Dilay'ın ağzından;
Neden geliyordu ki? Niye rahat bırakmıyordu beni? Neden uğraşıyordu benimle?
Aptal aptal suratına bakmayı kesip tek kelime etmeden kendimi okulun dışına attım. Nefes almaya ihtiyacım vardı.
Beynim durmuş gibiydi. Başımın ağrısından kendimi hissedemiyordum ve başım feci şekilde dönüyordu. Ahh. Migrenim tutmuş olmalı.
Evet. Migrenim vardı. Sinirlenince, üzülünce, çok konuştuğumda,ya da uykusuz olduğum da başıma tarifi imkansız bir ağrı saplanıyordu. Nefret sebebim kısacası. Migren ilacımıda hep yanımda taşırdım.
Çantamda olduğunu bildiğimden bir cafeye gitmeye karar verdim ve okulun kapısından çıkınca sağa yöneldim tabi Mete de arkamdan geliyordu.
Şuan onunla cidden uğraşamazdım ayrıca neden geliyodu ki peşimden?
Bana yetişip kolumu tutup kendine çevirdi. "Fazla hızlısın." Kolumu çekip " Gelmek zorunda değilsin." dedim tek kaşımı kaldırırken ve yürümeye devam ettim.
Bana yetiştiğinde "Derse girmek istemiyorum ve sende benim bahanemsin."
Ahh birde bahanesi olmuştum. Cafeye gidene kadar konuşmadım. O da konuşmadı. Cafe deniz kenarındaydı. Ve denize yakın olan bir masaya oturduk.
Garson geldiğinde ben kendime su istedim. Mete de kendine nescafe söylemişti. Su geldiğinde çantamdan ilacımı çıkarıp suyla birlikte mideme gönderdim.
Denizi izlemeye başladım. Şuan Kağan'ın sevgilisiyle yatmış, Kağan'ın nefret ettiği eski arkadaşı Meteyle aynı masadaydım. Bu ne kadar doğru bilmiyorum. Neyin doğru neyin yanlış olduğunu da bilmiyorum. Ama cidden çok kötüydüm. Kağan'ın o aptal şakası bana annemle babamı hatırlatmıştı. Şaka belki bahanesiydi üzüntümün. Ben annemle babamın kaza anını sanki gözlerimin önünde görmüştüm.
Bu düşünceler gözlerimden yaş akmasına sebep oldu. Mete kağıt peçete uzatıp " yapma ama bir de sulu gözmüsün." Ona sadece gözlerimi devirmekle yetindim.
Oturduğu yerde biraz doğrulup cebinden bir sigara çıkardı. Sigarayı yaktıktan sonra yerinde tekrar yayıldı. Ona ters ters bakarken " Benim yanımda sigara içme. Hoşlanmıyorum." Dedim ve bir anda aklıma gelen şeyle gözlerim irileşti. "Hem sen ... astım değil miydin?" Derken kaşlarım kalkmıstı.
Bakışlarını bana çevirip " Nefes almak isteyen kim?" Dedi. Ahh. Aptal çocuk kim nefes almak istemez ki. Derdi neydi bunun cidden ölmek mi?
"Neden böylesin?" Diye sordugumda bana yine gözlerini cevirdi bu sefer soran gözlerle bakıyordu.
"Neden umursamazsın? Neden kimseyi takmıyosun?Neden düzenli bir arkadaslik ya da iliski kurmuyosun? Insanlardan nefret ediyor gibisin. Neden en yakın arkadaşının sevgilisiyle .." birden durdum ahh aptal Dilay. Ben o kelimeyi bir erkeğe dogru söyleyemezdim ki. Zaten çok hızlı konuşmuştum. Nefesimi düzene sokarken Mete konustu. " Seks.. en yakın arkadasimin sevgilisiyle yattım evet."
O bunu açık açık söylerken yüzümün kızardığına emindim. Ona bakmıyordum.
"Heyy bana bak. Utanmana gerek yok cici kız."dedi ve sırıttı. Kafamı kaldirdim ve ona sadece baktım. Boş gözlerle.
Devam etti. "Sorularina gelirse. Beni bu hale getiren babam. Boyle olmak istemezdim. O adam yüzünden.." sözünü kesip " En azından nefret ettiğin bir baban var." Dedim. Sonra hemen dediğimden pişman olarak arkama yaslandım.
Mete ilk defa ifadesizce bana bakıyordu. "Üzgünüm."
"Değilsin." Dedim birden soran gozlerle bana bakmaya basladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFESİM
Teen FictionBir gün aradıgın insanı hayatina alırsan ona sakın nefesim deme! Aldığı her nefesi geri veriyor insan...