Thomas çadırdan fırladı ve sevgilisini aramaya koyuldu. Gerçi sonuçta ikisi de teklif etmemişti ama ilan-o aşk yapmışlardı sonuçta. Yani Thomas ona sevgilim diyebilirdi. En azından öyle düşünüyordu.
Düşünceleriyle boğuşurken Minho'ya çarptı
"Min Min, Newt nerede biliyor musun?"
"Deniz kenarında olması lazım ama bak istersen"
"Teşekkür ederim" dedi Thomas ve Deniz kenarına koşar adımlarla gitti.Newt oradaydı.
Elindeki kağıdı Newt görsün diye öne uzattı.
"Newt?"
Newt kendi yazdığı mektubu gördü. Thomas'ın bunu görmemesi gerekiyordu. Sonuçta ölmemişti. Mektupta yazan şeylerden de utanmıyordu sadece Tommy'sinin üzülmesini istememişti.
"Tommy."
"Newt, birdahaki benden asla lütfen böyle bir şey isteme. Bunu yapamam anlıyor musun? Benden hem en yakın arkadaşımı hem de sevdiğim çocuğu öldürmemi isteyemezsin.
Ya ben o an orada olmasaydım?
Ya Janson beni yakalasaydı?
Ya da Ava beni kandırsaydı?
O zaman ne yapacaktın?
Kendini öldürecek miydin?
Hiç düşündün mü, eğer sen ölürsen arkanda kalanlar ne yapar diye?
Ben sen olmasaydın ne yapardım Newt?
Sensiz yaşayamazdım"Thomas aslında konuşmaya devam etmek istiyordu ama boğazında bir yumru oluşmuştu. Sanki sözlerinin Newt'i kıracağını düşünerek dışarı çıkmasına izin vermiyordu.
Thomas'ın gözünden bir kaç damla yaş aktı. Elinin tersiyle gözyaşlarını silip Newt'in yanına oturdu.
Newt kafasını öne eğmişti. Küçük burnu gözyaşları yüzünden kızarmıştı.
Thomas bir süre Newt'in gözyaşlarının kumu şekillendirmesini izledi. Daha sonra elleriyle Newt'in kafasını kendine çevirdi ve alnından öptü.
"Seni üzdüysem özür dilerim"
Newt daha fazla dayanamayıp kafasını Thomas'ın göğsüne dayayarak gözyaşlarını serbestçe akıttı.
"Üzgünüm Tommy. Işıl beynimi ele geçirmişti ve ben, ben onlardan biri olmak istemiyordum. Beni öldürmeni istedim çünkü beni o şekilde görmene dayanamazdım. Ama zaten gerek kalmadı ve sen beni kurtardın."
Thomas, Newt'e bağırdığını fark etti. Bunu bilerek yapmamıştı. Sadece Newt'ini kaybetme korkusuna dayanamamıştı ve kalbindeki acı sinir olarak fışkırmıştı dışarıya.
"Newt, çok özür dilerim. Öyle demek istememiştim." dedi ve kollarıyla Newt'i göğsüne daha da bastırdı.
🌊
Thomas o akşam Newt'i kırmış olduğu hissiyle uyuyamadı. Ellerini kafasının arkasında birleştirip çadırın tavanını izliyordu.
Aklına aniden Newt'in çok beğeneceği bir fikir geldi. Ama fikirini uygulaması için Newt'ten daha erken kalkması gerekiyordu ki Newt 6.30 da kalkıyordu.
'5.30'da uyanmalıyım' diye düşündü kendi kendine. Kalkıp Kayran'dan getirdiği çantasını aldı. İçinde Kayran'dan çıkarken topladığı saatlerden bir tanesini aldı ve 5.30 alarmını kurdu. Uzun zamandır saat takmamıştı ve saat gerçekten hoşuna gitmişti.
Thomas ertesi gün çook erken kalması gerektiği için ne kadar erken uyusa o kadar iyiydi ve gözlerimi kapatıp uykuya daldı.
"Stephen, dün yapmaya çalıştığın şeyden sonra seni İSYAN'dan atmadıkları için çok şanslısın"
Rüyasında bir depoda mavi gözlü küçük bir kızla konuşuyordu ama kızın yüzü bulanık bir anı olarak gözüküyordu. Eğer kızın yüzü biraz daha net olsaydı Thomas onu tanıyabilirdi. Kızın yüzü çok tanıdıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
He is alive // Newtmas
FanfictionLabirent: Son İsyan Yazılmamış Son 🏁✨ Newtmas shipper 💗 -Tamamlandı-