13 Eylül 2016
Solgun bir surat. Elmacık kemikleri iyice çıkık, yanaklarında çukurlar çene kemiğine yapışmış gibi. Çirkin değil ama fazla zayıf, saçlarının sarısı solmuş zavallı. Gözlerinin yeşilini çalmışlar, kurumuş yaprak gibi gözüküyor. Göğüsündeki kemikler zayıflıktan, tişörtünden bile belli oluyor. Saçları kırık, tıpkı kalbi ve sırtındaki görünmez kanatları gibi. Elleri kurumuş, çatlak, aynı dudakları gibi. Beyaz teni daha da beyaz. Donuk. Damarında akan kan gibi...
Bu bendim.
Beni bu hale getirmişti.
Ellerini omuzlarıma koyduğunda aynadaki ona baktım. Karşı koymaya bile halim kalmamıştı. Ölüydüm. Gücüm yoktu. Elleri, benim ellerimin aksine nemli, yumuşak elleri omuzlarımı sıkar iken rahatlamak yerine daha fazla kasılıyordum. Rahatsız ediciydi. Sarı saçları ıslaktı. Yeni duştan çıkmıştı. Damlalar saçlarının ucundan, çıplak olan omzuma düşüyordu. Nefesi boynuma doğru çarptığında yutkundum. Dudaklarını boynuma bastırdığında gözlerimi kapattım ve bir an önce bu anın son bulmasını istedim. Ama bulmadı. Öpüşleri kulağımın arkasına kadar devam etti. Midem bulanıyordu. İstemiyordum ama karşı koyacak sadece kelimelerim vardı. Gücün kırıntısı bile yoktu bende. "Dokunma." ağlar gibi söylediğim kelime ile durdu ve kafasını boynuma yasladı. Şampuan kokusu burnuma dolduğunda kendimi çekmek istedim ama omuzlarımdan bastırdı. Aynadaki yansımamıza bakarken içim resmen kan ağlıyordu. Ona baktığımda, ışıl ışıl sağlıklı bir dış görünüş görüyordum, kendime baktığımda ise bir ölü. Halbuki beni öldüren onun takıntılı psikolojisiydi. İyi görünebilirdi ama beyninde çok büyük sorunlar vardı.
Kafasını kaldırdı. Tuttuğum nefesimi dışarı bıraktım ama bu kısa sürdü. Yüzümü elleri arasına aldı ve alnımı öptü. Dudaklarını geri çekti ama yüzü hâlâ yüzüme yakındı. Midem alev alev yanıyordu. Bir an önce gitmesi için her şeyi yapabilirdim. Ama yapamıyordum. "Sende beni sevmeyi denesen her şey çok güzel olacak." okyanus mavisi gözleri ile gözlerimin içine baktı. Solmuş yeşil gözlerimin hayat dolu ferini çalmıştı o benden. Adımdaki umudu silmişti. "Sevsene beni." Acı bir gülüş vardı dudaklarında. Bir şey demedim. Sadece ruh gibi ona bakmaya devam ettim. Göz bebekleri büyümeye devam ederken beni tuttu ve kafamı sıkıca göğsüne bastırdı. Hızla atan kalbi, kulağımda atıyor gibiydi. Ona karşılık vermedim. Bir şeyde demedim. Sadece beni bırakması için bekledim ama o bırakmadı. Daha çok sarıldı. Aç bir kurt gibi.
"Dinle." parmakları saçlarımın arasında gezindi. Yine bir şey demedim. Çünkü biliyordum. Beni bırakmayacaktı ve ben çok yorulmuştum. Saç diplerime nefesi vuruyordu. Dudaklarını saçlarıma bastırdı. "O kalp senin için atıyor. Sende beni sevsen Ahu. Sende mutlu olabilirsin. Mutlu olabiliriz." tekrar tekrar öptü saç diplerimden. Benden bir cevap beklediğini biliyordum ama cevap vermedim. En sonunda beni bedeninden uzaklaştırdı ve parfüm kokusu yerine tatsız, temiz hava ciğerlerime ulaştı. Tekrardan gözlerime baktığında, ikimizde de acı vardı." Mutsuz bir adamsın. İstenmeyen bir sevgi besliyorsun ve bana da cehennemi yaşatıyorsun." gözlerimin dolduğunu hissedebiliyordum. Yutkundum. Onun yüzünden kendimden nefret ediyordum. "Kimse mükemmel değil Orkun. Bende değilim." gözümden yaşlar döküldüğünde bu defa susan oydu. Her ağladığımda baktığı gibi bakıyordu bana. Devam ettim. "Değilim. İnsan sevdiğinin mutsuzluğu ile mutlu olamaz. Bu böyle gitmez." iki elimi de kollarına sardım ve denedim. Bir kere daha denedim. "Ne olur bırak beni gideyim." hıçkırıklara boğulmuş iken o beni yine dinlemedi. Çenemden tuttu ve yüzümü yüzüne yaklaştırdı. Ardı ardına yanaklarımı ıslatan göz yaşlarına öpücükler kondurdu. "Ağlama. Lütfen ağlama." o öptükçe kendimden daha çok tiksindim. Yüzümden, bedenimden, her zerremden. Ama o durmadı. Öpmeye devam etti. Dudaklarım hariç yüzümün her zerresini öpmeye devam etti. Ağlamaya devam ediyordum. Hem kendime, hem de onun aç öpüşlerine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Takıntı Sendromu +18
Teen Fiction"Yüreğimden dökülen her kelimeye adını sakladım. Geceleri seni sayıkladım." Hayatının en güzel yıllarını takıntılı bir adamın yanında geçirmiş bedeni, özgürlüğe açtı. Ondan kurtulmak için bedeninden vazgeçmişti ama ruhundan asla... Ondan kurtulma gü...