19

4.4K 247 43
                                    

Sırt çantamın içine gerekli olan kıyafetlerimi koydum. Diş ipimi de koyduğumda tüm eksikleri tamamlamış oldum. Erkut'un öylesine söylediği fikir amacına ulaşırsa ne olacağını düşünmek istemedim. Kabul edeceğini hiç düşünmezdim. Ama kabul etmişti.

Çadırı kendisi getirecekti, bu yüzden uyku tulumumu her ihtimale karşı yanımda götürmekte fayda vardı. Olası bir tartışmadan sonra onunla aynı çadırda kalamazdım.

Ailem'in yoğun iş temposundan dolayı görüşemesekte mesaj atıp beni merak etmemelerini yazıp telefonun ekranını kapattım. Montumu giyip, beremi taktığım da kamp için hazırdım. Botlarımı çıkardığım da gelen bildirim sesi ile telefona döndüm.

Gökmen: Hazır mısın?

Kemal: Hazırım.

Gökmen: Beş dakikaya kapının önündeyim.

Kemal: Tamam.

Görüldü

Aynadan son kez kendime bakıp evden çıktım. Onu görmek için hazır mıydım bilmiyorum ama dakikalar sonra onunu görmekle kalmayıp tüm geceyi onunla geçirecektim.

Dış kapıyı açmamla hazır bir şekilde karşımda olan Gökmen ile derin bir nefes aldım. Tebessüm eden dudaklarına kısılmış gözleri eşlik ediyordu. Onda sevdiğim yegane şey kısılan gözleriydi.

"Selam."

"Aleyküm Selam."

Sonuçta selam da olsa Allah'ın selamıydı doğrusu buydu. Huyumu bildiği için tekrar kısılan gözlerine daldığım da kıpırdayan dudakları dikkatimi çekmişti.

"Otostop çekeriz diye düşündüm? Ama istersem dolmuşla bir yere kadar gideriz?"

"Macera arama, adam akıllı binelim bi otobüse gidelim. Gerek yok otostopa."

"Sen nasıl istersen."

Sessiz geçen otobüs yolculuğundan sonra, bir süre yürüdük. Bulduğumuz bir dinlenme tesislerinde dinlendik. Acıkan karnımızı doyurduktan sonra, biraz ileride gördüğümüz açık alana yerleştik.

Gökmen çadırı kurarken ben de etraftan bulduğum ağaç parçalarını topladım. Büyüklü küçüklü parçaları tepelerken, Gökmen getirdiğim odunları yakmak için gerekli zemini hazırlıyordu.

Yerleşme işi bitince yanımızda getirdiğimiz termoslara kahvemizi koyup ateşi izlemeye başladık. İlk hangimizin konuşmaya başlayacağını düşünürken onun sesini duydum.

"İsteksiz olma. Zorla gelmiş gibisin."

"İsteksiz değilim, zorla da gelmedim."

"O zaman niye susuyorsun? Bir şey söyle ama susma."

"Ne diyeyim Gökmen? Konuşuruz diye geldik ama ağzını açmadın. Ben neden konuşayım? Farkındaysan her şeyi söyledim sana, ve bu hale geldik."

Derin nefes alıp termosundan bir yudum aldı. Gözleri ateşi izlerken dudakları kıvrıldı.

"Haklısın. Her zaman korkan ben oldum. Korkum da saçma sapan şeyler yapmama sebep oldu. Seni yıktım, parçaladım. Ama çok pişmanım."

Son sözlerini söylerken gözlerini ateşten çekip bana çevirdi. Gözlerindeki pişmanlık ve saf acı belli oluyordu.

"Evet. Hepsini ve daha fazlasını yaptın. Ama en kötüsü ne biliyor musun?"

Gözleri merakla parlaken umutla bakmaya devam etti. Ben onun gibi acımasız değilim. Ona istediği umudu verecektim.

"Ne?"

"Ne yapmış olursan ol, burası varya..." diyerek kalbimi işaret ettim.

"Burası seni sevmekten bir an bile vazgeçmedi."

***

Kemalllllllllllll seni yerem annemmmmm!

Kurban olurum sana lilililiiiiii!

Yeni kurguma bakmayı unutmayın!!

Seviyorum (bxb) ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin