Kağan ve ben küçükken gittiğimiz bir ormanda kaybolmuş ve fazlasıyla korkmuştuk yerde bulduğumuz bir çakıyla isimlerimizi bir kayanın üstüne yazıp, resimlerimizi çizmiştik. Fakat Kağanın ailesi bizi bulduğunda ordan uzaklaştık ve o kayayı bir daha bulamamıştık.
Anlaşılan Kağan arayıp bulmuştu. Bunu beklemiyordum cidden.
"Hatırlıyo musun?"
"Deli misin? tabiki de unutabilir miyim? çok korkmuştuk ve birbirimize sımsıkı sarılmıştık."
"Evet bunu bugun için özel düşünmemiştim ama denk geldi. Dilay annen baban olmayabilir ama biz varız. Teyzen ve ben, yanında olanların varlığını bilip, mutlu olman gerek prenses."
Kağan haklıydı sanırım. Bundan sonra mutlu olmaya bakmam gerek. Kendimi biseylerle mesgul edebilirdim.
Kafamı kaldırıp ona baktım. Gülümsedikten sonra " Haklısın." dedim.
"Ben hep haklıyım canım." diye bir ego patlamasında bulunduktan sonra bir piç smile attı.
"Egolu pislik." deyip güldüm.
Hava kararana kadar o kayanın yanında oturup Kağanla sohbet ettik. Eski günlerden bahsedip güldük. Lafın arasında şu okul işinide bahsetmiştim. off layarak bildiğini ve ona da aynı mesajın geldigini, yarın gidebiliceğimizi söyledi. Hem okulun yeni halini de görmüş olurduk. Okulumuz yenilenmişti ve bu sene daha fazla öğrenci alıyordu. Bu da demek oluyorki yeni taşlar gelecekti. :D
Kağan beni eve bıraktıktan sonra bir sokak aşağımızdaki evine doğru gitti. Belkide şu gızli cafe denen yere gidiyordur. Orası oksijenden yoksun içki ve sigara bağımlısı insanların bulunduğu yer. Ben hiç gitmedim, tek gitsem sağ çıkacağimi sanmadığım için. Kağan bir kaç kez gelmem için ısrar etti ama oksijeni sevdiğimi ve oraya gelicek kadar aptal olmadığımı söyledim. Büyük konuşmak istemem ama oraya hiç gideceğimi sanmıyorum.
Eve girdiğimde teyzem mutfaktan seslendi.
"Aç mısın?"
"Hem de nasıl."
"O zaman koş harika bir menü seni bekliyoor."
"Geliyoruum." dedikten sonra odama çıkıp elimi yuzumu yıkadım. Üzerime rahat bir şeyler geçirip aşağı indim.
"vayy teyze bu güzellikleri neye borçluyuz?" dedikten sonra şirinlik yapar gibi gülümsedim. O da bir tebessümle karşılık verdi. Yemekler harikaydı, tam bir hayvan tabiriyle yedim. :D Yemekler bittiginde sofrayı teyzemle birlikte topladıktan sonra odama çıktım.
Canıms sıkılmıştı leptopu açıp maillerime baktım Cansu dan bir mail vardı.
"Bu sabah Istanbul'a indim. Yarın görüşürüz."
"Okul kayıtlarını yaptırmaya okula gidicez. Saat 13:00 da okulda ol."
Gönderdikten sonra leptopu kapayıp, yatağa fırlattım kendimi. Telefonuma kulaklığımı takıp şarkı dinlemeye başladım. Tam uykuya dalacakken dışardan gelen bir sesle irkildim. Sanırım kavga vardı. Aşağı indim. Camdan baktığımda oha o Kağan değil mi? Yanında ki kim? Neden kavga ediyolar? diye düsünürken, birden iç sesim Dilay salak gibi izliceğine gidip neler olduğunu öğrensene. İç sesimi dinleyip kapıyı açtım. Çocuk Kağana bir yumruk atmısti Kağan yere yuvarlandı. Bir çığlık atıp Kağanın yanına koştuğumda
" Ne oluyor burda?" diye bağırıyordum.
Adını bilmediğim çocuk "Arkadaşın kaşınıyor." dedi. Ona dönüp bir bakış attığımda bana " Hey sakin ol cici kız" deyip beni süzdüğünde puantiyeli geceliğimle dışarı çıktığımı farkedip yüzümü buruşturdum.
Kağan ayağa kalkıp bana gitmemi emredince. Evet emretti. Tanımadığım çocuktan gözümü alıp Kağana döndüğumde " Saçmalama neden kavga ediyosunuz?" diye sorduğumda. Adığını hala bilmediğim çocuk "Seni ilgilendirmez" dedi.
Ne olduğunu cidden anlamıyordum. Neden bu saatte benim evimin önünde kavga ediyorlardı ki?
Kağan " Tamam yeter ne bok yiyorsan ye. Git artık burdan." dediğinde. Çocuk " Zaten öyle olucak." deyip bana bakarak sırıttıktan sonra arkasını dönüp gitti.
Kağana soran gözlerle baktığımda bana "Şimdi değil Dilay sonra konusuruz." dedikten sonra arkasini dönüp kavga ettiği çocuğun ters yönüne yürümeye başladı.
Eve girdim ve kendimi yatağa attım. Neler olduğunu düsünürken uyuya kalmışım. Kağan yarın bu konuyu bana açıklayacaktı. Öğrenecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFESİM
Teen FictionBir gün aradıgın insanı hayatina alırsan ona sakın nefesim deme! Aldığı her nefesi geri veriyor insan...