- 6-

74 4 0
                                    


Uygar: Kırığım bugün.

Uygar: Bir parça da kızgın.

Uygar: Nedensiz, amacı olmayan, sınırsız bir öfke bu. Ve içimde büyüyen öfke yeni hayal kırıklıklarına gebe.

Uygar: Duyuyor musun? Az önce kırılıp paramparça olan hayallerimin üzerinde yürüyorum şimdi. Hayal kırıklıklarım batıyor dokunduğum her yerden ruhuma. Zor geliyor başa çıkması açıkcası bir parça. Yorgunluğun tamamı ile ele geçirdiği ruhum tökezliyor yürürken o toprak yolda.

Uygar: Umudum ise bir kaldırımın kenarına oturmuş, gelip geçen maddesel bedenlerin içindeki acınası ruhları inceliyor.

Devrim: Kızgınım sana, hem de fazlasıyla. Nedensizce yaptığın hareketin altında ezildiğimi hissettim bugün.

Devrim: Bugün, zor geldi yarım saatlik belki de yirmi dakikalık zamanın geçişi.

Devrim: Bu yüzden söyle o kaldırım kenarındaki umuduna, bulsun seni. Toprak yolda yürüsün o çocuksu ruh yine.

Uygar: Ya bulamazsa? Ya umut beni bulamaz da, kaybolursa?

Devrim: Bulacaktır. Ben buldum seni, o da bulacaktır.

Cumartesi sabahı saat beş buçukta kalkmış olmanın verdiği sinirle uyandım. Fazla ses çıkarmamaya dikkat ederek, balkona çıkıp sandalyalerden birine oturdum. Sokağımız birbirine karşılıklı bakan binalarla doluydu.

Ve, Kutay ile Alperen aynı binanın karşılıklı iki dairesinde oturuyorlardı. Kapı komşusu idiler yani.

Kutay ve Alperen'in yanındaki binada Ekin, benim oturduğum binanın yanında da Ufkun oturuyordu.

Benim yaşadığım bina ise, Eren'lerin karşısında kalıyordu.

Tam içeri geçmeye yeltendiğimde gözüme Kutay'ın açılan balkon kapısı takıldı. Ağır hareketlerle balkona çıkıp, mermere oturdu.

Saniyeler içinde peşinden balkoma çıkan Alperen, şaşırmama neden olmuştu. Daha geçen sabah kavga etmiş, birbirlerini yumruklamışlardı.

S.O.L. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin