Gözlerimi aralamaya çalıştığımda hem başımın ağrıması hem de midemin bulanması sızlanmama neden oldu. Uzaktan gelen acının yavaş yavaş gözlerimin açılmasına neden olduğunu fark ettim. Acı sanki pusu kurmuş gibi sırtımı ele geçirmiş, yaslandığım zemine direnç uygular gibiydi. Gördüğüm tek şey su sızdıran tavanın benden daha çok acı çeken lambasıydı. Korkumla harmanlanan merakım beni biraz doğrultmaya yetti. Gördüğüm şey çoğu zaman beni kıskandığını bildiğim canımdan çok sevdiğim arkadaşımın eli kolu bağlı hüsran haliydi. Bağırmaya çalıştım fakat ağzımdaki bant konuşmamı engelliyordu. Kollarım arkama doğru bükülmüş ve zincir hissi uyandıran bir şeyle bağlanmıştı. Ayak bileklerim de benzer bir dayanıklı zincirle sabitlenmişti. Yan dönmeye çalıştım ama omuz eklemim yuvasından ayrılacakmış gibi hissettim. Tişörtümün altından ter süzülüyordu ve her nefes alışımda biraz daha zorlanıyor gibiydim.
Işık yoktu, bunun nedeni elektriğin kesik olması olabilirdi. Şömine yanmıyordu bu yüzden donmak üzereydim. Zincirleri çekiştirmeye çalıştım fakat büyük bir şangırtı sesi hariç yerlerinden bile kımıldamadılar. Lauren ahşap bir sandalyeye oturtulmuş, elleri kalın bir halatla bağlanmış ve boynu yana doğru bükük bir şekilde baygındı. Odaya göz gezdirdiğimde çok boğucu bir ortamda olduğumu farkettim. Işıklar yok ve duvarlar çok koyu kahverengiydi. Burası dünyanın neresiydi? Şimdi buradan ne kadar koşup nereye gidersem evime gidebilirdim? Hafifçe yerimden doğrulmaya çalışırken, sırtımdan gelen ağrı bu düşünceyi keskin bir bıçak gibi ikiye böldü. Ne yürümeye dermanım ne de nefes almaya takatim kalmıştı. Uykuya dalmamak için direniyordum ama gözkapaklarımı aralamaya gücüm yetmiyordu. Yarı uyur yarı uyanık halde dışardaki konuşmalara kulak veriyordum.
''Ya bir şekilde kurtulup başımızı belaya sokarlarsa?''
''Tanrı aşkına Bryan, o zincirlerden nasıl kurtulabilirler?''
''Bilmiyorum, sence onları canlı bırakır mı?''.
''Sanmıyorum.''
Konuşmaları dinlerken göz kapaklarımla adeta savaş veriyor gibiydim, buradan çıkmak için ne yapmam gerektiğini bile düşünemeyecek kadar uykusuz ve yorgundum. Üstelik boynumun arkasına defalarca vurulmuş gibi bir acı vardı ve bu canımı yakmakla birlikte ben de merak hissi uyandırıyordu. Gözlerim git gide kararmaya başlarken odayı süzmeye devam ettim, ahşaptan yapılma bir ev gibi gözüküyordu ama korunaklı ve ıssız bir yer olduğuna emindim, dışarıda konuşmalardan başka ses çıkmıyordu.
Odanın içinde birkaç mobilya vardı ve onların da üstü beyaz bir çarşaf ile kapatılmıştı, eve aylarca kimse gelmemiş gibi her yer toz içindeydi. Pencereden sızan ufak ışık yüzüme bir tokat gibi çarpıyordu. Ellerim gittikçe acımaya başlıyordu ve çizikler olduğuna emindim. Artık gözlerimi açamayacak kadar yorgundum ve gözlerim kapanmaya başladığı sırada odanın tahta kapısının gıcırtısıyla kendimi zorladım. İçeriye kim olduğunu bilmediğim, uzun boylu bir adam girdiğinde korkum git gide artmakla birlikte ellerim de titremeye başlamıştı. Odanın içinde ellerini arkasına kenetlemiş bir şekilde tur atmaya başladığında Lauren'in mırıldanmasıyla gözlerimi ona çevirdim. Onu bu şekilde çaresiz görmek içimi acıtıyordu ve kim bilir kendine gelince ne kadar da korkacaktı, düşünmeden edemedim. Yana eğik başını hafiften kaldırmaya başladığında göz kapaklarını da açmaya başlamıştı. Etrafına baktığında ellerinin bağlı olduğunu görünce şaşırdığı çok belliydi ve kollarını ipten çıkarmak için çektiğini gördüğümde bunun mümkün olmayacağını bilmiyordu. Kafasını kaldırıp bana baktığında korkusu gittikçe büyüdü ve gözleri büyük bir hüzünle kaplandığında kendimi iki büklüm olmuş gibi hissettim. Bu duygu beni mahvetmeye başlamıştı ve böyle bir şeyin içinde bulunmanın ne kadar zor olduğunu düşünmeyi bırakın, tahmin etmenin bile ne denli acı verici bir şey olduğunu yaşamak en kötüsüydü. En yakın arkadaşımın elleri kolları bağlı bir şekilde karşımda kıvranması -ki benim de aynı şekilde olduğum gerçeği- insanı içten içe bitiriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Yonca
Roman d'amourBir katili suç işlerken izlediğinizi düşünün.. Dehşet verici bir olay. Bu olaylar aklınızı alacak! On altı yaşındaki Mia Seamair ve en yakın arkadaşı Lauren Dubh o akşam bir Kızlar Gecesi planlarken düştükleri durum onların hayatlarını değiştirecek...