Merhaba canlarım çok uzun zaman girdi araya özür dilerim hepinizden. Ama biliyorsunuz ki günümde çok fazla şeyler oldu.En önemlisi çok şehir verdik. Hepsinin ruhları şad olsun, ailelerine sabır diliyorum 🙏🏻 Keyifle okuyun ve Paragraf arası yorumlarınızı bırakmayı unutmayın. Bölüm şarkısı sizin en sevdiğiniz şarkı olsun.
Multimedya;
40gece: Yine en baştan başla.☽
6.BÖLÜM: "KAVGA."
Uykusuz baygın bakan koyu yeşillerim bana artık yorucu gelmiyordu. Her kâbus sonrası olurdu bu ama bu sabah yağmurlu bir havayla uyandığımda kendim için değil, Mirza için uykusuz kalmıştım. Gece boyunca kısa aralıklarla irkilip durmuştu. Uykusunda göğsünde yattığımı kontrol ediyor, omuzlarım ve elimi sıkarak varlığıma emin oluyordu. Ona bir şey olmasından delicesine korktum. Evet belki bu çok saçmaydı, onu tanımıyor ve hatta beni zorla burada tutuyor olabilirdi, seri katil olabilirdi ama kendime hakim olamayıp ona bir şey olmasından çok korkmuştum bu yüzden uyumadım. Ara sıra uykuya dalıyor daha sonra uyanıyordum. Uzun kirpikler ve sert kemikli yüz. Sıradan bir zamanda o kadar sert görünse de şimdi şuan anda o kadar masumdu ki ve inanılmaz derecede kokusu çok tanıdıktı. Bir yerden tanıdıktı. Kokuyu biliyordum ama bir türlü nereden duyduğumu bilemedim.
Elimi yüzünde götürdüm ve kirli sakalını naif bir dokunuşla dokundum ve varla yok arası okşadım. İçimde ona karşı engel olamadığım bir duygu büyüyordu günden güne. Hastalıklı kalbimi iyileştiren ilaç onun şu anda sakin sakin atan kalbindeydi. Onun hayatını öğrenmek istiyorum, ona yardım edip bu yaşadığı karanlık hayattan elini sıkı sıkı tutup çekip çıkarmak istiyorum. Evet uzun süredir düşündüğüm buydu. Ben aslında her şeyi bu adam için öğrenmek istiyorum. Kabullendim ve bunun için çabalayacak ve bu süre boyunca onun yanından ayrılmayacaktım. "Kirli sakalımı bu kadar çok sevdiğini bilmiyordum küçük hanım." Ah Tanrı aşkına uyanmıştı ve yüzünü okşadığımı hissetmişti. Utanç içinde elimi hışımla indirdim ve yüzüm alevler içinde yanmaya başladı.
Yüzümü yorganın altına saklama isteği ile doldum taştım. Grileri koyu yeşillerimi hapsetti. Keyifli bir şekilde gülümsedi ama bu kısa sürdü. Hani güneş ışık saçarken önüne bulut gelmesiyle ışığı söner ya hani işte onun gibi soldu gülümsemesi yüzünde. Yutkundum ve gözlerimi kaçırarak düz siyah yorgana odaklandım. Odası tamamen simsiyahtı. Hayatını yansıtıyordu sanki. Kısık sesle konuştum. "Ben... Şey. Ah özür dilerim yapmamam gerekirdi." Yüzüme düşünen kısa saçımı kulağımın arkasına attı.
"Özür dileme." Öyle bir fısıltı ile söylemişti ki, içimin ürpermesi yerine daha çok beni mayıştırdı. Yutkundum, gözlerimi yumup açtım. Bu tavır ve davranışları beni içine çekiyordu. Gülümsemeye çalıştım daha çok utanarak. "Pekalâ." Yorganın altına saklanmak istiyorum tamda şu an. Elini saçımdan çekti ve bedenini yataktan çıkardı. Uzun ve biçimli parmaklarıyla saçlarını karıştırıp esnedi. Bende bu sırada onunla beraber ayaklandım ve yatağı düzenlemeye başladım. "Akşam benim yüzümden uykusuz kaldın, uyu lütfen." Yastıkları ve pikeyi düzenlerken konuştum. "Deme böyle, benim için sorun bile değil. Asıl sen nasılsın iyisin değil mi?" Siyah büyük gardırobun önüne geçip bu kez sade ve spor bir takım çıkardı. "İyiyim Taliâ, ve sen şimdi yatağın içine girip uyuyorsun."
Başımı olumsuz ve inat ederek salladım. Yatak düzenleme işimi bitirdim ve bana sinirli bakan grilerin önüne dikildim inatla. Elinde gelişi güzel takımını tutuyordu. "Sana bir şeyler hazırlamalıyım." Dedim kendimle konuşuyormuş gibi. Saçlarımı düzenledim. Üzerime sabahlığı mı çektim ve üstümü başıma çeki düzen verdim. Tam oda dan çıkacaktım ki sert eli koluma dokundu. Koyu yeşil harelerimi ona çevirdim. "Sözümü dinle. Yatıyorsun." Kesin, net, itiraz kabul etmeyen bir tavırla söyledi. Yutkundum ve gözlerimi kaçırdım. Nazik bir şekilde kolumu tutuşundan çektim. Sessiz, fısıltı ile çıkan sesle konuştum. "Ama..." Konuşamadım tabi çünkü Mirza Bey engel oldu. Daha çok inadım tuttu ama öfkeli olmasını istemiyordum. "Alba Taliâ!" Onaylarcasına başımı salladım ve yatağın yanına gittim. Siyah yorganı kaldırdım ve içine kedi gibi kıvrıldım. Sessizce hazırlanışını bekledim. O hazırlanırken bir kez bile gözümü yummadım. Yorgana daha çok sarıldım ve uyuduğumu varsayarak çıktı, gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHLİKELİ GECE.
Fiksi RemajaNabzını boşlukta sayan bir gece... (Nazım Hikmet Han.) Annemi ve babamı küçük yaşta kaybetmenin verdiği acıyla kavrulan bedenim, gece kimsesizliğin verdiği güçsüzlükle göz yaşlarımla ıslattığım yastığım. Mezarlığa gitmeye cesaret bulamayan güçsüz, s...