Şehirlerin bir kokusu vardır.Sevdiğin gibi kokar sanki.Rüzgar estikçe onun saçlarının portakal çiçeği kokusu gelir burnuna.Sevdiğin nefes aldığı için dünyanın merkezidir o şehir.Sevdiğin yürüyüp geçtiği için güzeldir taş toprak olsa da yolları.O şehirde nefes aldığını hissedersin.
Sedat ta bu sebepten sevmişti Antalya yı.Hem de tahmin edemeyeceği kadar çok sevmişti.Özgür ısrar etti gelmesi için.Yeni arkadaşlarıyla tanıştırmak istiyordu abisini.Annesinin de aklı fikri oğlundaydı zaten.Uzaklarda ne yedi ne içti nereye gidiyor kimlerle görüşüyor?Sedat sen git kontrol et kardeşini dedi.Sedat '' Kocaman oldu,ne yaptığını bilir sen merak etme '' dese de valide sultanın dilinden kurtulamadı, kardeşini kontrol etmek için gönderildi.Uzun süre seyahat etmeyi sevmezdi ki Sedat, yükseklik korkusu olduğundan uçağa da binmezdi mecburen saatlerce yol çekti.Geldiği ilk gün planı yatıp uyumaktı;yol boyunca gözünü kırpmamıştı.
Özgür misafirini sevinçle karşıladı.Özlemişti abisini,çocukluğunun kahramanını.Abisi eli kolu dolu gelmişti annesi sarmalar,börekler hazırlayıp göndermişti oğluna.Özgür iştahla yerken Sedat onu gülerek izledi.
-Dur oğlum yavaş boğulacaksın.
-Yok abi annemin sarmalarını özlemişim nasıl da biliyor neyi sevdiğimi.
-Bilmez mi?Neler getirdim daha.Bana da sıkı sıkı tembih etti hepsini bitirin diye.
-Merak etmesin iki güne biter.
Özgür karnını doyurduktan sonra abisine baktı uzun uzun.Yeni görüyor gibiydi biraz değişmişti sanki.Kilo vermiş,gözlerinin altı çökmüştü.
-Abi sen iyi görünmüyorsun neyin var?Evde her şey yolunda mı?
-Yolunda aslanım bir sıkıntı yok kötü göründüğümü nereden çıkardın?Yoldan geldim uyumadım ondan yorgunum dinlenirim bir şeyim kalmaz.
Evde her şey yolunda da ben de hiçbir şey yolunda değil dedi içinden.Son zamanlarda hep dalgındı,sıkıntılıydı.Sebebini bilmediği bir ağrı vardı kalbinde.Sigarayı çoğaltmıştı,bir sıkıntısı olduğunda paylaşmazdı iyiyim der geçerdi şimdi yaptığı gibi.Özgür ,abisinin bu huyunu iyi bilirdi yine içinde fırtınalar kopuyordu,kendi isteyince anlatırdı elbette.
-Öyle olsun bakalım hoşgeldin abim.Bugün seni bizimkilerle tanıştırmak istiyorum.
-Bugün mü?Oğlum yoldan geldim diyorum ben yatıp uyuyacaktım.Günler mi bitti buradayım.
-Olmaz abi söz verdim Evrim e.
-Evrim kim?
-Bölümden bir arkadaşım,sınavlar başlamadan parti veriyor.Bu akşam hepimiz orada olacağız zaten çok durmayız.
-Sen git ben sonra katılırım size arkadaşına ayıp olmasın.
-O zaman sen uyu dinlen uyandığında konumunu attığım adrese gel nasıl geleceğini tarif ederim uzak değil.
-İyi fikir biraz dinlenmiş olurum ben de.
-Ben çıkıyorum abi anahtarı almayı unutma.
Sedat ın cevabını beklemeden Özgür çıktı.Sedat odaları dolaştı evdeyken annesiyle sürekli didişen dağınıklığı seven kardeşinin düzenli bir evi olduğunu görünce şaşırdı.Kendi başına yaşadığı için öğrenmişti demek işlerini yapmayı.Hoşuna gitti annesini aradı geldiğini,iyi olduklarını söyledi.Sonra da salondaki tekli koltuğa kıvrılıp uyuyakaldı.Uyandığında saat epey geç olmuştu.Kendini dinlenmiş hissediyordu,telefonununa baktı Özgür den iki mesaj vardı birinde evin adresini tarif etmişti.Diğer mesajında ise kaybolma yazıyordu.Ekrana bakıp gülümsedi kaybolmazdı ama geldiği ilk günden ne acelesi vardı arkadaşlarıyla başka zaman tanıştırabilirdi.Bir de parti falan demişti çıkarken.Sevmezdi Sedat öyle ortamları,gitse bile konuşmazdı kendi halinde etrafı seyrederdi.Özgür ve Sedat birbirine hiç benzemeyen iki kardeşti.Özgür ne kadar cana yakın,konuşkan,bulunduğu ortamlarda konuşmaya başladığı zaman kendini dinleten biriyse Sedat tam tersiydi.Konuşmazdı,dinlemeyi tercih ederdi,kibar değildi,bir keresinde kız arkadaşlarından biri çok kaba olduğunu söylemişti.Gidip gitmemekte kararsızken telefonun sesiyle düşünceleri bölündü.Arayan tabi ki Özgürdü.Kalabalık bir yerde olduğu anlaşılıyordu.Müzik sesi,gülüşmeler birbirine karışıyordu.Hadi abi bekliyorum çabuk gel deyip kapattı telefonu.Sedat hiç istemese de kendini gitmek zorunda hissetti.Duş alıp çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜYA GİBİ
HorrorKalbimi açıp,yaralarımı göstermekten korktum her zaman.Yaralarımı kimse bilmemeliydi,üfleye üfleye geçerdi.Bazen ben bile unutuyordum nerede olduklarını,o yaraları kimin açtığını.Ara ara sızlıyordu,öyle derin öyle incecik.O zaman hatırlıyordum işte...