Bölüm 5

1.1K 73 30
                                    

Ertesi gün

Eylül ' ün Ağzından

Sabah erkenden kalkıp mutfağa yönelmiştim. Hafize Sultanı göremeyince tedirgin olurken Hande burnunun ucuyla konuştu.

- Boşuna arama Hafize Hanım daha gelmedi keşke hiç gelmese.

Sinirle Handeye bakınca dolaba yönelip tabakları çıkardı.Dayak istiyordu bu kız cidden, derin bir nefes verip önümdeki domatesleri doğramaya başladım.
Hande masaya kahvaltılıkları taşırken ben güvenliklçileri çağırmak için bahçeye çıktım.
Murat kapının orda dikilirken beni görmesiyle gülümsedim. Bugün ondan izin koparıp dışarıya çıkmam lazımdı.

- Yemek hazır demeye geldin galiba ufaklık.

Saçıma elini daldırdırıp karıştırdığında sinirle geri çekildim. Işaret diliyle konuşmaya başladım.

- Büyüdüm artık şu hareketlerine bir son ver.

- Hiç sanmıyorum.

- Konuşmayacağım bir daha seninle

- Öyle mi peki nasıl affeder beni bu küçük hanım?

Gülümseyerek ona dönüp orman yolunu göstermem ile kaşları çatıldı

- Hayatta olmaz Eylül. Geçen seferde aynısını yaptın meraktan öldüm. 2 gün sonra izin günümde dışarı çıkarız seninle.

Kafamı yana yatırıp masum bakışlarımı Murata yollarken suratında en ufak bir belirti olmadı.

- Hiç boşuna öyle bakma Eylül. Hayır dedim bitti.

- Ne oluyor burda !

Arslan Beyin otoriter sesiyle irkilirken kafamı ona çevirdim adam heryerden çıkıyordu.

- Ben biraz hava almak için dışarı cıkmak istedim de Murat bey de izin vermedi .

- Ben izin veriyorum çıkabilirsin.

Gözlerim şaşkınlıkla açılırken Murat ile Arslan arasındaki gerilim gözle görülür cinstendi.

- Ama....

- Aması falan yok ben ne dediysem o ayrıca Eylül birdaha böyle konularda izin almak için benim yanıma geliceksin güvenliğin yanına değil.

Şaşkınlıkla Arslana bakarken dönüp arkasını yürümeye başladı. Resmen Murata güç gösterişi yapmıştı.
Murat sinirle kulübeye doğru yürürken peşinden gitmeye karar verdim.

- Eylül sakın şuan çok sinirliyim sonra konusuruz.

2 saat sonra

Murat'ı birdaha görmemiştim. Keyfi bir şey olsa kesinlikle bu durumda çıkmazdım ama keyfi değildi işte.Herzaman buluştuğumuz yere vardığımda Yamanı görmem ile gülümsedim. Dövüş derslerinde az dövmemişti beni. Yavaş adımlarla ona doğru yaklaşırken aniden bana dönmesiyle bıkkınlıkla nefes verdim.Her defasında farkediyordu arkasında da gözleri vardı bu çocuğun. 

- Çaylak hoşgeldin. Yediğin dayaklar yetmedi galiba ?

Hızla üzerine doğru yürürken gülerek beni izliyordu.Yanına ulaştığımda yumruk yaptığım elini karnına doğru sallarken kolumdan tutup beni ters çevirdi.Yere diz çökmemi sağlarken ukalaca konuştu.

- Unutma çaylak sinirle hareket etmek her zaman hata yaptırır. Heleki karşındaki senden güçlü bir rakipse.

Arkasını döndüğü   sırada topuğunun az yukarısına tekme attım.Inleyerek yere diz çökerken zevkle gülümsedim .

SESSİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin