar kara olan tüyler sürtünürken iz bırakmak istediğim her yerini inceledim. Sırtına, omuzlarına, beline baktım, tabii Tanrının, ona bu kadar dikkatli bakmak gibi bir nimete kavuşmam karşılığında benden bir bedel alacağını bilmeliydim.

Oradaydı işte, tam da boynunun arkasında koyu mor bir çürük vardı ve o izin bana ait olmadığından adım gibi emindim. Sehun'un ona verdiği sayısız hediyeden sadece biri olmalıydı bu morluk da.

Peşinden gittim ve hemen arkasında dikilerek Light'ı yavaşça yere bırakmasını, kafasını okşamasını ve "İşimiz biter bitmez seni serbest bırakacağız," demesini izledim, zaten Light da hiçbir şey umurunda değilmiş gibi zemine çöküp kendini yalamaya başlamıştı bile. Onu, gazdan etkilenmemesi için koyduğum dolabın içinde yeterince rahatsız olmuş olmalıydı. Biraz yalnız kalmak istemesine şaşırmamıştım.

Moth - ChanBaek ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin