Acılar diyorum...
Acılar belki de hayatta insanı en çok olgunlaştıran kaidelerdir.
Öyle ya,olgunlaşmak için yıllar geçmesi gerekmiyor,acılar,imtihanlar geçmesi yeter üzerinden. Yıllar sadece sayılardan ibarettir.
Ama acılar?
Acılar öyle mi...
Acılar bulanıklıklardan ibarettir. Ne kadar unuttum,alıştım desen de kalbinde,ruhunda bir bulanıklık bırakır.
O bulanıklığı silemezsin ömür boyu ve herhangi bir insana kalbini açacağın zaman o bulanıklığın oluşma sebebi gelir aklına..
Yine çekilirsin kabuğuna,çekilirsin kendi kendi içine dökersin onlara anlatacaklarını,
Döktüklerini toplamak yine sana kalmasın diye..••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
Yine gözlerinin yansımasında izliyordum kendimi. Söyle ben sana nasıl kızayım?Çölüme inen ilk yağmur tanem.
Parmakları parmaklarıma kenetliyken başladı anlatmaya:
"Ben her zaman babamdan nefret eden bir insandım Eunsun. O adam anneme ve bana hiçbir zaman değer vermedi. Bir kere olsun saçımı okşamadı,bir kere olsun beni kollarına sarıp dünyadaki kötülüklerden korumadı. Diğer babalar gibi kalkan olmadı bana,beni hiçbir zaman taktir etmedi. Tam tersine kalbimde kabuk bağlayamayan,dokundukça kanayan yaralar açtı. O benim kalbimde yara açmakla da kalmazdı,bedenimde de yaralar açardı her zaman.Dediğini yapmazdım döverdi,yapardım yine döverdi. En iyi bildiği şey sahtekârlıktı,içip içip sarhoş olmak,eve gelince de annem ve beni dövmekti. Bunları yaptığı yetmiyormuş gibi bir de hayattaki tek sığınağımı aldı elimden. Annem 2 sene öncesine kadar onun yüzünden öldü. Hiç unutamıyorum o günü. İnsan kalbinin öldüğü,sığınağının yıkıldığı günü unutur mu. Annem babamın şerefsizliklerine daha fazla dayanamamış ve kendini asmıştı. Kendi ellerimle çıkardım o ilmeği boynundan. Parçalara bölünerek uğurladım annemi son yolculuğuna. Babam annemin ölümünden sonra iyice tahammül edilemez birisi haline gelmişti. Her gece sızdığı yerden almaya giderdim,ama üç ay öncesine kadar da cansız bedenini alamaya gittim. O bugün gelen adamlar aylardır borçlarını ödemesini söylüyor ve ölümle tehdit ediyorlardı. En sonunda da öldürdüler. Anneme ve bana yaptıklarından sonra pekte üzüldüğüm söylenemezdi. Çünkü dünyadan bir pislik temizlenmiş oldu. Ama babamı öldürdükten sonra da beni rahat bırakmadılar. Delicesine çalışmama rağmen bir türlü çıkaramadım o yüklü miktardaki parayı ve en sonunda işten de ayrıldım zaten. Benim hayatım böyleydi işte Eunsun. Kırık dökük bir adamım ben. Parçalarım etrafa saçılmış ve ben toplayamıyorum."
Son sözünden sonra ellerini yüzüne kapatmış ağlamaya devam ediyordu. Aynı dili değil,aynı duyguyu paylaşanlar birbirlerini anlarlar sözü yankılanmıştı beynimde. Anne ve baba açısından yaralıydık ikimizde.
Gözyaşlarımız aynı anda süzülmeye devam ederken,ellerimi ellerine uzattım. Bakmaya doyamadığım yüzü serilmişti gôzlerimin önüne.
Tek tek parmak uçlarını öptüm,avuç içlerini öptüm,alnını öptüm. Son olarakta hızlı atan kalbine bastırdım titreyen dudaklarımı. Orada durdum bir süre,gözyaşlarım gömleğini ıslatırken ellerini belime sıkıca sarmıştı. O sırada gözlerinden düşen bir yaşın saçlarımın arasından süzüldüğünü hissetim.
"Babanın acıttığı her yerinden öpmek istiyorum. Babanın yara açtığı her yerine yara bandı olmak istiyorum.Lütfen Taeyong. Lütfen yaralarını bana ver olur mu? Ben hissedeyim onları,acısını ben çekeyim. Bana ver ki çektiğin bu acı hafiflesin. Benimle bölüş acılarını,inanki taşırım ömür boyu."
Belimdeki ellerini çekip, saçlarımı okşamaya başlamıştı.
Kafamı göğsünden kaldırdı ve gözlerini gözlerimle buluşturdu:"Sende beni iyileştiren bir sevgi var."
"Taeyong... Kalp kırıklarını tamir etmek için tek ihtiyacın olan sevgi. Sen yapıştırıcısı sevgi olan kalbine sürekli susuşlarını sunmuşsun,susuşlarını armağan etmişsin. Ama ben o sevgiyi sana elimden geldiği kadar vereceğim. Çünkü sana olan sevgim o kadar büyük ki kalbimden taşıyor. İyileşeceğiz."
İyileşeceğiz diye fısıldadı alnını alnıma dayarken...
•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
Bana hayatını anlatmasının ardından ikimizde toparlanmaya ve neşelenmeye çalışmıştık. Birlikte etrafı toparlamıştık ve o biraz dinlenmek için odamıza çekilmişti.
Şimdi de duş alıp çıkmıştım. Elimdeki tarakla odaya girdiğimde Taeyong'un hala uyumadığını ve tavanı izlediğini fark etmiştim.
Gözleri beni bulduğunda tebessüm etmişti. Ben de aynı şekilde karşılık vermiştim:
"Yanıma gel." dedi
Yataktan doğruldu ve yere oturdu. Ne yapacağını merak ederek yanına oturdum. Elimdeki tarağı aldı:
"Önüme otur lütfen." dedi
Saçlarımı tarayacağını anlayınca heyecanlanmıştım. Önüne oturdum. Bacaklarını iki yanımdan uzatmıştı. Yavaş yavaş uzun saçlarımı taramaya başladı. Birden derince iç çekti:
"Ben seni gözümden sakınırken,o şerefsiz senin canını yaktı. Dokunmaya bile kıyamadığım bu saçlara acımasızca davrandı. Ben çok özür dilerim Eunsun."
"Taeyong lütfen bu olanları unut. Bak ben unuttum. Hem canım o kadar da yanmadı bak gerçekten."
Son cümleyi sevimli bir şekilde söyleyince arkamdan sarılıp yanağımı öptü:
"Peki meleğim. Bir daha açmam bu konuyu." diyip saçlarımı taramaya devam etti.
En sonunda bitirince eline bir toka aldı ve bağladı.
"Hadi artık uyuyalım Eunsun. Saat epey geç oldu."
Başımı olumlu anlamda salladım ve arkasından yatağa doğru ilerledim. Kollarını bedenime sımsıkı sardı ve burnuma küçük bir öpücük kondurdu:
"Tatlı rüyalar meleğim."
"Sana da Taeyong." diyip bende burnundan öptüm.
Gözlerini kapattığında onu izlemeye başladım. Yıllarca izlesem yine de bıkmazdım. Kirpikleri çok güzeldi. Tek tek saymaya başlamıştım içimden derken birden gözlerini açtı:
"Her gece benden önce uyusanda seni izlesem diye bekliyorum. Ama bir türlü uyumuyorsun,ben de seni beklerken uyuyakalıyorum." dedi ve dudaklarını büzdü.
O an onu bağrıma basasım gelmişti.
"Lütfen bari bu gece benden önce uyuda izleyeyim." dedi gülerek.
Odada kahkahalarımız yankılanırken alnından öptüm ve uyumak için gözlerimi kapattım. Ama onun beni izlediğini bilmek dengemi bozuyordu ve uyuyamıyordum...
•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
Sabah alacaklı gibi çalan kapıyla ikimizde uyanmıştık. Ben önden kapıyı açmaya gitmiştim. Taeyong'ta söylene söylene arkamdan geliyordu.
Kapıyı açtığımda kardeşim Jisung seni çok özledim diyerek boynuma atlamıştı. Ben de çok özlediğim için hemen kollarımı boynuna doladım. Bir kaç aydır görüşememiştik.
Ayrıldığımızda Taeyong'un sorgulayan bakışlarıyla karşılaşmıştım. Jisung'la birbirlerine sinirli bir şekilde bakıyorlardı...
••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
Bu bölümünde burada sonuna geldikk💞
Umarım beğenirsiniz kuzularım💗
Vote ve değerli yorumlarınızı eksik etmeyinn💗
Hepinizi öptümm💗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baby Don't Cry | Lee Taeyong #wattys2019
Teen FictionAcı eşliğinde yere yığılsam bile bu senin için olduğu sürece katlanacağım...