"hey," peter sevgilisinin gece vardiyasına çıkmadığını fark edip yanına gitmeye karar verdi. üst katın merdivenlerinden inerken aklından tek şey geçiriyordu: ya şimdi ya asla, ya şimdi ya asla...
"şey, yani diyordum ki..." gözlerini yumup derin bir nefesi doldurdu solan ciğerlerine. ufak adımlarla kendisine merakla bakan geniş cüsseli adamın önüne gitti ve sevgilisinin bacaklarının iki yanına dizlerinin üzerinde yerleşip kollarını omuzlarının arkasında birleştirdi. artık kucağındaydı. wade şaşkındı. "ben de..." peter, burnunu özlediği tende dolaştırırken beline değen soğuk parmakları hissetti. çok özlemişti. "ben de seni seviyorum, wade."
wade yavaşça peter'ın dudaklarını öptü. peter'ın sıcak tebessümünü dudaklarının altında hissedebiliyordu. belini kavrayıp kendine çekti ve çevik bir hareketle koltukla arasına aldı. wade, new york'un o soğuk gecesinde peter'ın ihanetini yok sayıp bütün kalp kırıklıklarıyla sevdiği adamın kırıklarını okşadı. bütün new york şahitti ki wade genç çocuğu çok seviyordu.
bu kurguya ayrıntılı bir smutu yakıştıramadım. ileri seviye olmasa bile erotofobi rahatsızlığım da buna engel oluyor. hem böylesi daha iyi gibi?
baktım ki wade hâlâ kör dedim helen olaya el at devrem siz yine de çok ümitlenmeyib bb