Birinin çatık bakışları diğerinin umursamaz bakışlarını biçerken masaya konan tepsi ile bağlantı koptu ve iki oğlan sevecen bakışlarını diğerine çevirdi. KyungSoo içecekleri kontrol ederek onlara uzatırken erkek arkadaşına bir dizi açıklamaya durmuştu.
"Ben ne içersem ondan olsun dedin ama nane ve karpuzu bir arada seveceğinden emin olamadım. Kendim de emin değilim. Sadece denemek istedim. Birinin mentollü tadı ve diğerinin şirin tadı var. Umarım limon ikisinin arasında uzlaşmacı olmuştur."
O anlattıkça yüzü buruşan Sehun kendi elmalı gazozunu güvenle yudumladı. Arkadaşının kaprisli ve tutucu erkek arkadaş bakışlarına maruz kalıyordu ve bundan hiç hoşnut değildi. Yalnız olsalar erkeklerle ilgilenmediğini, KyungSoo bayram şekeri, kandil lokumu gibi bir şey olsa bile asla ondan çekici elektrikler almayacağını söylemek isterdi. Bunun yerine diğerinin tehditkâr bakışlarını sadece ilgisiz bakışları ile kovuşturuyordu.
"Sorun değil sevgilim. Elinden, fikrinden ne olsa beğenirim."
Jongin sahayı kendi elinde tutmak için söylediğinde KyungSoo "kulağa çok gelenekçi geliyor ama ne demek istediğini anladım. Teşekkür ederim." diyerek övgülere hiç de utangaç olmayan bir gülüş verdi. Jongin hiç tatmin olmamıştı, üstelik Sehun denen oğlan yandan yandan gülerken gözlerini mi deviriyordu?!
Dakikalar geçiyor, sessizlik uzuyordu. Çünkü KyungSoo telefonda bir mesaj trafiğine takılmıştı. İki oğlan arasındaki köprü böylece kopuktu. Biri anlayışlı sevgili diğeri uyumlu arkadaş rolünü lâyıkı ile sergilemek üzere,
"Basket mi oynuyordun?""Tenis mi oynuyordun?"
aynı anda sorduklarında KyungSoo bir an bakışlarını onlara kaldırdı, daha çok bir şeyleri hatırlamaya çalışıyor gibi gözleri tek bir noktada, içeceğinde yüzen nanede ve dudakları kımıl kımıldı. Jongin onları öpmesine firsat tanımayan zamana ve mekana dargın, "evet, basket takımındayım." dedi.
Sehun başını sallayarak içeceğinden bir yudum aldı, "ben de tenis.. takımınızın okulumuza kupa koleksiyonu yaptığını gördüm."
Jongin bu övgü ile oturuşunu biraz toparladı, diğerinin uzattığı zeytin dalını kabul etti.
"Takımımız gerçekten çalışıyor. Tenisteki galibiyetiniz okulumuzu bölgede bayağı isim yaptı. Tebrik ederim."
"Gençlik enerjimizi atacağımız sahada yapacak daha iyi işimiz yoktu."
Jongin güldü, Sehun kaşlarını oyuncu bir havada kaldırarak içeceği ile oynamayı bıraktı.
"Belki bir ara basket denemek istersen.."
"Olabilir.." dedi Sehun, havaya verilmiş bir sözdü ve ikisinin de bakışları yine KyungSoo'ya düşmüştü, açıkça yardım çağrısıydı bu fakat KyungSoo yan dönmüş Jongin'den gizlemeye çalıştığı notlarına sürekli bir şeyler karalıyordu. Jongin bakmakta ısrar edince "bunlar sürpriz olacak, bakamazsın!" diye azarlayınca Sehun kikir kikir güldü.
Jongin alıngan bir ifade ile geri çekilerek pipetle içeceğindeki nane yaprağına işkence etmeye başladı. Anlaşılan Sehun kendisinden önce bundan da haberdardı. Sonra birden aklına gelmiş gibi "kız arkadaşın var mı?" diye sordu.
Sehun sonunda izahate fırsat bulduğu için rahatlamıştı fakat KyungSoo ondan önce davranıp "komşu mahallelerindeki kasiyer kızla işi pişiriyor. Seninle benim gibi demek istedim." her şeyi utanç verici hale sokuvermişti. Jongin de kendisi gibi kızarmış fakat gülüyordu.
"Kasiyer kızla çıkmıyorum Kyungie."
KyungSoo hayretle kocaman olmuş gözlerini ona dikti, "sadece hediye miydi yani? Al gülüm ver gülüm mü yaptınız? Aslında bu kısım sansürdü, karşılıklı rızaya dayalı tek seferlik seksi kastettim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Öylesine Seviyorum Dedin Fikrim Takıldı..
FanficKyungSoo yazı tura attı. Yazı da gelse tura da gelse hoşlaştığı oğlana açılacaktı, sadece kendine cesaret vermek istemişti. Ve para dik geldi.