Jimin'e mesaj attıktan sonra uyumak için yatağa gittim. Ve uyumadan önce düşünmeye başladım.
Her çocuğun çocukluğu gibi bir çocukluk geçirmemiştim. Her çocuğun büyümesi için önemli olan sevgiyi ailemden görmemiştim. Diğer çocuklar gibi parka gidip oyun oynamamış,dondurma almak için babamı kolundan tutup sürüklememiş,top oynadıktan sonra yemek hazır diye çağırılmamıştım.
Aksine parka gitmek için değil de çalışmak için dışarı çıkmış,babamı dondurma almak için değil de anneme vurmaması için sürüklemiş,kazandığım parayı sorgulamak için eve çağırılan bir çocuktum. Çalıştığım için nadir olarak oyun oynamaya dışarı çıktığımda da bir kişi dışında kimse benimle oyun oynamazdı. Herkes benimle dalga geçer,benimle oyun oynamak istemezlerdi.
Ancak o her zaman yanımda olur,benimle oyun oynamak için can atardı. Hatta bazen yardım etmek için yanıma gelirdi. Ayakkabı boyamanın eğlenceli olduğunu söyleyerek beni teselli ederdi. Ve ben de ona inanmak istediğimden işimi severek yapardım. Onunla güzel zamanlar geçirirken o da beni bırakıp gitmişti. Bir gün yanıma gelip buralardan gitmeleri gerektiğini,beni gerçekten çok sevdiğini söyleyip elime bileklik verdikten sonra
"Birbirimizden uzakta olsak bile bileğimizdeki bileklikler bizi yakın hissettirecek. Eğer beni özlersen bilekliğine dokunup gökyüzüne bakmalısın. Çünkü ne kadar uzak olursak olalım aynı gökyüzüne bakıyor olacağız." dedikten sonra birbirimize sıkıca sarılarak vedalaşmıştık. Üstünden 9 yıl geçmesine rağmen onu unutmamış ve çok özlemiştim. Tekrar onu özlediğimi hissedince bilekliğime dokundum ve perdeyi açıp gökyüzüne bakmaya başladım. Ve şu anda onun da bunu yaptığını bilmeyerek...
Gözümden akan yaşlarla beraber yatağa uzandım ve kısa süre içersinde uyumaya başladım.
Çığlık sesleri ile uyandığımda hızlıca yataktan kalktım ve annemin odasına doğru koştum. Gördüğüm manzara ile şok yaşarken anneme doğru adım attım. Annemin bu sefer daha kötü olduğunu anlayıp telefonu elime aldım ve ambulansı aradım. Ambulansı beklerken annemin sakinleşmesi için biraz su verdim. Birkaç dakika sonra ambulansın siren sesleri geldiğinde hızlıca aşağı indim ve kapıyı açtım. Görevliler seri hareketlerle annemi sedyeye yerleştirirken babamın sesini duymamla arkamı döndüm.
"Bu gürültü ne?" sinirlendiğimi belli edercesine "Seni ilgilendirmez." dedim. Cidden bir insan ailesine karşı bu kadar umursamaz olabilir miydi? Görevlinin bana seslenmesiyle evden çıkıp ambulansa bindim. Hastaneye girdiğimizde annemi odaya alıp benim beklememi söylediler.
Annem için çok endişeliydim. Hayattaki tek tutanağım,yıldızım oydu. Hasta olmasına rağmen benimle ilgilenmeye çalışmıştı. Benim için iyi bir anne olmadığını söyleyip kendini suçluyordu. Ve bunu her yaptığında kendini suçlamaması için onu dizime yatırır,şarkı söylerdim. Şarkı söylediğimde rahatlar ve mutlu olurdu. Şu an onun ne yanına gidebiliyor ne de şarkı söyleyebiliyordum...
Geldiğimden beri bunları düşünürken doktor yanıma geldi ve "Hastanın neyi oluyorsunuz?" dedi. "Oğlu oluyorum" dediğimde söze başlayacakların hemşirenin sesi ile bakışlarımızı oraya yönlendirdik. İkimizde nefes nefese kalan hemşireye meraklı bir şekilde bakarken hemşire derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.
"Hocam,hasta kriz geçiriyor."
Selaaaam!Yepyeni bir bölüm ile gecenin köründe karşınızdayız dödmöxldşd
Kitabın gidişatı nasıl?
Umarım beğenirsiniz.İyi okumalaaar!💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MY STREET ARTIST|TAEKOOK
AventuraTaehyung sadece evini geçindirmek isteyen bir sokak sanatçısıydı. Jimin ve Jungkook ile tanışmanın onu kaoslara sürükleyeceğini tahmin edemezdi...