Deliriyordum.
Ya da zaten deliydim.
Sürekli onu gördüğüm gerçekçi rüyalarım devam ediyordu. En son bilinmeyen numaradan bana mesaj atmıştı. Ya da ben öyle sanıyordum. Bunun da rüya olmasından deli gibi korkmuş telefonu kapatıp kendimi soyutlamıştım. Eğer böyle olacağını bilsem onu asla hastaneden kaçırmazdım. Hastaneye kız arkadaşım yüzünden girmiştim.Flashback
Su almak için mutfağa gittiğim sırada annem ile en yakın arkadaşının konuşmasına şahit oldum. Dinlemek yanlıştı fakat yapamamıştım."Liz biliyorum hayatım fakat o hayali birisiyle birlikte. Aslında öyle bir kız yok."
"Amanda , biliyorum. Ne yaptığını sorduğumda kız arkadaşıyla konuştuğunu söyledi fakat tek yaptığı elinde tuttuğu telefonunda Notlar kısmına yazdıklarıydı."
"Ben de onu bir kafede gördüğümde tek başına Ne yaptığını sormak için yanına gitmiştim. Kız arkadaşıyla oturduğunu söyledi fakat masa boştu."
"Ona inanamıyorum."
"Geçecek bebeğim merak etme. Belki de onun için destek almalıyız?"
Daha fazla söylediklerine dayanamıyordum. Bir sevgilim vardı üstelik hayali de değildi.
"Benim sevgilim hayali falan değil!"
"Luke sakin ol tatlım lütfen."
"Anne neden bana inanmıyorsunuz? Neden sevgilim olduğuna ihtimal vermiyorsunuz?"
"Luke-"
"Hayır hayır , bekleyin size fotoğraflarımızı göstereceğim."
Telefonumu alıp galeriye girmiştim fakat bütün birlikte olduğumuz resimler bir anda beni tek başıma bırakmış , Yanımda sadece boşluk olduğunu görmemi sağlamıştı.
"Ama bu nasıl? Sikeyim!"
O sırada evden hışımla çıkmış ve onun evine doğru gitmiştim. Kanser hastası bir kız hakkında nasıl böyle konuşurlardı? Aklım almıyordu. Onu evden aldığım gibi kaçırmış daha sonra da polisler tarafından o hapishaneye kapatılmıştım.
Flasback sonu
"Hey dostum , iyi misin?"
"Geldiğini duymamışım Michael Üzgünüm."
"Sorun değil. Bu kadar derin ne düşünüyordun?"
"Sence o da Monica gibi benim hayalim olabilir mi?"
"Luke , onun hayal olduğunu kabul mu ediyorsun?"
Derin bir nefes aldım. "Bilmiyorum Mike , lütfen bu aramızda kalsın lütfen."
"Merak etme dostum." Sırtımı sıvazladı. "Sorun yok."
Cassandra
"Gitmek istediğine emin misin canım?"
"Eminim Calum."
"Ama sana zarar verebilir?"
"Onu seviyorum bu umrumda değil."
Gözlerini kaçırarak konuştu "Peki o seni seviyor mu?"
"Calum lütfen bu konuyu konuşmak istemiyorum. Zaten oraya gittiğimde boş bir ev görmek yeterince korkunçtu."
"Pekala ısrar etmeyeceğim. İyi yolculuklar."
***
"Merhaba Michael seni görmek çok güzel."
"Seni de öyle Cas , fakat iyi olacağına emin misin konuşmamız gereken çok şey var?"
Ceketimi düzelttim. "Hiçbir şey duymak istemiyorum. İdrae edeceğiz güven bana."
"O zaman görüşürüz güzelim. Telefonum her daim açık unutma."
Gülümseyip uçağa doğru ilerlemesini izledim. Onu buradan göndermiş ve Luke'a bakmak için gönüllü olmuştum. Ne kadar doğruydu bilmiyordum fakat onu seviyordum.
***
kapıyı tekrar çaldım fakat açan yoktu. İçerden sesler gelmese içeride olduğuna inanmayacaktım fakat sesi geliyordu işte. Bavulumu yan koyarak üzerine oturdum ve kapıyı tekrar çaldım.
"Git buradan git! Sen gerçek değilsin bunu biliyorum!"
Sonunda ses duymanın verdiği rahatlıkla tekrar kapıyı daha hızlı çaldım. "Luke benim lütfen kapıyı aç!"
Kapı yavaşça aralandı. Şişmiş gözleri bana sertçe bakarak kolumdan tutup içeri çektiğinde , bana ilk defa bu kadar sert Bakan gözleri belki de pişmanlığımın ilk habercisiydi.
----
Merhaba okuyan varsa?
455 kelime vov
Gidişatı pek güzel değil çok sürmez zaten. Bütün hikayelerimi final yapıp , hatta bazılarını yayımdan kaldırıp yeni hikayelerle yoluma devam etmek istiyorum.
Yanımda olan varsa teşekkür ederim seviliyorsunuzzzzzzzzzzzzzzzzz❣️