jennie chae'nin koluna girip, kızı zorla dışarıya çıkarmıştı. "chaeyoung, kendini eve kapattın, bu değişiklik sana iyi gelecektir."
"unnie, lisa'nın resmini çiziyordum, henüz bitmemişti.." ayaklarını yere sürüyerek ilerliyordu, bu yürümek istemediğinin bir belirtisiydi.
"inan bana, dışarıda hava aldıktan sonra onu daha iyi çizebilirsin."
chaeyoung ne derse desin, jennie onu bırakmayacağından, kıza boyun eğmekle yetindi.
şimdi bir bankta oturmuş dondurma yiyerek, insanların birbirlerine çarpıp yürümelerini, boğucu kalabalığı izliyorlardı.
bir süre sonra chaeyoung'un aniden ayağa fırlamasıyla, jennie de endişeyle kalktı. küçük olan kalabalığı iterek koşturuyor ve büyük olan ise onun hızına yetişmeye çabalıyordu.
"lisa! beni bırakma! yalvarırım!" kız ağlayarak koşarken, göz yaşları yüzüne çarpan soğuk hava ile havaya dağılıyordu. jennie hızla chaeyoung'un kolundan tutup kendine çektiğinde, chae'nin ağlaması kuvvetlenerek yerini bir krize bırakmıştı.
"unnie, lisa'yı gördüm. benden kaçıyordu! ben ise her gece onu bekliyorum. bu hiç adil değil! artık onu sadece ayda bir değil, her gece yanı başımda görmek istiyorum."
jennie kızın saçlarını okşarken bir yandan da gökyüzüne bakarak yaşlarının dökülmesini engellemeye uğraştı.
chaeyoung ise anlamıyordu. ne değişmişti? eskiden hep birbirlerine sarılıp yatarlarken, son birkaç aydır kız eve neredeyse hiç uğramıyordu. geldiğinde de ne konuşuyor, ne kıza dokunuyordu. artık chae'yi sevmiyor olmalıydı, ama kız yine de sevgilisini beklemeyi bırakmazdı. çünkü chaeyoung uslanmaz bir kızdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cant sleep, chaelisa
Fiksi Penggemarchaeyoung her gece sevgilisinin kokusunu almadan uyuyamazdı. lisa hiç gelmezdi ama olsun, chaeyoung yine de beklerdi.