"Sesim hoşuna gitti demi göt?"
"NE!?"
"Yani ben şey demek istedim, şey oldu sonra da şey, şey olduğundan dolayı şey olduuuu. Ama şey şey olduğundan dolayı şey, şey olmaktan vazgeçmedi."
"Anladım."
~Suratındaki ifade öyle demiyor yiğidim! ~
Şarkının değişmesi imdadıma hızır gibi yetişti.
"Mavi mavi masmavi, gözleri boncuk mavi. Bir gördüm aşık oldum, bu gelen kimin yari?"
Kulaklığı kulağımdan aniden çıkarıp kollarımı bedenime sıkıca sarmam karşısında ağzı açık kaldı.
"Ne oldu yaa?"
"Mavi gözlüye bir gördüm aşık oldum, yeşil gözlüye gözlerin aklımda kaldı, bize gelince sevemedim kara gözlüm! Aman sevme eksik kalsın ben severim kendimi."
İlk önce gülmesini durdurmaya çalışsa da kahkaha atarak gülmeye başlaması uzun sürmedi.
Otobüs durduğunda etrafa baktım. Bizim okulun önündeydik.
" Çocuklar şimdi herkes evlerine dağılıp duş alsın. Hepiniz küflenmiş gibi kokuyorsunuz. "
" Peki Şerafettin Suçişleyipkaçmazoğlu hocacım."
"Yaaaa sabııır. Kampın en sevdiğim bölümü bu bölüm, yani bitiş! En azından şu tek haneli ıq'yu bir daha görmek zorunda kalmayacağım."
🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀🍀
"İstersen seni evine bırakabilirim!"
Arkamı dönmeden bu sesin Bartu'ya ait olduğunu anladım.
" Niye benim ayaklarım yok mu?"
" Soranda kabahat "
Ayıp mı oldu ki acaba? Yok be ne ayıp olacak? Sonuçta benim kararım. Alt tarafı yakışıklı, uzun boylu, kaslı, gamzeleri var, zengin, iyi huylu ve tüm kızların hayalindeki ideal erkek yani! Neyse neyse şimdilik bunu düşünmeyelim.
Eve vardığımda etrafta bir sessizlik ortamı hakimdi. Mutfağa, salona, balkona, saksının içine, kısacası her yere baktığım halde yaşam belirtisine rastlayamadım. Nereye gittiler ki BENSİZ! Abimi arama kararı verdim. Yine çohh zekiyim yea. Kendimi yatağıma bıraktım ve abimi aradım.
"Alo?"
"Alo?"
"Alo?"
"SILA SALAK MISIN SEN YA? SÖYLE?"
"Nerdesin abi veya annemgil nerede?"
"Hee sen o yüzden aradın. Annemgil cenaze mi ne varmış ona gitti, ben de Rüzgarlardayım işte."
"Ee ne zaman gelirsin?"
"Yatıya kalacağım bugün."
"İyi bari ben de annemgille baş başa kalırım."
"Pardon pardon, annemgil Mersin'e gitti diyorum. Cenaze hani. Üç günden önce dönmezler. Bence sen de artık kendine bakabilecek yaştasın. Hadi goçum rahatsız etme abini daha fazla."
"Ama ab-"
Biğp Biğp Biğp
Sen olmak telefonu benim suratıma kapatmak! Ben buna çok sinirlenmek! İyi be olmak! Ben kendi başımın çaresine bakabilir olmak! Öff ne diyorum ben ya?
Akşam olduğunda elimde bıçakla koltuğun tepesine pusu kurdum. Çünkü hayalet geldiğinde delirip kendimi 27 yerimden bıçaklayabileyim. Tam olarak 2 saat 43 dakikadır koltuğun üstünde olmam sebebiyle yorulduğumu hissettim. Saat de 2 ye doğru geliyordu. Artık hayalet bile uyumuştur bence. Yatağa yattıktan bir süre sonra tıkırtılar duydum. Kapıdan geliyordu. Annemgilin odasından... Hay senin hayal gücüne Sıla! Ama hâlâ devam ediyor lan bu sesler! Benim hayal gücüm bile bu kadar geniş olamaz. Hemen telefona uzanıp abimi aradım. Bu saatte neden aradın vövövö, kapat telefonu uykum var vövövö, iyi geceler vövövö. Kardeşin elden gidiyor sen anca yat. Aklıma gelen tek seçeneği değerlendirmek zorundaydım. Ne yapayım bu genç yaşımda ceset mi olayım? Hemmen Bartu'yu aradım. Telefon çalınıp çalınıp açılmayınca kendi kendine kapandı. Zaten işe yarayacağın zaman yanımda olma! Göt lalesi! Duyduğum sesle irkildim.
📞 Göt lalesi arıyor...
"Efendim Sıla?"
"Yaa Bartuu, bu saate rahatsız etmek istemezdim ama evde kimse yok ben dışında. Annemgilin odasından da pat pat ses geliyor. Sanırım hırsız! E malum sen de yakın oturuyorsun diye seni aradım."
"İyi yapmışsın, sakin ol ve onu oyala!"
"Oyalayayım mı? Ne diyeyim? Soymayın vitamini kabuğundadır mı diyeyim?"
"Of Sıla of, bu espriden sonra ne hali varsa görsün derdim ama dua et vicdanım el vermiyor, kapıya gel. Açmazsan giremem."
Kapıya doğru hızlıca ve sessiz bir biçimde ilerledim. Kapıyı açtığımda karşımda üst kısmı komple çıplak bir Bartu ile karşılaşmayı beklemiyordum açıkçası.
" Hiiiiih çıplaksın! "
" Sıla saçmalama yataktan kalktığım gibi geldim. "
" Nerede bu annengilin odası?"
Elimle odayı işaret ettim. Yavaşça kapıyı araladığı zaman önce bana baktı sonra tekrar odaya... Ve kulağıma eğilip sessizce fısıldadı:
"Pencere açık kalmıışşhh PUHAHAHA"
Elimle koluna vurdum
"Pisliksin, pisliiik."
"Teveccühünüz efendim"