Herkese merhaba :) Yeni bölüm sizlerle umarım beğenir keyif alarak okursunuz. Paragraf arası yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum. Multimedya ya Alba Taliâ'nın krizden sonra ki göz çevresinin hâlini attım kafanızda netleşmesi için.
Multimedya:
Merve Deniz: Ara Beni Lütfen. (Bölümde Alba'nın Mirza'ya mırıldandığı şarkı, nakarat kısmı bölümün içerisinde geçiyor.)
Hadi bakalım şimdi bölüme, çok çok keyifli okumalar.
☽
8. Bölüm: "KALP KIRIKLIĞI."
Kafamda dolaşan, cirit atan binlerce kanlı beden, kelimeler. On iki sendedir benimle birlikte yaşayan, cılız bedenimi tüketen kâbuslarım. Aslında on iki senedir ruhumu sakinleştirmeyi başarıyordum. Bu gece yaşananlar bir ilkti. Sanki ilk gördüğüm geceye ışınlanmış bir dejavu yaşamıştım. Benim krizimi tetikleyen o bedenin konuşması ve yaşadığım olayları beynimde görmem oldu.
Benden yardım istemişti.
Peki ama neden ve kimdi?
Burnumu sertçe çektim başım zonkluyor, gözlerim sulanıyordu. Odanın içinde bulunan banyodan aldığım tuvalet kağıdı ile burnumu ve gözlerimi sildim. Kriz sonrasında yorganın içinde uyuya kalmıştım sabah ezanı okunuyordu. Şimdi ise yorganın içinde uyanmış akan burnum ve sulanan gözlerimle uğraşıyordum. Nezle olmuştum yani dün akşam yağmurun altında ıslandıktan sonra bu durum olası bir ihtimâldi. Boğazım ağrıyordu, sesim çıkmakta zorlanıyordu, cılız bedenim ise halsizdi.
Uyandığım da hiç ses işitmedim, yan odadan bütün gece yumruk sesleri ve inleme sesleri gelmişti. Kâbus gören iki ruh kendilerini kaybederek kriz geçirmişti. Ona yardım etmek isterdim, onu sakinleştirmek isterdim ama ben bile kendimi bu denli yoruyorsam ona iyi gelmem imkânsızdı. Üstelik ona küstüm, konuşmayacak o yokmuş gibi davranmaya karar kılmıştım. Benim yanımda adam öldürüp katil olmuştu, bu kabul edilemezdi.
Burnumu sertçe çektim, başıma kadar çektiğim yorganım ile camdan dışarısına baktım. Geceyi andıran bir şekilde fırtına kopuyordu. Kış aylarına girmiştik, kar yağmasını istiyorum, karı çok severdim. Kış ayını sevdiğim tek yönü kar yağmasıydı. Bahçede gördüğüm ağaçlar yerinden çıkacakmış, dalları kırılacakmış gibi sallanıyordu. Gök gürüldüyor, şimşekler çakıyor ve yağmur; akşam benim kriz geçirirken ağladığım gibi ağlıyordu. Sırt üstü yattım ve tavana bakıp gözlerimle burnumu sildim, nefes aldım.
Ah! Çok güzel burnumda tıkanmıştı.
Bir elimle başımı ovdum ve doğruldum, üstümde ki yorganı çekip kalkıp dolaba yürüdüm. Üstümde ki saten gecelikler ince geliyor, üşüyorum daha kalın bir şeyler giymem gerekti. Dolaptan kalın beyaz sweet ve siyah kalın opak bir tayt alıp hızlı bir şekilde üzerime geçirdim. Saçımı da masanın çekmecesinden bulduğum kısa, bez bandana ile yarısını bağladım. Burnumu sildim ve oda dan çıkmak için kapıyı açtım. Gözlerim, dayanılmayacak şekilde ağrıyordu. Açmakta zorlanıyorum, başımda bana ait değildi sanki. Aynda aksime bakmadım ama ne durumda olduğumu az çok tahmin ediyorum. Sarsak adımlarla, ayağımda ki ev botları ile koridorda yürüyüp salona geçtim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHLİKELİ GECE.
Roman pour AdolescentsNabzını boşlukta sayan bir gece... (Nazım Hikmet Han.) Annemi ve babamı küçük yaşta kaybetmenin verdiği acıyla kavrulan bedenim, gece kimsesizliğin verdiği güçsüzlükle göz yaşlarımla ıslattığım yastığım. Mezarlığa gitmeye cesaret bulamayan güçsüz, s...