Bilinçsizliğin kıyısında gezdiğim dakikalar teker teker terk ediyorlardı, artık çürümeye başlayan anılar arşivimi. Evden montumu alıp çıktığım an vardı, daha öğlenin birinde yudumladığım martininin de etkisiyle göz kırptığım adam vardı, sırtımın değdiği ilk ve ikinci yatak vardı ama gerisi kapkara bir acı zincirinden ibaretti. Parça parça görüntüleri alıp birleştirmeye çalışsam da, sonuç olarak sadece alakasız filmlerden kesilip rastgele bir şekilde yapıştırılmış bir film rulosu kalıyordu, parmaklarımın arasında.
Kendime bunu neden yapıyordum? Neydi bu acı çekme tutkum? Ah, tabii, kendimi boş bıraktığım anda zihnime üşüşen anılardan korktuğumu söylemişti, her şeyi bilen psikiyatristim. Bu kadar yara aldığımı ben bile fark etmezken onun, kulağıma, ruhumun kan kaybından ölmek üzere olduğunu fısıldaması, içimdeki en derin pişmanlıkları harekete geçirmişti. 'Yapma,' diyememiştim babama, 'Gitme' diyememiştim Kyungsoo'ya ve 'Dur' diyemiyordum kendime; sonuç olarak her şeyimi paramparça etmiştim ve bu halde olmamın en büyük sorumlularından biri de bendim.
Mahvolmuştum ve yaralarımı sarmak için başvurduğum haz, artık tek çıkış noktam haline gelmişti. Onsuz yapamıyor, hatta nefes alamıyordum. Orgazm olurken, küçük dünyamda sadece ben ve içime giren penis vardı; zaten ben de bundan fazlasını istemiyordum. Hapsolmuştum, zevklerimin parmaklıkları ardına ve öyle ki, gözüm görmüyordu artık hiçbir şeyi.
Düşüncelerime daha fazla dayanamayacağımı fark ettiğim an, uyandığımı da fark ettiğim andı. Daha gözlerimi açmadan ağzımdan bir inleme döküldü. Vücudumun her bir santimi ağrıyordu; başım çatlayacak gibi hissediyordum ve hareket ettiğim her an, deliğimdeki iğrenç acı kendini belli ediyordu. Gözlerimi açmazken hareketsiz bir şekilde yatmaya devam ettim. Kimin evinde olduğum, görmek istediğim en son detaydı.
Miyavlama sesi, kafamı az da olsa kaldırmamı sağlayan ilk tetikleyici unsur olmuştu. Sol gözümü hafifçe araladım ve birkaç adım ötemdeki, tüylerini dikmiş, bana tehditkar bakışlar atan siyah kediyi gördüm. Sarı gözleri birer bıçak olsaydı şayet, çoktan tüm vücudum kanlar içinde kalmıştı.
Elimi başıma koyarak doğruldum ve Light da sabahtan beri bunu bekliyormuş gibi kafamın eskiden olduğu yere atladı. Pencereden giren ışığa bakılırsa sabah olalı çok olmuştu. İç çektim. Annem deliye dönmüş olmalıydı.
Light, huzursuz bir şekilde miyavladı. "Ne?" dedim ona dönüp. Karşılık olarak tısladı. "İnsana kafayı yedirteceksin sen," diye homurdandım ve yalpalayarak da olsa, ayağa kalktım.
Lavabonun yerini hatırlamayacak kadar da dünden kalma değildim, bu yüzden daha önce de girdiğim için artık tanıdık gelen tuvalete girip kapıyı arkamdan çekmek pek zor olmamıştı. Deli gibi çişim vardı ama içimdekileri başka bir şekilde boşaltma iç güdüsü daha baskındı. Klozete eğildim ve midemdeki her şeyi kustum, midemde alkol dışında bir şey olduğunu da sanmıyordum zaten. Sonrasında, bu görüntüye alışık olduğum için sifonu çekmek ve sakin bir şekilde oturup işimi halletmek de zor olmamıştı. Sifonu yeniden çektim ve lavabonun önünde durup aynada kendime baktım.
Boyası akmış saçlarım darmadağınıktı, üstümdeki tişört lekeden geçilmiyordu, gözlerimin altı mosmor olmuştu ve yüzümde, bana ne yazık ki tanıdık gelen bir ifade vardı. Yorgundum ama pişman değildim. Asla da olmayacaktım. Kim olursa olsun, girdiğim bir ilişkiden asla pişman olmazdım.
Ağzımdaki iğrenç tadı yok sayarak musluğu açtım ve gözüm, sabunun yanındaki bardağa takıldı. Yeşil renkli, rastgele seçildiği açıkça belli olan diş fırçasının yanında, pembe renkli bir diş macunu vardı. Diş macununun ne olduğunu merak ederek elime aldığımda, normal paketten daha küçük boyda olduğunu fark ettim ve üstünde de Elsa'nın bir resmi vardı, elinde kocaman bir çilek tutuyordu. "Nane sevmeyenler için çilekli eğlence!" yazıyordu, kocaman puntolu, pembe renkli harflerle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Moth - ChanBaek ✔
Fiksi PenggemarSeks bağımlısı Byun Baekhyun'un yeni amacı, üniversitesindeki asistan Park Chanyeol'ü yatağa atmak ama en yeni kurbanı olarak seçtiği Chanyeol'ün, kendisinden de karanlık tarafları olduğundan bihaber. × × × Bir kez gülümser ve Düşmüşsündür içine, Iş...