"Ben Niall."

291 10 4
                                    

Gözümü zorla da olsa açmayı başardığımda etrafa bakındım. Etraf siyah ama zevkli döşenmişti. Diğer eşyalara nazaran yattığım çift kişilik yatak, krem rengiydi. Hastanede olamam değil mi. Peki ama…b-burası neresi?

Sonunda akıl edip yataktan kalktığımda, kalktığım için hem kendime hem de ağrıyan başıma lanet savurup yatağa tekrar oturdum ve başımı ovuşturdum.

Sarışın mavi gözlü bir çocuğun içeri sessizce girmeye çalıştığını gördüğümde korktum. Beni gördüğünde duraksadı ve gülümsedi.

“Sen kimsin” diye sorarken sesim titremişti.

“Agh. Hayır. Benden korkma. Ben sadece senin bayıldığını gördüğümde yardım etmek istemiştim. Ben Niall.”

“B-Beni evine mi getirdin?” dedim korkuyla.

“Hayır... Bak burası benim yatağım. Burası Noah amcamın kütüphanesi. Ben burada yatıyorum. Tamam? Tekrardan ben Niall.” Dedi samimiyetle.

“P-Pekala. Ben de Alexis.” Dedim gülümsemeye çalışırken. Agh. Bu konularda iyi de…

“Lanet olsun. Ş-Şey benim eve gitmem lazım. Bana yardım eder misin Niall?”

“Tamam sakin ol.” Dedi garip aksanıyla. “Seni eve götürürüm merak etme.” Diye devam ettirdi konuşmasını. Birlikte hızla dışarı çıktığımızda Range Rover’in yanına ilerledik. Kütüphanede çalışan bir çocuk bu dünya üstü harikalıktaki arabayı nasıl alabilmişti?

“Bu araba senin mi?” dedim şüpheyle.

“Ev… Yani şey. Hayır. N-Noah amcanın.” Dedi. Bu çocukta bir şey var ama neyse. Şuanda hem arabaya hem de araba kullanan birine ihtiyacım var.

----                    --------------------------------------------------------                           

Eve geldiğimizde Niall’a teşekkür edip arabadan indim. Şu dünkü ukala ve olaylar aklımdan bir türlü aklımdan çıkmıyor. Gerizekalı. Ben ne olduğunu anlamadan Niall ellerini belimden çekti ve bana samimi bir gülümseme gönderdi. Tatlı bir gülümsemesi var. Hani insanın içini ısıtan.

“Alex. Sana Alex diyebilirim. Değil mi?”

“Evet. Elbette.”

“Şey… Bir daha görüşürüz değil mi?” dedi endişeyle.

“Umarım.” Dedim ve koşar adım eve girdim. Babam. Babam evde değil…

Ben merakla etrafa bakarken mutfaktan bir takım sesler geldi.Ben mutfağa ilerlerken mutfaktan tanıdık bir yüz çıktı.

“Pardon güzelim mutfağı biraz dağıttım” dedi ağzına sandiviçi tıkıştırırken.

“Agh. Aman tanrım. Burada ne işin var!?! Babam gelirse görürsün” Ben bunları endişe ile söylerken o ise omuz silkerek koltuğa yavaşça(!) oturdu.

Bizi artık rahatsız edemez.” Dedi.

“N-Nasıl yani? Lanet olsun. Ne yaptın babama?!?”dedim sesimi yükselterek.

“Ben Harry Styles’ım istediğimi yaparım. Bir daha bizi rahatsız edemez diyorsam edemez Güzelim.” Dedi umursamazca. Beyefendi oturmuş film izlerken ben tepesinde bana saçma sapan şeyler söylemesine müsaade ediyorum. Agh.

Birde bana güzelim dedi. Salak.

“ Bana böyle seslenmeyi kes. Agh. Eve nasıl girdin sen?”

“Tekrar söylememe gerek yok herhalde!” dedi. Aniden sinirlenmişti. Bunu kasılan çenesinden anlamıştım. Ofladım ve kollarımı belimde birleştirip bir ayağımı yere hafifçe vurmaya başladım.

“ Immh. Hadi gel ve otur.” Dedi kafasına arkaya atıp bana baktı ve elini dizine vurarak.

“Şaka mı yapıyorsun!?!” dedim sinirden gülerken.

“Pekala.  Bu sadece ilk ve son teklifimdi. Bir dahakine sana teklif sunmayacağım.” Dedi sırıtırken.

“Kes seni ve defol evimden. Çabuk.”

“Elbette ama bu evden birlikte çıkacağız.”

“Sınırlarını aşıyorsun. Çabuk defol.” Dedim saçlarımı yolarken.

“Pekala. Sana bir hafta müddet. Sonra seni almaya gelecekler. Kaçmaya kalkarsan…” dedi ve devam etti;

“…Seni bulurum ve hiç ama hiç istemeyeceğin şeyler yaparım.” Dedi göz kırparak. Aniden ayağa kalktı ve kapıya ilerledi.

“Ha bu arada… mutfağı topla.” Dedi boğuk bir şekilde. Vay canına oldukça…tahrik edici bir sesi var… Agh. Ne diyorum ben. Adam beni evimden götürmeye çalışıyor, bir nevi babama zarar verdiğini söylüyor ve ben bura… Tanrım. Babam. Kapıyı açtım ve kıvırcığa.. adı neydi H..Harry evet Harry.

“Hey. Harry. Bekle biraz.” Dedim peşinden koşarken. O kadar hızlı yürüyordu ki yetişmek mümkün değildi. Nihayet beni fark ettiğinde durdu ama dönmedi. Sırıttığını görebiliyordum. Yanına ulaştığımda tek kaşını kaldırarak ‘ne var’ dercesine bana baktı. Nefes nefese kalmıştım ve zorlukla nefes alıyordum.

“Hadi ama! Seni bekleyemem.”dedi sabırsızca.

“Babam…Babam nerde Harry.” Dedim nefes nefese.

Çok mu merak ediyorsun. Söylememi istediğine emin misin?

YANLIŞ KİŞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin