1> He is Alive!

5K 322 480
                                    

Kumral saçlı çocuk, siyah saçlı olanın üstündeydi
"Senden nefret ediyorum! Eğer sen o aptal labirenti yapmasaydın şu an bu durumda olmazdık.. lülekafalı!" dedi. Son cümleyi biraz baygın söylemişti ve birden sağ tarafa doğru düştü.
Bilinci kapanmıştı. Thomas panikledi. Arkadaşına bir şey olduğunu sandı ve hemen yerden kalkarak Newt'in başına oturdu.

Onu yavaşça omzuna attı ve karavana doğru koşmaya başladı.

'Işıl virüsü yüzünden olsa gerek, çok zayıf olduğunu' düşündü. Ama şu an aklına takması gereken daha büyük sorunları vardı. Mesela etrafının 'deliler tarafından' çevrili olması gibi.
Omzunda hala baygın yatan Newt ile etrafında dönüp olası atakları düşünürken birden Brenda'nın çığlığını duydu.

"ÇEKİLİN!"

Evet, elektrik bombası atmıştı ve Thomas bunu görür görmez karavana doğru koşup, karavana atladı ve Lawrance gaza bastı.
"Şimdi ne yapacağız?" diye sordu Lawrance.
"Galiba İSYAN'a gideceğiz?"
"Newt'i kurtarmanın bir yolunu bulmalıyız ve eğer tedavi için bana ihtiyaçları varsa... oraya gidiyoruz."
Thomas konuşmasını bitirdikten sonra baygın halde duran Newt'i, o ayılmadan önce karavanın arkasındaki koltuk gibi şeye yavaşça bağladı ve yanına oturdu. Ellerini Newt'in uzun zamandır yıkanmamış olmasına rağmen yumuşacık olan kumral saçlarında dolaştırdı.

Newt'inin iyileşmesini her şeyden çok istiyordu ve eğer bunun için İSYAN'ın ona ihtiyacı varsa, o da oraya gidecekti.
"Thomas, geldik." dedi Lawrance.
Thomas kafasını kaldırıp İSYAN'ın binasına baktı.
Burayı hiç özlememişti. Binaya yaklaşıp kapıya 2 kez yumruğuyla vurdu.

Muhtemelen onu daha önceden görmüş olan Fare Adam açılan kapının önünde kollarını açmış Thomas'ın içeri girmesini bekliyordu.

"Doğru karara varacağını her zaman biliyordum eski dostum" dedi çelimsiz Fare Adam.

"Biz seninle dost değiliz ve hiçbir zaman da olmadık" diye sertçe belirterek içeriye adımını attı Thomas.

Fare Adam'ın ona gösterdiği koltuğa oturdu ve otomatik kapıdan içeriye giren kişinin yüzünü görmeyi bekledi.

Kapıda gördüğü yüz ona oldukça tanıdık gelen Teresa'nın yüzüydü.
Saçı, hafif dağınık bir topuz halindeydi.

Thomas'ın yanına geldi ve bir şey demeden Thomas'ın koluna bir iğne batırdı. Dolan bir tüpün ardından Teresa, Thomas'ın kan değerlerine bakmak için mikrosobunun yanına gitti. Thomas'ın kanını incelerken aniden arkasını dönüp Janson'a Thomas ile yalnız konuşmak istediğini söyleyerek Janson'u kısmen itekleyerek kapının dışına çıkarıp kapıyı kilitledi.
Bu durum her ne kadar Fare Adam'ın hoşuna gitmese de bir şey demedi ve dışarıda onları beklemeye başladı.

Teresa yavaşça Thomas'ın karşısında dizlerinin üzerine yerleşti ve Thomas'a yaklaşıp

"Thomas, onu kurtarabilirsin."
"Kimi?"
"Newt'i"
"Neyden bahsediyorsun?" dedi Thomas. Sesinden bariz bir şekilde Teresa'nın bunu bilmesine şaşırdığı anlaşılıyordu.

"Ah, hadi ama Thomas. Beni aptal mı sanıyorsun? Tabii ki Newt'in Işıl'a yakalandığını anlayabiliyorum,"
Bu sefer Thomas biraz Teresa'ya yaklaştı ve
"Bana bunu nasıl yapacağımı söyle" dedi.

Sesinde umut vardı ama hala Teresa'ya eskisi kadar güven(e)miyordu.

"Kanın...kanın sadece virüsü yavaşlatmıyor. Virüsü yok ediyor. Şuna bak" diyip Thomas'ın elinden tutup onu mikroskobun yanına çekti.

Teresa'nın Thomas'ın elinden tutması, Thomas'ı her ne kadar rahatsız etmiş olsa bile Thomas bir şey demedi.

Mikroskobun içinde parçalara ayrılıp yok olan virüs hücrelerini görünce Thomas biraz şaşırdı ve kafasını Teresa'ya doğru çevirdi.

He is alive // NewtmasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin