5. Bölüm

1.4K 8 0
                                    


Özgürlük evete ihtiyaç duyulduğunda evet deme, hayıra ihtiyaç duyulduğunda hayır demeve bazen de bir şeye ihtiyaç olmadığında sessiz kalma; bir şey söylememe, susmakapasitesi demektir.
Tüm bu boyutlar mevcutsa o zaman özgürlük vardır.(OSHO) 


Osho'nun okuduğum Özgürlük kendin olma cesareti kitabından bu söz. Ben hala kendim değilim ama kendimi bulma çabasında bir kızım. 

 Biz kadınların köleleştirilmeye çalışılmış, ikinci planda görüldüğü bir toplumda nefes almanın mutlak zorluğunu yaşıyorum.  Kadınları insan olarak bile görmedikleri için kadınlara hep alt sınıf olarak bakan erkeklerin empatisini yapamıyorum, çünkü onların gözleriyle bize baktığımda korkunç şeyler görüyorum. 

Tarihte de kadına dikkat ederseniz çok yer verilmemiştir.

  "Geleneksel tarih yazıcılığı erkeklerin yaşam pratiklerinden kaynaklananolayları kendisine konu edinir, öznesi erkektir" (Çakır 2004, s.1). Bu tarih,kadınların olmadığı savaş alanlarını, kahramanlık destanlarını ve kadınlarınçok uzun süre seslerinin hiç yankılanmadığı parlamento binalarının tarihidir(Çakır 1996, s.223 ) 

Farkında mısınız? Kadınlar ötelenmiş ve tarihte bir iz bırakamamış. Aynı zamanda bilim de kadını ikinci plana itmiş. 

 Modern tarih içerisinde kadınlar kendilerine dair yaratılmışmitlerle, melek ya da şeytan olarak varlık kazanmışlar, kargaşanın ve bozulmanınsorumlusu olarak görülmüşlerdir (Çakır 2011b, s.507-508). 

Toplumumuzda da bu eşitsizliğin bu cinsiyetçiliğin yansımalarını çok bariz görüyoruz.  Bence bu yadsınamaz bir gerçek.

Benim ailem de bu düşüncenin etkileriyle büyümüş ve bizlere de aktarmaya çalışan bir aile. Ben bunu kabul etmiyorum. Kadın dünyaya doğurmak için ve erkeğe itaat etmek için gelmedi. Her ne kadar tarihte yerleri az görülse de kadın aktivistler, bilim kadınları, kadın tarihçiler oldu ve olmaya da devam etmekte. Bunu kabul etmeseler de aileme bir kadının özellikle doğulu bir kadının nasıl ayakta kaldığını ve nasıl güçlendiğini göstereceğim. Bu benim savaşım oldu.

-Aylin, hadi gidiyoruz. 

Gözlüğümü masaya bıraktıktan sonra, defterimi her zamanki yerine gizledim. Düşüncelerimi okumaları beni eve kilitlemeleri demekti. O yüzden kesinlikle kimse bu yazdıklarımı okumamalıydı. 

-Tamam, geliyorum dedikten sonra. Düz beyaz boyalı ve desensiz dolabımı açıp, kıyafetlerime göz gezdirdim. Elbette özen göstermeyecektim ne giyeceğime. Her zamanki kot, bluz kombinlerimden birini giyip, odamdan çıktım.

Annem, ayak uçlarıma kadar süzdükten sonra yüzünde beliren sanki kötü koku almış da rahatsız olmuş gibi bir bakışla bana baktı.

-Ne? Ne oldu? Kötü mü kokuyorum?

-Ne bu kıyafetler Allah aşkına, ne kadar özensiz giyinmişsin ya. Farkında mısın nişanlınla buluşacağız?

-Nişanlım değil henüz anne, dedim. Hiçbir zaman da ne nişanlım ne de kocam olarak sahiplenecektim onu. O sadece gitmek istediğim yolda köprü olacaktı benim için.

-Bir hafta sonra nişanlın olacak ne fark eder? dedikten sonra odasına çıktı. Anlam verememekle birlikte beklemeye başladım onu, ne yapıyordu bu kadın?

Elinde klasik tarzda bir gömlek ve bir kumaş pantalonla gelmişti. 

-Ciddi olamazsın. Bunları giyeceğimi düşünmüyorsun değil mi?

Flört TecavüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin