Sürpriz

184 19 12
                                    

O hafta boyunca Ece'de aqua parka geldi ve Ömer'le kanka moduna bağladılar. Emre ile de aşırı derece samimi oldular hatta fazla samimi. Bana elli kere "Eğer Emre'ye bir şeyler hissediyorsan uzak durucam çocuktan. Doğru söyle." dedi. Her seferinde hayır dedim ama Emre ile bu kadar samimi olmasını istemiyordum. Sonuçta Emre kötü biri. Ya da ben böyle kendimi kandırıyorum bilmiyorum. Tek bildiğim Ömer ile çok eğlendiğimiz. İş bitince hep kendimize eğlenecek bir şeyler buluyoruz. Hatta ilk tanıştığımız gün ki havuz maceramız gibi çok şey yaşadık. Zaten maaşımı aldıktan sonra işi falan bırakıcam. Çalışmak bana göre değilmiş ben bunu anladım.

Pazar günü yani 31 Ağustosta doğum günüm var. Normalde arkadaşlarla çarşuya çıkacaktık Ömer'i de davet edecektim ama arkadaşlarım tarafından ekilince hemde doğum günümde Ömer'e de bir şey söylemedim. Ne zaman doğum günümün olduğunu falan bilmiyor. Zaten o gün evde tek başıma kendi pastamı yiyerek depresif bir halde doğum günümü kutlamak istiyorum. Ece kutlayalım ben senin en yakın arkadaşınım onlar olmasa ne olur Ömer'i , Emre'yi falan çağırırız dedi ama cevabım hayırdı. Beni sattığını unutmadım. Emre ile gezebilmek için tüm planlarımızı iptal etmişti ve Emre benle dalga geçerken bildiğiniz böğürerek gülmüştü. Ece'ye bildiğiniz çok sinirliydim. Abim her yıl doğum günü hediyesi alırdı. Bu yıl almamasını istedim. Doğum günü benim için her zaman çok önemliydi ama artık umursamıyorum. Hayatımın en güzel yazı en berbat yazına dönüştü bildiğiniz.

"Deriiiin mutfağa yardıma geçer misin? Buraya Ebrar bakar mutfakta yardıma ihtiyaç var." diye bağrınıyordu  Meryem teyze. Mutfakta çalışmaktan nefret ediyorum ama mecbur gidecez artık. Ebrar'da kendine zaten yeni sevgili buldu artık kızgın değil bize ama az çektirmedi bana hani. Sahibi ya buranın hanımefendi bana hep zor işleri verdirdi resmen.

"Tamam Meryem teyze geçiyorum." dedim söylene söylene ve mutfağa doğru yürümeye başladım. Ömer bugün gelemiycekmiş işleri varmış. Ece'nin de annesi izin vermemiş. Sanki annesinin sözünü çok dinliyorda. Kesin bir işler karıştırıyor o da hadi neyse. 

Mutfağa geldiğimde 2 tane mutfakta çalışan Özgür ve selin vardı. Bide kalabalık olduğu için beni çağırmış olmalılar diye düşünürken Emre de mutfağa geldi. Ah her gördüğümde sinirlerim tepeme çıkıyor. Nefret ediyorum bu çocuktan ya.

"Derin hadi sen köfteleri kızart acele et bekliyorlar. Emre sende patatesleri kızart." dedi Özgür.

Ama biz Emre ile birbirimize öldürücü bakışlarımızı göndermeye devam ettik.

"Hadi çocuklar bekliyorlar bakın Meryem teyze ikinizi de öldürür acele edin." diye çemkirmeye başladı bildiğiniz Selin.

Bizde bu sefer bakışlarımızı üzerimizden çektik ve çalışmaya koyulduk.

"Kızarttım köfteleri." dedim bıkkın bıkkın. Gerçekten mutfak işi beni çok yoruyordu. Sevmiyordum işte.

"Bende patateslerin işini bitirdim. Neyse hadi ben kaçıyorum sıkıldım." dedi bay egomuz Emre.

"Hiç bir yere gitmek yok beyfendi. Yardım ediceksiniz. Bakın alın şuradan bıçak şu salatalıkları soyun. Kahvaltı menüsü çok isteniyor hadi." dedi Özgür. Özgür dediğime bakmayın. Abimle aynı yaşta ama kanka gibi olduğumuz için Özgür diyorum.

Şikayet ede ede bıçak almaya gittik. Ve bilin bakalım ne oldu aynı bıçağa elimizi koyduk.

"Bıraksana bıçağı." dedim cırtlak bir sesle. O ses benden nasıl çıktı anlamadım doğrusu.

"Ne cırtlak bir sesin var senin ya. Hemde bırakmıyorum. Ben bu bıçağı beğendim."

"Ya ne fark eder bıçak. Ver şunu bana." artık iyicene sinirlenmeye başlamıştım.

Aqua Park AşkıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin