Bölüm 8

726 52 14
                                    

Eylül

Odamda ileri geri gidip gelirken kendimi ilk defa bu kadar çaresiz hissediyordum. Hafize sultanın geri dönmesini canım pahasına olsa bile kabul ederdim ama nişanlanmak...

Ben kendi kararlarımı vermiyordum ki hayatta buna karar vereyim. Piyon gibi babam ne derse onu yaptım hayatım boyunca. Bunu duyarsa

Sinirle iç geçirip boynumu ovuşturdum bu işten kurtulmanın bir çaresini bulmalıydım.

Yusuf' un Ağzından

Şaşkın surat hallerine tebessüm ederken koltuğa oturup yayıldım.

- Hoşlandığın kız benim nişanlım olan Eylül heralde.

Yaman tek kaşını kaldırıp bana bakarken emre gergin bir şekilde tepkimi ölçüyordu.

- Çekinmene gerek yok Emre. Eylülü sevmedigimi herkes biliyor. Allah aşkına 16 yaşında ailelerimizin verdigi bir karar yüzünden onunla evleneceğimi düşünmüyorsunuz herhalde.

Yaman derin bir nefes verip rahatlarken Emre gerginliğini koruyordu.

Eylülün Ağzından

Mutfakta kahvaltı için domatesleri doğrarken dudağımı dişlerimin arasına alıp ısırdım. Düsünceler beynimi işgal ederken omzumu düşürüp iç geçirdim. Bir çıkış kapısı bulmalıydım ama ne ??

Handenin bana seslenmesiyle yerimden sıçrarken çığlık atmamak için dudağımı dişledim. Lanet olsun elimi kesmiştim.

Hande saçını geriye atıp kibirli bir şekilde gülümserken elimi suya tuttum. Basımda bu kadar bela olmasa ben ona haddini bildirirdim ama neyse.

- Ne olucak senin şu sakarlığın hiç bilmiyorum. Bu arada Arslan Bey seni odasına çağırıyor yine ne haltlar karıstırdıysan.

Beynim kitlenmiş bir şekilde olduğum yerde donup kalırken handenin beni sertçe dürtmesiyle onu geriye doğru itekledim.

- Yabanimisin kızım sen. Arslan bey hemen gelmeni emretti. Şu suratındaki morluğuda kim yapti bilmiyorum ama enimim haketmissindir.

Sinirle Handeye çarpıp yanından geçerken iç tırmalayıcı sesini duymamazlıktan geldim.

- Yabani iste ne olacak

Arkamı döndüğümde Handenin kolunu ovalamasıyla keyfim yerine gelmişti. Göz göze geldiğimizde ona gıcık bir gülümseme atıp önüme döndüm.
Yukarı merdivenlere doğru yönelirken az önceki keyfimden eser kalmamıştı. Bu karşılaşmaya henüz hazır değildim. Gerçi hiç bir zaman hazır olucağımı da düsünmüyordum da neyse.

10 dakika sonra

Arslan beyin kapısının arkasında bir o yana bir bu yana giderken terleyen ellerimi etek uçlarıma sildim. Kapının sertçe açılmasıyla  geriye doğru sendelenirken Arslan Beyin sertçe kolumu tutmasıyla dengemi sağlayıp tebessüm ettim.
İfadesiz bir şekilde kafasıyla içeri girmemi söylerken hızlı bir şekilde içeri girdim. Korkunun ecele faydası yoktu sonuçta.

- Daha ne kadar bekleyecektin orada çok merak ediyorum. Eğer yapmam gereken işlerim olmasaydı bunu test etmek isterdim.

Arslan bey ukalaca bana bakarken derin bir nefes aldım. Bu adam benim bütün dengemi alt-üst ediyordu. Bir an sinirle bakıp 5 saniye sonra gülebiliyordu.Ne kadar gülmek diyebilirsek tabi  küstahca sırıtmak daha güzel bir tabir olurdu. Arslan beyin suratındaki gülümseme yavaşça kaybolurken arkasına yaşlanıp konuşmaya başladı.

- Karar verdin mi ?

Derin bir nefes alıp işaret diliyle konuşmaya başladım.

- Benimle neden nişanlanmak istiyorsunuz Arslan Bey ?
Anlamıyorum yani Murata sinirlendiğiniz için yani ego tatmin etmek için mi?

SESSİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin