sarılınca sana, hem de titreyerek

1.2K 139 69
                                    

Yaptığınız hataları geri alamıyordunuz belki ama telafi edebiliyordunuz. Bütün hataların telafi edilebileceğini söylemiyordum tabi ki ama bazı hatalar için bu geçerli bir şeydi. İnsanlar ikinci bir şansı hak ederdi ve ben de hak ettiğini düşünenlerdendim. İkinci bir şansı geçtim bu kadar kötü davranılmak hak ettiğim bir şey değildi. Bu konuda Jongin'i suçlamıyordum ve hakkım da yoktu çünkü o haklıydı, fakat benim de kendime göre sebeplerim vardı. İşin kötü yanı ise Jongin'in bunları bilmek istemiyor ve umursamıyor oluşuydu.

Ben onun için hayatımı bir çıkmazın içine gözüm kapalı atmışken, onun bunun bir hata olduğunu düşünmesi ve bunu için bana sonsuz bir nefretle karşılık vermesi kaldırabileceğim bir durum değildi. Dediğim gibi onu suçlamıyordum fakat kırgındım. Onun kadar olmasa da ben de ona kırgındım. En azından beni dinlemeyi deneyebilirdi, ne bileyim yaşadığımız onca yıldan, geçirdiğimiz onca güzel vakitten sonra en azından bu kadarını hakediyorum diye düşündüm. Hoş beni dinleseydi de ne diyeceğimi bilmiyordum ya, orası ayrı.

Hayatımda yaşadığım en berbat gecenin ardından, üşümüş bir beden, tutuk bir boyun ve dehşet bir baş ağrısıyla daha berbat bir sabaha uyanmak, keşke hiç uyanmamış olsaydım diye düşündürüyordu. Pencere açıktı ve oda buz gibiydi, kasım ayındaydık ve havanın soğuk olması normaldi, normal olmayan pencerenin neden açık olduğuydu. Ama ne yazık ki bundan daha önemli sorunlarım vardı, örneğin kafamı koparmamı isteyeceğim bir baş ağrısı çekmem gibi.

Dün gece uyuyakaldığım koltuktan kalkıp mutfakta ya da herhangi bir yerde bir ağrı kesici bulabilir miyim diye bakındım fakat hiçbir yerde boktan bir ağrı kesici bulamadım. Ne harika bir sabahtı. Bulamadığım başka bir şey ise, dün gece hayatımı birleştirdiğim adam olan Jongin'di. Yatağı toplanmış ve odası da düzenliydi. Yağmur sonrası toprak kokusunu andıran kokusu hala odadaydı, bu da o gideli çok olmadığını gösteriyordu.

Başım hala zonkluyordu ve eğer baş ağrımı geçirecek bir şeyler bulmazsam tüm gün bu lanet ağrının devam edeceğini biliyordum. Hem önceki günün berbat etkisini üzerimden atmak ve hala üzerimde olan takımdan kurtulmak, hem de başımdaki ağrıyı biraz da olsa hafifletmek için soğuk bir duş almaya karar verdim. Evde bulunan tek banyo Jongin'in yani bizim odamızdaki banyo değildi fakat eşyalarımı geçen gün geldiğimde oraya yerleştirmiştim.

Giysi dolabına ilerleyip, bir pijama altı, bir kazak ve bir iç çamaşırı aldıktan sonra onları yatağın üzerine bıraktım. Adımlarımı banyoya yönlerdirdim, banyo dolabından orman meyveli duş jelini aldım ve suyu soğuk seviyeye ayarlayıp suyun altına girdim. Jongin önceden bu kokuyu ne kadar sevdiğini söyleyip parfüm kullanmamı istemediğini dile getirirdi. Soğuk suyun tenime temas etmesiyle vücuduma ani titreme yayıldıysa da, umursamadım çünkü buna alışıktım.

Soğuk suyun altında ne kadar kaldım bilmiyordum fakat vücudum uyuşmaya ve titremelerim artmaya başlayınca suyun altından çıktım. Belden altımı havluya sarıp adımlarımı yatak odasına yönlendirdim. Birkaç dakikanın ardından giyinmiş ve saçlarımı kurutuyordum, başımın ağrısı az da olsa hafiflemişti. Açlıktan kıvranıyordum fakat dolapta yiyecek pek bir şey yoktu ve dışarıya çıkıp yemek yiyecek taakati de kendimde bulamıyordum. Bu yüzden kendime sadece sert bir kahve yapmakla yetindim. Kahveyi hazırlayıp, bir önce ki gece uyuyakaldığım koltuğa oturdum. Bir yandan kahvemi içerken diğer yandan hala ağrıyan başımı ovuyordum.

Jongin'in ailesi ülkede oldukça büyük değer gören Kim Şirketler Grubunun sahibiydi ve benim ailem de ortaklarıydı. Jongin her ne kadar şirketin başına geçmek istemeyip kendi mesleğini yapmak istediyse de bunu gerçekleştiremedi. Ben ise hayalimdeki mesleği yapıyordum, şirketteki mimarlık departmanında kendime bir yer edinmiştim. Ailemi bu konuda ikna etmek pek zor olmamıştı, benim ailem Jongin'in ailesi kadar zor insanlar değillerdi. Bu yüzden çoğu zaman Jongin çok şanslı olduğumu söylerdi.

Heal My Wounds [sekai]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin