11.Bölüm

13 3 1
                                    

Akşam olduğunda büyükçe bir kamp ateşi yakmış, hep birlikte etrafına yuvarlak oluşturacak şekilde oturmuştuk. Sağ tarafımda Nisa onun yanında Selin,sol tarafımda Deniz onun yanında Caner ve Caner'in yanında da Bartu olacak şekilde oturmuştuk. Çocuğun biri gitar çalıyordu. O sırada sol tarafımda bir hareketlenme oldu. Bizim göt lalesine ilham gelmiş olacak ki gitar çalmak için kalkmış. Çocuktan gitarı rica edip, Duman-senden daha güzel çalıp söylemeye başladı.

"Sana nerden rastladım? Oldum derbeder! Kendimi sana sakladım, senden daha güzel! Kimseleri de takmadım, ölsem değişmem. Kimseyi tanımadım ben senden daha güzel... Oooo senden daha güzel."

Söylerken kafası gitara doğru eğikti , gözü kapalıydı. Ara ara kafasını gitardan kaldırıyordu ve kafasını her kaldırdığında göz göze geliyorduk. Nisa da bunu fark etmiş olacak ki kolumu dirseğiyle deşti.

Şarkı bitip Bartu yerine oturduğunda, Caner onu dürtüklemeye başladı.

"Ne var Caner ne var?"

"Ne güzel söyledin lan öyle. Yoksa bu şarkının içeriğinin sana göre bir sahibi mi var?"

Bana baktı, tam gözlerimin içine. Arka planda söylenen:
"Yaar ellerin nerde? Ya beni de götür ya da gitme. Bilirsin sensiz ben hiç yaşayamam ki, ölürüm hasretinle" şarkısı da öyle bir ambians kattı olaya ki bir an kendimi film karakteri gibi hissettim.

"Bartuu nereye daldın sen kanka? Yaklaşık iki dakika önce sana bir soru sordum diye hatırlıyorum. Şizofren değilsem de cevap vermediğini hatırlıyorum."

"Yok be oğlum ne aşkı? Hadi önüne dön."

"Öyle diyorsan öyledir."

Selin ve Nisa beni kolumdan tutup kaldırdılar. Nereye gittiğimizi soran Deniz'e de ihtiyaç molası vereceğimizi söylediler.

Biraz ilerledikten sonra sızlamaya başladım.

"Yaa Nisa burası yeterli bi alan bence işemek için."

"Sıla ne işemesi kanka, biz senle konuşmak için getirdik seni buraya."

"Çünkü orda ağzınız yoktu, iyice yürüyünce ağzınız oluştu."

"Yaa SILA mal mısın? Bartu'nun dedikodusunu kendi önünde mi yapalım?"

"Yaa ne Bartu'su ne dedikodusu?"

"Valla Sılacım ben sizi sadece iki gündür tanıyorum ama ben bile fark ettim Bartu'nun sana nasıl baktığını."

"Nasıl bakıyormuş Bartu bana?"

"Senin çikolataya baktığın gibi!"

"Oha o derece diyorsun yani!"

"Ama hoş çocuk hee"

"Yaa uf saçmalamayın abi, hadi geri dönüyoruz."

"Kanka tamam dönek de hangi taraftan?"

"Çok güzel kaybolduk. Aferin aferin aferin. Sizi üç aferinle uğurluyoruz."

"Burda bekleyemeyiz, yolu bulmamız lazım. Dağılacağız, kamp yerine ulaşan diğerlerine mesaj atar."

"Bana uyar, zaten yapacak daha iyi bir şeyimiz yok."

Gittiğim yönün doğru olmadığına adım gibi eminim. Ama geri dönersem hangi yoldan diye şaşırıp daha çok kaybolabilirim. Yaklaşık yarım saattir yürüyorum ama elde var sıfır.

Bibip Bibip

NİSALAK:KANKA BEN BULDUM. Çabuk benim geldiğim yoldan gelin.

SELİNEK:Tamamdır ben zaten geri dönüyordum gittiğim yoldan.

Siz :Kanka ben iyice kayboldum, yolu bilmiyorum! Çok korkuyorum Nisa! Şarjım da %2 kaldı. Nolur bir şeyler yapın! 😖

NİSALAK: Oha Sıla yaa, dur tamam sakin. Etrafında ne görüyorsun?

Siz : Ağaç sadece ağaç, üşüyorum Nisa! Şarjım da %1

NİSALAK : Merak etme kanka, Selin de geldi zaten. Hep beraber seni aramaya geliyoruz, sakın korkma tamam mı?

Lanet girsin böyle işe, şarjım bitti. Kesin ölcem ben burda yaa. Ama ben ölmek için fazla gencim. Hava da buz gibi. Donarak ölcem donarak! Oturup ağlamaya başladım. Yaklaşık bir saat oldu şarjımın bitmesinden bu yana. Yaklaşık diyorum çünkü şarjım bittiği için saate de bakamıyorum, hiç durmadan ağlıyorum.

"Sılaaa beni duyuyor musun güzelim? Sılaaa!"

"Bartuuuu burdayım."

Bana yıllardır görmediği evladını yeni bulmuş anneler gibi, kaburgalarımı kırarcasına sarıldı.

"Bartu sen ağlıyor musun?"

"Hayır tabiki"

"E o zaman boynumu ıslatan su ne?"

"Gözümden işiyorum ben"

Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Bari birazcık daha sıksa da şurada ölsem.
DUR

SANİYE!
BARTU AĞLIYOR MU?
Hiç istemeye istemeye satılmasına karşılık verdim.

~Atma recep din kardeşiyiz ~

"Üşümüşsün!!!Daha önce gelemediğim için özür dilerim! Hepsi benim hatam."

Üstündeki battaniyeyi bana sardı.

"Bartu saçmalama ya, sen ne yaptın?"

"Kızları tek başlarına ormana gönderdim, daha ne yapabilirim?"

"E tamam artık gidelim hadi."

"Gidelim gidelim de, ben yolu hatırlamıyorum. Öyle bir koştum ki yolu inceleyemedim."

"Oof of mecbur günün aydınlanmasını bekleyeceğiz."

"Dur ben Caner'e mesaj atayım da merak etmesinler."

Bir süre oturduk bir ağacın dibinde. Sonrasını hatırlamıyorum çünkü uyuyakalmışım.

Sabah kalktığımda boynumun tutulmuş olması gerekiyorken kendimi yumuşak bir zeminin üstünde yatarken buldum. Evet! Doğru tahmin ettiniz! Bartu sırtını ağaca yaslamış, ben de kafamı onun göğsüne koymuşum. Sonra bunla da yetinmemişiz Bartu bir elini saçıma götürmüş ve kafasını benim kafamın üstüne koymuş. Şimdi ben bunu uyandırmadan nasıl kalkcam soruyorum size.

~Kimin eli kimin cebinde belli değil QGSSGBDFHVS ~

SEN ÇOK BİLİYON 😑!

O sırada Bartu uyandı. İlk önce kafasını hafiften kaldırıp 'ben neredeyim' der gibi baktı. Sonra gözü bana takıldı.

"Cidden bu pozisyona nasıl geldiğimiz konusunda hiç bir fikrim yok."

~Ben de pamuk prenses DBXDVCDD, tanıştığımıza memnun oldum QGSSGBDFHVS ~

Heeyy Beni BekleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin