Seher kuşları ötüşmeden, çiçek dalından çiğ kalkmadan, kerahat çıkmadan çıktı KyungSoo evden. Oğlanın dün gece de facebookta paylaştığı şarkıyı hemen mp3 çalarına yüklemişti, onun paylaştığı şarkılardan oluşan zeytin yağlı çökelek klasöründe tekrarda dinliyordu. Hiç koşulacak şarkı değildi işin doğrusu. Alt sokaktaki Bakkal Suho efendinin dükkanına ancak ulaşmıştı ki "affet beni çökeleğimin kekiği, bu şarkı çok ağır. Bu sabah sana biraz daha aşık uyandım. Kasvet kasamam." diyerek dram yüklü şarkıdan daha hareketli bir tanesine geçti. Birinci nakarata ulaşmadan içini tarifsiz bir korku saldı. Aşkını düşünürken fikri yine bir kancaya takıldı.
Kimin için paylaşmıştı ki o şarkıyı?
Zulasında cipsi mi kalmamıştı?
Çayına biri fazla şeker mi atmıştı?
Kahvesi acı mı olmuştu?
Kaşarlı tost istemişti de sucuklu mu gelmişti?
Meraktan içi içini yerken parkın etrafını ikinci tura geçmişti. Dinç olmak istiyorsa bugün yedi tura çıkmalıydı. Sekiz dersine yetişmek için yarım saat uykusundan vermişti de hedefinden vazgeçmemişti.
Daha onar dakika da dik durma, düz yürüme pratiği yapacaktı. Çünkü oğlanın kankalarından Byun Baekhyun "kambursun, paytaksın, penguen gibi bir şeysin" demiş miydi evet demişti hem de katıla katıla, babası da katılmıştı ya bu sözlere düzeltecekti asil bir duruşa kadar her halini. Kim Jongin'le çıkmasına engel bu ise birkaç pratikle bunun da üstesinden gelecekti."Bugün de çiçek nakışlı kot ceketini giyse.." diye iç çekti parktaki çiçek dalında güzeldir tabelasına denk geldiğinde. Eğilip birkaçını kokladı, taçlarından, yapraklarından okşadı.
"Az daha sabır KyungSoo.." dedi iç çekerek, kalbi umut ve endişe ile ritimsiz çarpıyordu.
İdmanlarını bitirip eve döndüğünde Kahvaltı hazırlayan babasının doğradığı salatalıklardan bir dilim kaptı.
"Seninki Song SiKyung dinliyor."
"Hoşlandığım oğlanın sosyal hesabını takip etmenden hoşlanmıyorum baba."
"Damadım sayılır o benim."
KyungSoo kaçırdığı bir başka salatalığı kütürdetmeyi bırakıp döndü ona, "Ciddi mi söyledin, dalga mı geçtin benimle?"
Zavallı adam onun tamamen ciddiyete bürünen yüzünden kızgın mı meraklı mı olduğunu seçmekte bazen zorlanıyordu ama o KyungSoo'ydu, aklındakini öylece söylerdi ve şuanda da gerçekten merak ettiğini kırışıp duran alnından görebiliyordu.
"Ah.. bak.." bocalayışları ona en yalın hali ile söylemeye çalışmak çabasından başka bir şey değildi, "ondan hoşlanıyorsun, bir erkek arkadaşın veya kız benim için farketmez, ilk defa bu tarz bir ilişki için seni bu denli kararlı görmek beni mutlu ediyor. Yanında olmak istiyorum. Senin tarafındayım oğlum."
"Facebook hesabını takip edip gönderilerini beğenerek mi? Sağol ama bundan hoşlanmadım. Bu denli demekle neyi kastettiğini de anlamadım. Chanyeol için de çok uğraşmıştım fakat o dev fazla hareketliydi ve.."
"Hareketli şeyler seni bunaltıyor."
"Kesinlikle. Wendy için de denedim. Fakat o kız da.."
"Sürekli kalabalık yerlere çekiyordu seni."
"Çok fazla arkadaşı var. Güvercin sürüsü gibiydiler. Her yere birlikte uçuyorlardı ve neden hakkımda o kadar çok şey biliyorlardı artık biliyorum. Kızlar erkek arkadaşları hakkında konuşmayı severler. Fakat Chanyeol böyle değildi. Çıktığımızı üç arkadaşı biliyordu. Geriye bir düzine arkadaşı adımı bile bilmiyordu. Çünkü erkekler sevgilileri hakkında dedikodu dedikleri arkasından konuşma ritüellerinden hoşlanmazmış. Chanyeol böyle dedi. Biliyorsun işte. Sevgili olmak için onlara kendime rağmen tolerans gösterdim. Şans anlamında dedim. Yeterince esnek olmadığımı biliyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Öylesine Seviyorum Dedin Fikrim Takıldı..
FanficKyungSoo yazı tura attı. Yazı da gelse tura da gelse hoşlaştığı oğlana açılacaktı, sadece kendine cesaret vermek istemişti. Ve para dik geldi.