baskın yemiş bir evsem, yıkılmışsam

1K 105 176
                                    




Bu güzel bölümceğizi yorumlarınızdan mahrum bırakmayınız!


26 yıllık yaşamım boyunca çok sert fırtınalarla karşılaşmış, her defasında altında kaldığım hayal kırıklıklarımın altından sağ kurtulmuş ve aynı hevesle o yolları tekrar tekrar yürümeyi öğrenmiştim. Belki de düz yürümekte değil de savrulmakta iyiyimdir, kim bilir?

Tökezlesem de düşmem, yara alsam da ölmem diyordum ta ki sonunun hiçbir yere varmayacağını bildiğim bunca yolu sırf o elimden tutuyor diye yürüdüğüm kişi ayağıma çelme takana dek. Ağır yara almıştım, kanamam çok fazlaydı ama yaramı sarıp iyileştirecek olan da bendim. Yarayı açanın yaradan haberi  yoktu. Ben ona yaralarımı açmış, dermanımı onda aramıştım. O ise yerlerine yenilerini açmıştı.

Bana 'sen neden Donghae ile dans ettin?' sorusunu sorduktan hemen sonra sızmıştı. Onu bu kadar içirecek ne olmuştu merak ediyordum. Dili Taemin'in boğazındayken gayet ayık görünüyordu. Ona olan aşkı onu sarhoş etmiş olmalıydı. Boğazıma tırmanan acı tat eşliğinde kıkırdadım. Ağlanacak halimde bir de espri yapabiliyordum, ne acı.

Bir saat öncesine kadar Jongdae'nin oturup üzerine tonluk bina çökmüş gibi hissedişini aslında nasıl atlatamadığını ama alıştığını anlattığı koltukta oturmuş, her şeyden habersiz az önce üzerine örttüğüm battaniyeye sarılmış uyuyan kocamı seyrediyordum. Eskiden saçlarının arasında gezinmek için can atan ellerim şimdi onlara uzanmak dahi istemiyordu. Onlar bile yorulmuştu uzanıp uzanıp hiçbir yere tutunamamaktan. Katı, yalnızca önünde bulunduğumuz şömineden yayılan alevler aydınlatıyordu ve buna rağmen güzel yüzünü seçebiliyordum. Güneşin öptüğü teni tüm güzelliğiyle karşımdaydı, bir ben doyasıya öpüp koklayamıyordum o teni, bir ben dokununca dikenlerini çıkarıveriyordu.

"Seni doyasıya öpebilmiş, sana dokunabilmiş ve senin kalbine girebilmiş herkesi tebrik ederim Jongin. Ben yıllardır kapısında yatıyorum."

Kalbimdeki ağrı kelimelerime taşmış, boğazımdaki yumrunun el verdiği kadarıyla fısıldamıştım. Bugün ondan ayrılmaya, kendi hayatıma devam etmeye karar vermiştim fakat onsuz bir hayatı hayal dahi edemiyordum. O benim bir parçam gibiydi sanki. Kendimi bildim bileli onunlaydım, bir anda nasıl söküp atacaktım? Bilmiyordum.

Yavaşça doğruldum yaslandığım tekli  koltuktan ardından Jongin'in uyuduğu tekli koltuğa adımladım ve yüzünü görebileceğim tarafına çöktüm. 'Son bir kez' diye geçirdim içimden 'son bir kez gezinecek ellerim saçlarında.'

Sessizce, dalgalanan alevlerin yüzüne yansımasını ve güneşini öptüğü tenini ilahlaştırmasını daha da yakından izledim. Yumruk yapmaktan terlemiş ellerim, titrek hareketlerle uzanıveriyordu yumuşacık tellerin arasına, biliyordum yine çok fazla tutunamayacaklardı. Gözyaşlarım akmaya hazır göz kapaklarımın ardında bekliyorlardı. Ağlamamalıydım fakat mümkün değildi. Kalbimin tam ortasında cayır cayır yanan bir kor, boğazımda nefesimi kesen bir yumru vardı. Ellerim saçlarını buldu ve nazikçe geriye doğru taradım yumuşak telleri. Saçlarına dokunulmasından nefret ederdi fakat eskiden bizde kaldığı geceler kabus gördüğünde saçlarını okşayarak sakinleştirirdim Jongin'i. Bu yüzden benimle uyuduğunda kabus görmediğini zanneder ve hep benimle uyumak isterdi.

Ayaklarım ağrıdığı için yere tam olarak oturdum ve kolumu koltuğun başına yaslayıp, başımı da koluma yaslayıp o şekilde izlemeye devam ettim. Bir kolum başımın altında, diğeri artık uzanmaktan yorulduğu kişiye son kez uzanmış, gözlerim ise odağını kaybetmeden karşısında duran esmer teni seyrediyordu.

Boğazıma tırmanan acı tadı tekrar hissettim, "seni çok seviyorum," diye fısıldadım ardından, "kalbim patlayacak sevgimden," yutkunmak istedim ama gecenin başından beri varlığını hissettiren yumru izin vermemişti. Yanağımda sıcak bir ıslaklık hissettiğimde göz kapaklarımın artık dayanamadığını ve akmaya hazır olan yaşların akmasına izin verdiğini anladım.

Heal My Wounds [sekai]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin