Havuz!

101 12 0
                                    

Bölüm Şarkısı: Little Nikki - YoYo

-Nefes-

"Burda ne işin var senin?" Jace'in konuşmasıyla hepimiz ona döndük. Bi kızla konuşuyordu. Sanırım Beril'in bahsettiği sevgilisi.
Kız Jace'e cevap vermeden yanımıza doğru geldi. İkimizide boydan süzdükten sonra Beril'e bakmaya başladı. Gözleri nefret kusuyordu resmen.
"Sen! Seni sürtük! Üstüme limonatayı bilerek döktün değil mi?" Neredeyse tek nefeste söylemişti. Aksanı çok garipti. Sanki İngilizceyi yeni öğrenmiş gibi. Bu beni kızdırmıştı ne kadar karışmak istemesemde, biraz daha ileri giderse karışacaktım.
"Sen ne saçmalıyorsun? Limonata için özür dilemiştim." dedi sakin olmaya çalışarak Beril.
"Sen limonata falan bahane! Senin gözün benim sevgilimde! Sen tam bir sürtüksün!" Çarpık İngilizcesiyle bağırdığında sinirlenmiştim. Tam kıza yaklaşıyordum ki Jace hızla kızın kolunu tutup kendine çevirdi.
"Sen ne saçmalıyorsun! Senden utanıyorum Kelly! Sen fazlasıyla bencilsin! Burdan defol!" Jace'in sözleri beni fazlasıyla şaşırtmıştı. Beril'e döndüğümde söyledikleri onu kırmış olmalı ki, elini ağzıyla kapatmış gözleri dolmuş şekildeydi. Onu öyle görünce içimde bi burukluk oluştu.
"Beril hadi gidelim." dedim kulağına sessizce.
Kafasını olumu şekilde sallayınca Niocol'un yanına gidip,
"Şey biz gitsek iyi olcak, Beril iyi değil." dedikten sonra umutsuzca gülümsedim.
"Haklısın, gidin siz. Yarın havuza gelirseniz görüşürüz." Oda aynı şekilde gülümsedi. Kafamı olumlu anlamda salladıktan sonra, bir kaç adım ötede olan Beril'in yanına geri döndüm.
Jace ve Kelly hâla tartışıyorlardı. Biraz uzaklaşmışlardı, hiç birşey duyulmuyordu.
Koluna girip, beraber çıkışa doğru ilerledik..

   ***

"Ya ben gerçekten salağım! Ya nasıl cevap veremedim orda Nefes?!" Yaklaşık yarım saat oldu eve geleli ve Beril aynı şeyleri tekrarlayıp duruyor.
"Beril olur öyle, hem bak Jace onu sevmiyor galiba. Öyle kovduğuna göre?"
"Ya ama nasıl cevap veremedin ben? Yani orda donup kaldım sanki."
"Berilciğim benim uykum var, uyusak mı? Çok yorulduk bu gün."
"Sen beni dinlemekten mi sıkıldın Nefes?"
"Aynı şeyleri tekrarlayıp duruyorsun. Sıkılmamalımıyım?"
"Ah haklısın, boşver gitsin. Ama yine de neden yani neden cevap vermedim?"
"Beril!" diye cırladığımda Beril yavru köpek bakışları atarak ışıkları kapattı. Yukarı çıktığımızda odalarımıza ayrıldık.
Kendimi yatağa attığımda ne kadar yorucu ve harika bir gün olduğunu düşündüm. Dönmedolaba dördümüz -Niocol, Jace, Ben, Beril- binmiştik. Niocol'un bakışları sürekli üstümdeydi. Beni etkilemişti, sanırım bende onu etkilemiştim.

  ***

Telefonumun çalmasıyla düşüncelerimle küfür ettim. Gözlerimi açmaya çalışarak yatağımın kenarında duran komidinin üstünde elimi gezdirmeye başladım. Nerdeydi bu salak telefon? Yani akıllı olup salak olan telefon. Ya sabah sabah yine ne saçmalıyorum ben!
Gözlerimi aralayıp etrafa baktım. Ah tabii dün giyindiğim yerde olan bahçıvanın içinde unutmuştum. Kendimi yere atıp elimi uzattım. Gözlerim kapalı alıp açtım.
"Efendim"
"Ah, uyandırdım mı hayatım?"
"Tanıyamadım?"
"Yanlış numara sanırım, özür dilerim."
"Sorun değil."
Hayatımmış, uyandırdı beni ya. Bu saatte yanlış nunara mı olurmuş? Yatağa kendimi tekrar atıp gözlerimi kapattım. Komidinin üstündeki saat dikkatimi çekmişti. Tekrar baktığımda saat öğlen ikiye geliyordu. İçimden küfürlerle odadan çıktım. Beril'in odasına daldığımda, yastıkların içinde kaybolan bir adet Beril'le karşılaştım. Sessizce yastığının içinden kuş tüyü çıkardım. Yavaşca burnuna dokundurdum. Biraz kaşıdıktan sonra elini çekti. Sen istedin bunu Beril Hanım, kuş tüyünü yavaşca burun deliğinin içine soktuğumda gözlerini hızlıca açıp, burnundan tüyü çıkardı. Kahkaha atmaya başladığımda, beni öldürcekmiş gibi bakıyordu.
"Hadi havuza gidelim!"
"Ne havuzu ya bu saatte?"
"Saat öğlen ikiye geliyor salak şey! Hazırlanman için 10 dakikan var." Yatağından kalkıp ayaklandım. O da hızlı şekilde ayağa kalkıp gardolabının karşısına geçti.
Odama geldiğimde banyoya girdim; elimi yüzümü yıkayıp dünden kalan makyajımı temizledim. Burdan aldığım bikinilerimden, pembe-mavi çizgileri olanı alıp hızlıca giyindim. Üstüne de beyaz transparan kısa tuniğimi geçirdim. Saçlarımı tepeden topuz şeklinde toplayıp gözlüklerimi taktım. Plaj çantamı hazırladıktan sonra içine bir miktar para ve telefonumu atıp odadan çıktım.
"Beril ben hazırım!" Odasına doğru söyledim.
"Bende!" Aşağıdan gelen sese bakılırsa o çoktan hazırlanmıştı. 
Aşağı indiğimde pembe transparan elbisesini giyinmişti, saçlarını açık bırakıp güneşten korunmak icin şapka takmıştı. Onu süzdükten sonra "Hadi çıkalım!" dedim heycanla.

Havuza vardığımızda gerçekten çok harika bir yer olduğunu fark ettim. Şezlongların üstünde minderler vardı. Bu tam benim rahatım içindi! Etrafa hızlıca bakındığımda Niocol'un şezlongların birinde güneşlendiğini fark ettim. Hemen yanına baktığımda yanındaki şezlongda bir kızın güneşlendiğini fark ettim. Sanırım beraberlerdi. Bu da kimdi şimdi?

Selam dostlar! Birazcık aradan sonra tekrar sizlerleyiz! Yorumlarınızı bekliyoruuz!

Bulutlar Kadar Sonsuz YazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin