Uzun geçen geceye rağmen, Despina Megalos, güneşle hemen hemen aynı anda uyanmıştı. Artık tembellik yapacak bir zamanı yoktu. Küçük yaştan beri devralması için yetiştirildiği, çocukluk diliyle tacın, şimdiki deyişiyle gücün başına geçmenin ona getirdiği sorumlulukları anlıyordu. Bu yüzden erkenden giyinip artık tamamiyle ona ait olan çalışma odasına gitmiş şimdiden gerekli telefon konuşmalarından birkaçını yapmıştı bile. Asistanı Berly Nike isimli genç kadına yeni duyduğu (!) Daily Rednews Gazetesinin sahibi Richardo'nun ölüm haberi hakkında küçük bir baş sağlığı yazısı yazdırıyordu. Önündeki kadehteki sudan büyük bir yudum içtikten hemen sonra konuşmaya devam etti.
"... Çok muhterem kaybımız olan Richardo'yu özlemle anıyorum. Megalos ailesi olarak her daim yanımızda olduğu gibi bizimde onun ailesinin yanında olacağını bir yerlerden duyacağını..." Bir an için dışarıdaki ses yüzünden duraksadı. İki erkeğin sertçe kavga sesleriyle oturduğu beyaz deri koltuktan kalkıp kapıya ilerleyip açtığında Jose'yi koruması Thor'un boğazına yapışmış halde buldu.
"Ba-bayan Megalos." dedi Thor kısık sesle, nefes almakta zorlandığı belli oluyordu neyseki Jose, Despina'yı görmenin etkisiyle elini gevşetti ve sonunda bıraktı.
"Ben... Sadece... Rahatsız edilmek istemediğinizi..." diye kekeledi yavaşça. Her ne kadar Thorla hemen hemen aynı yaşta olsalarda Thor, Despina'nın neler yapabileceğini bildiği için ona oldukça saygı duyuyordu. Bu nedenden olsa gerek açıklama yapmak zorunda hissetti. Despina ise hafifçe susması için elini kaldırdı.
"Sorun yok, Thor. Jose..." dedi ve içeri geçmesini işaret etti. Jose, Thor'la olan küçük itişmesi sırasında önüne düşen limon suyuyla sertleştirilmiş perçemini geriye doğru ittirdi. Korumaya keskin bir bakış attıktan hemen sonra içeriye girdi ve kapıyı sertçe kapattı. Jose'nin içeri girdiğini gören Berly saygıyla yerinden kalktı. Jose'un gözleri ise Despina'dan başka birine bakmadığı için bu hareketi gözden kaçırmıştı.
"Çıkabilirsin Berly."
"Tabii Megalos. Peki yazışmanızı..."
"Bitirebilirsin. Toparlayarak son bir cümle yaz ve çelenklerle birlikte gazeteye gönder." Berly cümlenin noktası konarken kapıyı kapattı. Jose oturmamış cama doğru ilerlemiş ve pervaza yaslanmıştı. Karşısındaki kadını süzüyordu. Onu görmeyeli kaç saat geçmişti, hesaplamamıştı yine de farklı gözüktüğünü biliyordu.
"Richardo'nun ölümünü duydun herhalde." dedi Despina. Jose'nin gözlerinin üzerinde olmasından biraz rahatsız olmuş gibiydi. Jose'nin evlenme teklifini reddettiğinden beri Megalos ve Salvazar aileleri hakkında bir konu olmadıkça onunla karşılaşmamaya çalışıyordu aslında. Fakat evlenme teklifi Jose'un umurunda değildi. Önemli olan tek şey Despina'yı görmekti. Başını yavaşça salladı ve tok sesiyle konuştu. "Evet ama onun için gelmedim." dedi ceketini çıkartıp yelekle kaldığında askılığında takılı olan silahı açıkça ortadaydı. Despina, ellerini pes edercesine kaldırdıktan sonra koltuğuna geri oturdu. "Peki ya ne için geldin?"
"Dün akşam..." diye başladı Jose konuşmaya. Siyah takımı ve siyah çizgili gömleği iler odada hafifçe yürürken bir eli cebindeydi. Masanın hemen karşısındaki koltuğa kadar ilerledi ve oturdu. "...normalde olduğundan daha gergindin. Richardo -tanrı affetsin ölünün ardından konuşulmaz ama- aptalının sana posta koymasına izin vereceğini düşünmüyordum. Böyle sessiz değilsindir. Onu hemen orada vuracağını düşünmüştüm."
Despina kaşlarını hafifçe kaldırdı. "Vurdumda." Şimdi şaşırma sırası Jose'deydi. Richardo'nun ağaçlık bir alanda serseriler tarafından vurulduğu haberi Calixta ülkesinin en ucuna kadar duyulmuştu. "Şaşkın şaşkın bakma Jose. İkimizde dışarıda pataklamaya çalıştığın çocuğun babasından özel savunma eğitimleri alarak büyüdük. Ve şimdi sen şaşırıyor musun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Megalos
Ficțiune istoricăEkonominin kalbinin attığı 1950'lerin Bronte isimli şehrine hoşgeldiniz. İkinci dünya savaşından sonra yaşanan iç savaş ülkeyi oldukça kötü etkilemiştir. İşsizlik arttıkça suç oranları da yükselişe geçer. Krizi fırsata çeviren Megalos ailesinin yen...