5: bir insanın en büyük günahı olmak

162 20 47
                                    

BLU

5. BÖLÜM:
"BİR İNSANIN EN BÜYÜK GÜNAHI OLMAK"

Bölüm şarkısı: Hozier - Take Me To Church [multimedya]

...


Kimsenin dışarı çıkmaya cesaret edemediği, geç saatlerden birinde kiliseye giden yolda hızlı adımlarla yürüyordum. Elimdeki kan kurumuş, Blu tarafından da sargılanmıştı fakat, kalbim kan ağlıyordu.

Kimsenin kapısının dışına adım atmaya cesaret edemediği sokakta, yalnız başıma sinirli ve hızlı adımlarla yürüyordum. Aklımda sadece babam vardı. Ve Blu'nun anlattıkları. Dudağından dökülen her kelimeyle şoka uğradığım, adeta hayretler içerisinde kaldığım sözlere sahip Blu'nun anlattıkları.

Park Chanyeol'ü, babam öldürmüştü.

Park Chanyeol'ün katili, babamdı.

Adımlarım benden izinsiz kilisenin kapısına eriştiğinde sargılı elimin yumruğunu sıkıp var gücümle kapıya vurmaya başlamıştım. Sinirden elimin acısını dâhi hissetmiyorken, aralıksız nefesler alıyor, dişlerimi sıkıyordum. "Baba, aç kapıyı! Baba!"

Bağırışlarım ve kapıya vurma seslerim Rahip Do'nun kulağına erişmiş olacak ki, kendi çıkardığım seslerimin arasına adım sesleri eşlik etmeye başlamıştı. Kapıya vurup bağırmayı keserek bir adım geriye çekildiğimde, katil babamın kapıyı elindeki meşaleyi tutmaya devam ederek açışını izledim. Kaşlarım istemsizce çatılmıştı, Rahip Do'nun bu sakin yüz ifadesi, onu daha dün bayıltıp planını bozarak kaçışıma ve bu şekilde kapısına dayanmama ters düşer haldeydi.

"Sen bir katilsin." Tiksinerek söylediğim bu sözden sonra Rahip Do'yu çekilmesi için itip içeriye girdim ve masanın üzerindeki mumları umursamadan anlık bir sinirle itip tekrardan ona döndüm. "Bunu nasıl yaparsın? Park Chanyeol'ün katili nasıl olabilirsin?"

Sinirle aldığım soluklar zehir misali ciğerime işlerken babamın kapıyı kapatarak elindeki meşaleyi yanındaki tahtadan sandalyeye koyup sakin bir tavır takınması delirmeme sebep oluyordu. "Cevap versene!"

Rahip Do, bakışlarını üzerimde gezdirirken beyaz sakalını yavaşça parmaklarının arasında düzeltti. Birkaç mum ve meşalenin aydınlattığı günah kokan odada nefes sesleri hâkimdi. Babamın sesini kalbimin kulağıma uyguladığı basınca aldırmadan duyabildim. "Bilmediğin şeyler var, Kyungsoo."

Babamın sözüne karşı birkaç saniye yüzüne baktıktan sonra dudaklarımın kıvrılması elimde olmayan bir eylemdi, alaycı bir ifadeyle güldüm. "Emin ol, çok şey biliyorum baba." Yavaşça ona yaklaşıp bileğinden sıkıcı tuttum ve çekiştirdim, yüzüm bir insana ait olamayacak kadar gergin, sesim ise gırtlaktandı. "Sen bir Rahip olamayacak kadar günahkarsın. Canın cehenneme."

Rahip Do'nun yüz ifadesi yavaşça sertleşirken bileğini elimden kurtarmayı başarmıştı, söylediğim son sözler onu çileden çıkarmış olacak ki, yanağıma yediğim darbe ile yüzümün yana savrulması ne olduğunu anlamamı geciktirmeye yetmişti.

Sol yanağıma yayılan sıcaklık ile anlık şaşkınlığımı atlattığımda babama dönüp son kez yüzüne baktım. "Yazık. Seni babam diye sevdim. Tek sığınağım dedim, değilmişsin. Senin yüzünden ben bu hayatta kimseye güvenemedim." Rahip Do'nun yüzündeki sert ifade bir anlık dahi olsa yumuşamasa bile, ona aynı ifadeyle bakmaya devam ettim.

En sonunda, yavaşça yanından geçip kapıyı araladığımda, kırgınlık, öfke, hayal kırıklığı, acı ve daha birçok yüreğimi parçalayan his ruhuma dolmuştu. Ne düşüneceğimi, kime güvenip kimi sileceğimi bilemez haldeydim. Son zamanlarda yaşadığım her şey göğsüme bir mızrak misali geçirilmiş, her yeni olay ile daha da derine iniyordu. Babama bakma zahmetine erişmeden dışarıya çıkıp kapıyı çarptığımda, daha fazla nefes alamayacağımın farkındaydım. Her şey üst üste geliyor, ne yapacağımı şaşırıyordum.

BLU // ChanSooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin