21.01.2018
Benim ruhu, kalbi güzel okuyucularım; bu masal bu hikâye hepinizin. Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin.
♡Keyifli okumalar.♡
⚫
Hiçbir ruhu, hiçbir beden katedilemez.
Öldürülemez.
Ama ya sandığınız kadar masum olamayan insanlar.
TEHLİKELİ GECE.
06.12.2013
Saat: 00.00
İstanbul...
Asaf Demirel.
Kapkara bulutların altında, her şeyi yakıp yıkmak istermiş gibi, delicesine esen, üzerinde ki kalın kabana rağmen vücudunu delip geçen rüzgâr ile birlikte uzun uzun izledi aşağıda özgürlüğüne kavuşmak için hırçın bir şekilde kayalara çarpan dalgaları. Yaşadıkları sayesinde bedenine çarpan rüzgârı hissetmiyordu bile. Gecenin kör karanlığı gibi, dipsiz, sonu belli olmayan bir kuyu gibiydi hayatı. Havanın oluşturduğu kasvete bıraktı ruhunu. Bedenini hırçın dalgalara serbest bırakmamak için en ufak bir sebep aradı ama bulamadı. Onlarca yara aldığı bu hayat film şeridi gibi geçip gitti gözünün önünden.
Gücü kalmamıştı, tükenmişti. Bu koskocaman İstanbul bir günde onu yok etmişti. İntihar etmek günahtı bunun bilincindeydi ama.... Son defa uzunca, genzini yakıp geçen bir nefes çekti ciğerlerine.
Öne doğru bir adım attı.
Şu anda hiçbir şey düşünmedi yalnızca hayatını mahfeden o iki insanı düşündü. Abisini, babasını. Yıllarca annesini aldatan babasını, bütün parayı kumarda harcayan babasın ve onu bütün bunlarla baş başa bırakan abisini. Boğazı yandı, yaşamaktan ümidi kesen bedenini sıktı. Zaten yaşamıyordu ki o, yaşayan bir ölüydü. Yaşamayı uzun yıllar önce kaybetmişti.
Gözünün önünde babası annesine tecavüz ettiğinde ölmüştü.
İşte o an yaşamaktan vazgeçti Asaf.
Şimdi tek bir adımda bu anı gerçek kılacak ve kimsenin umurunda olmadan ayrılacaktı bu dünyadan. Korkmadı ölmekten korktu yaşamaktan. Daha on sekizine yeni girmişti ama kendisini, ruhunu hiç o yaşta hissetmiyordu. Yaşadıkları ve eski yıkık dökük o evde şahit oldukları ile olgun biri gibi hissediyordu. Gözlerini sıkı sıkı yumdu, bedeni gevşedi ve sadece annesinin yanına gitmeyi diledi.
Bir adım daha attı.
Ve tamda bu anda, bu dünyadan bilincini, varlığını yok edeceği bu anda ani arabanın fren sesi kulaklarını delip geçti.
Omuzunun üzerinden arkasına baktı. Siyah bir araba durmuştu. Kaşlarını çatarak bedenini arabanın olduğu tarafa döndürdü. Şaşkın ve neler olduğunu anlamayarak arabanın içinden inen siyah takımlı adamlara baktı. Yaklaşık beş kişilerdi, arabanın arka kapısı açıktı. Oldukça büyük bir arabaydı ama neden buraya geldiklerine bir anlam veremedi. Arabanın içinden oldukça geniş cüsseli, orta yaşlı bir adam indi. Kumral ve çakır gözleri Asaf'ın gözlerinin içine bakıyordu. Adımları tam karşısında durdu. Etrafı korumalar sardı. Korkmuyordu. Saniyeler önce intihar edecek adam neyden korkardı ki?
"Asaf Demirel."
"Benim ama siz kimsiniz?"
Bir adım daha yaklaştı. Gözlerini kısarak konuşmasına devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHLİKELİ GECE.
Teen FictionNabzını boşlukta sayan bir gece... (Nazım Hikmet Han.) Annemi ve babamı küçük yaşta kaybetmenin verdiği acıyla kavrulan bedenim, gece kimsesizliğin verdiği güçsüzlükle göz yaşlarımla ıslattığım yastığım. Mezarlığa gitmeye cesaret bulamayan güçsüz, s...