Lost

354 26 30
                                    

{...çünkü ben korkağın tekiyim...}

**Millie**

M: Bunu söyleyen siz misiniz Bay Wolfhard?

F: Evet Bayan Brown! Beğenemediniz mi?

Kahkahalarıma engel olamıyordum, çok geçemden Karen da bize katılıp gülmeye başladı.

Marketten gelmiş, aldıklarımızı yerleştirince Karen ile oturup sohbet atmaya başlamıştık.

Biz kendimizi kaybedip gülmeye devam ederken gözüme kitaplıktaki fotoğraf albümü ilişti. Bir hışımla yerimden kalkarak kitaplığa gittim ve fotoğraf albümünü elime alarak neşe ve merakla konuşmaya başladım.

M: Karen teyze, bu albüm Finn ve benim fotoğraflarımızın olduğu albüm mü?

K: Evet Millie! Nasıl fark ettin onu orada?

M: Bilmiyorum ama baya ilgimi çekti. Bakabilir miyiz?

K: Tabi ki, siz nasıl isterseniz!

Ben hoplaya zıplaya gelip Karen'in yanına oturduğumda Finn de gelip benim yanıma otururken konuşmaya başladı.

F: Desene şimdi başlıyo eğlence!

Finn gelip yanıma oturunca kolunu boynuma doladı.

Finn şunları yapmayı kes artık! :}

Albüm benim elimde duruyordu. İlk sayfayı açınca Finn'in muhtemelen 8. veya 9. yaş doğum gününde çekildiğmiz bir fotoğraf vardı. Kolumu Finn'in omzuna atmışım. Kafamızdaki parti şapkaları düşmek üzere ve benim ağzımda da bir parti düdüğü var.

Finn de onu kolumla boğuyormuşum gibi bir poz vermiş.

Hemen yanımda da benim doğum günümden Finn'in yüzüne avucumla, evet avucumla, pasta sürdüğüm bir fotoğraf vardı.

Badana boya yaparcasına yanaklarına sürüyordum.

F: Millie sen küçükken tam olarak ne amaçlıyordun?

Bunu gülerek söylemişti ve ben de kendimi tutamayarak gülmeye başladım.

M: Bilmiyorum Finn ama sanırım gerçekten bir zorum varmış.

Bir sonraki sayfayı çevirirince sahilde çekildiğimiz bir fotoğraf olduğunu gördük. 9-10 yaşlarındaydık.

Ve ben yine kolumla Finn'i boğmak üzereydim.

Ayrıca pembe çicekli mayom ve ben yine harikayız. Kısalığım da buna dahil!

F: Millie, sen beni küçükken gerçekten boğacakmışsın.

M: N'apabilirim yani?

Konuştuğumuz herşeyi gülerek söylüyorduk.

Hadi biraz Anadolu Şivesi yapalım: Tanrı saadetimizi bozmasın!

O fotoğrafın altında dördümüzün olduğu bir fotoğraf vardı; Ben, Finn, Karen ve Steve.

Arkadaki ışıklı bal kabaklarına, sarımsak şişelerine ve kostümlerimize bakılırsa fotoğrafı Cadılar Bayramında çekilmişiz.

K: Ya, ne kadar gençmişim!

M: Sen hala gençsin Karen Teyze! Bak ben yaşlanmaya başladım.

Saçlarımım yanlarındaki tutamlarını gözümün önüne alıp beyaz tellerimi bulmaya çalışken ne kadar komik göründüğümü umursamadan konuştum.

M: Bak Karen Teyze, benim saçlarıma aklar indi. Bu oğlun var ya bu oğlun, yedi bitirdi beni 3 ayda!

Salak Millie! Niye öyle diyosun ki!? Hay ağzıma orangutan girsin yaa!

I Promise You•FillieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin