yolumuz ayrı, biliyorum

915 119 110
                                    




Küçük bir ricada bulunmak istiyorum. Sizden sadece yorum yapmanızı istiyorum sebebi de gidişatın nasıl olacağını belirlemek ve biraz olsun yazma hevesimin olması buna ve daha yeni bölüm atmış olmama rağmen yapılan yorumlar; emir verir gibi 'yb at' 'yb ne zaman' bu benim hevesimi kırıyor. Bir defa yazdığınızda bunu anlıyorum. Umarım kendimi güzelce ifade edebilmişimdir. Geçen gün akşama yayımlarım dedim ama bir türlü fırsat bulup tamamlayamadım, çok özür dilerim bunun için. Bu aradaaa 2K 🎉🎉olmuşuz çook teşekkür ediyorum. Hepinizi seviyor ve öpüyorum. İyi okumalar.


Elim kalbimin üzerinde, sahip olduğum tek şeye tutunuyordum, sevgime. Fakat sevgimin bile artık bana tutunmam için uzatacak bir dalı kalmamıştı. O bile artık pes etmemi istiyordu. İnandığım her şey başıma yıkılmıştı. Evim başıma yıkılmıştı. Ben ona evim demiştim, nereye gidersem gideyim, ne kadar uzaklaşırsam uzaklaşayım, ne kadar nefret edersem edeyim dönüp dolaşıp ona varmıştım, o benim evimdi. Sığındığım tek limanımdı. Şimdi o evi kendi elleriyle yok etmiş, limanı da ateşe vermişti.

Topluluğun olduğu alana gidip, Donghae'yi buldum ve ona acilen gitmem gerektiğini söyledim. Çok kötü görünüyor olmalıydım çünkü sürekli bana iyi olup olmadığımı sorup durdu. Değildim. Hiç iyi değildim. Kalbim o kadar acıyordu ki, ne kadar acıdığını anlatmak için açıp göstermem gerekiyordu.

Bunu hak etmemiştim. Sikeyim, bu kadarını hak etmemiştim. Bir insanın duygularını hiçe sayamazdınız, kırılacağını, onu yıkacağınızı bile bile bu kadar ileriye gidemezdiniz. Vicdanınız sızlamalıydı.

Jongin'in arabasıyla geldiğimiz için eve taksiyle dönmek zorundaydım. Soğuktan içim titriyordu ve ben yolun kenarında hem ağlıyor hem de taksi bekliyordum fakat gelmek bilmiyordu. Daha fazla beklemek istemediğim için yürümeye karar verdim bu sayede belki sakinleşebilirdim.

Aklıma geldikçe çıldıracak gibi hissediyordum. Artık hiçbir şeyin eskisi olmadığının gözüme soka soka gösterilmesi bu kadar acımasızca olmamalıydı. Ben sanıyordum ki, Jongin öğrenince artık kendimle savaşmam gerekmeyecekti. Duygularımı dizginlemek zorunda kalmayacaktım. Ne bileyim belki o da beni sever, beni anlar diye düşünmüştüm. Hayatta beni anlayan tek insan olduğunu düşündüğüm insan beni anlamamıştı. Anlamaya bile çalışmamıştı. Aynısı bana yapılsa düşünmeden affedeceğim hataları ben yapınca hiçbir yaşanmışlığı düşünmeden beni harcamıştı.

Ben istiyordum ki artık kendimle savaşmam gerekmesin, Jongin söz konusu olduğunda benliğime kepenk vurmam gerekmesin, göğsümü gere gere Jongin'i sevmeye, kıskanmaya, öpmeye, sarılmaya hakkım olduğunu savunayım.

Sert rüzgar üstümdeki ince ceketten içeri sızıyor, en derinlerime kadar titretiyordu. Yarım saatin sonunda ayaklarım yürümekten uyuşmuş, bedenim soğuktan kaskatı kesilmiş bir halde henüz kapanmadığını bildiğim kafenin kapısında duruyordum. Kimseye açıklama yapamayacak kadar yorgundum fakat gidecek başka yerim de yoktu. Hiçbir yere ait değildim, kendimi yapayalnız hissediyordum.

Kapıyı ittirdiğimde, birinin geldiğini belli eden zil hareket etmiş ve tezgahta günlük işleriyle uğraşan Jongdae'nin gözleri beni bulmuştu. Dudaklarım kurumuştu ve yüzümün soğuktan kıpkırmızı olduğundan neredeyse emindim. Jongdae beni görür görmez yanıma gelmiş ve endişeli bakışlarını üzerimde gezdirmişti.

Yüzümü ellerinin arasına almış ve konuşmaya başlamıştı.

"Ne bu halin Sehun? Buz kesmişsin, bu halde buraya kadar yürüdün mü? Aptal mısın sen?"

Bir kolunu belime dayayıp beni yukarı kata yönlendirmiş ve garsonlardan biri olan Jimin'e emirler yağdırmaya başlamıştı. Vücudum sanki artık yaslanacak dayanağını bulmuş gibi kendini kasmayı bırakmış ve sırtımdaki kolun beni yönlendirmesine izin vermiştim. Hiçbir zaman bu kadar çaresiz bir durumda Jongdae'nin kapısına dayanmadığım için bu durumun onu dehşete düşürmesine şaşırmamıştım. Daha kötü durumlarda da oldum diyebilmeyi isterdim fakat şimdiye kadar bulunduğum en kötü durum buydu. Düğün günümde hatta onun gecesi Jongin bana 'senden nefret ediyorum' derken bile kalbim bu kadar acımamıştı.

Heal My Wounds [sekai]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin