Kaçmıştık. Neler olduğunu ben bile anlamadan kaçmış şu an ise saklanıyorduk. Korkuyordum. Aşkım uğruna hayatımı tehlikeye atmış , her yerde aranıyorduk. Onun ailesi itibarlıylı elbette arayacaklardı. Akıl hastanesinden kaçan , onu oraya kapattıkları oğulları başka bir deli ile kaçmıştı.
Sözde arkadaşına ait olan dağ başında bir evdeydik. Luke odadan bile çıkmama izin vermiyordu. Sıkılıyordum. O ara sıra çıkıp odun ve yiyecek getiriyordu. Nereden bulduğunu bilmesem de getiriyordu işte. Üzerimdeki pikeye biraz daha sarılarak olanları tekrar gözden geçirdim.
Flashback
Gece çökmüş hastanedekiler beni eve gitti olarak bilirken Luke ile odasında gecenin sakinleşmesini bekliyorduk. Çıkıp etrafı kontrol ettim. Onu çağırarak koşar adımlarla binadan çıkmış bahçeden ise daha kolay çıkmıştık. Şimdi ise Luke benim telefonumdan birini aramış arkadaşının gelmesini bekliyorduk. Renkli saçlı bir çocuk gelmiş bizi bir Dağ evine bırakıp Luke'a sarılarak gitmişti.
Evdeki eski radyodan haberleri alıyorduk. Hiç iyiye gitmeyen planımız yakında yakalanacağımızı haberdar ediyordu. Polisler bizi arıyor , Hemmings ailesinin kaçık oğlunu tekrar oraya kapatmaya çalışıyorlardı.
Panik yapmış buradan gitmek istemiştim ancak Luke buna engel olmuştu. O gece ise birlikte olmuş , olduktan sonra da bir şey dememiş sabaha kadar balkonda oturmuştu. Ben ise uyumamış olanları düşünmüştüm.
Günümüz
"Sana her şeyi açıklamamın zamanı geldi."
"Neyden bahsediyorsun?"
"Sana yalan söyledim. Bunun için çok üzgünüm fakat oradan çıkmam gerekliydi."
"Bana yalan söyledin?"
"Üzgünüm , böyle olması gerekiyordu."
"Beni kullandın Luke. Olması gereken bu muydu?"
"Sana üzgün olduğumu söylüyorum."
"Beni kullandın."
"Gitmeme izin ver yalvarırım Luke"
"Bunu yapamam lütfen işleri zorlaştırma."
Luke
3 gün sonra
Ağlıyordu. Bana aşık olduğunu biliyordum fakat bu kadarını yapacağı aklımın ucundan geçmemişti. Sadece şansımı denemiştim ve olmuştu işte. O ise durmadan ağlıyor buradan çıkmak için adeta yalvarıyordu. İzin vermezdim. O giderse beni bulurlardı ve girdiğim bütün riskler çöp olurdu. Ağlamaktan yüzü şişmiş , gözleri kızarmıştı.
İşin kötü yanı ise ona kapılıyordum. Bu kötüydü çünkü beni tekrar oraya kapatacaklar , o ise bana yardım ettiği için büyük ihtimalle hapse girecekti.
Kaçmaması için bütün kapıları ve pencereleri kitlemiştim. Buradan kaçsa bile beni ihbar etmeyeceğini biliyordum. Edecek olsa bu planı ilk anlattığımda yapardı. Bir yanım onu sonsuza kadar yanımda tutmak istiyordu. Bu duygu acımak mıydı yoksa hoşlantı mı bilmiyordum fakat canımı yakıyordu. Sürekli ağlıyor tek kelime etmiyordu. Yemek yemiyor bütün gün battaniyeye sarılarak ağlıyordu. Canımı Ne kadar yaktığından haberi olsa yapmazdı. Ama bilmesi gerekmezdi.
Bir deliye umut bağlaması doğru değildi. Asıl korktuğum şey ise kendi duygularımdı. Aspen için olmasam bile diğer herkese göre ona takıntılıydım. Bu benim için de bir gerçekti. Eğer ona da takıntılı olursam duygularımdan zarar görecekti. Ona zarar verecektim.
Uyanmış battaniyesine sarılı aşağı inmiş tekli koltuğa oturarak gözlerini acımasızca üzerime dikmişti.
Durmaksızın ağlarken bir çocuk kadar savunmasızdı.
"Beni sen bu hale getirdin. Duydun mu beni hepsi senin suçun."
Kızarmış gözleri beni daha suçlu hissettirirken artık dönüşü yoktu. Hem de hiçbir şey için.
Sonunda ben geldiiimmm
Yorum atın
Sizce Luke ne yapmaya çalışıyor ?