"Evet toduklar, oyun oynayacağız tizinle."
"Ne oyunu yaa çocuk muyuz biz?"
"Teknik olarak 17 yaşındayız yani evet."
"Emre sus yoksa ağzının üstüne geçiririm bi tane"
Hayır bu Emre de hiç akıllanmaz mı canım? Uğraşma işte çok mu zor be be ğim?
"Atatözü tamamlama oynayacağız"
Koca göbeğini hoplata hoplata tahtanın önüne geçip bize döndü.
"Kim gelmek itter?"
......
"E o halde ben teterim"
"Caner, ten gel evladım"
Caner'in arka planında yankılanan 'Allahım neydi günahım' şarkısını az çok tahmin edebilirsiniz zaten.
"Timdi önce ben bi atatözünün başını söyleyeceğim, ten de devamını"
"Davulun teti uzaktan?"
"Az duyulur"
"Yaa evladım ten kültürtüz mütün? Hoş gelir olacaktı. Anlamı da yapılmatı zor bir iş veya bir tıkıntı olayın içinde olmayan kişiye kolay gözükür. "
"Hocam bunu kim söylemiş yani, davul ne alaka direkt sen ne anlarsın diyememiş mi?"
"Caner evladım ten manyak mıtın? Atatözü bu. Torgulamak bite mi kaldı? Neyte devam edelim. Bu tefer kolay toruyorum."
"Yapıştırın gelsin hocam."
"Görünen köy?"
"Yakındır. Bu çok basitti"
"Ay bana bi teyler oluyor. Ay bu çocuk beni öldürecek ayyy. Alın tu çocuğu önümden, batka biriti geltin."
"Ömer, ten gel."
Hayır bu hocanın da derdi ne anlamıyorum ki, özellikle seçiyor gibi
"Tütten ağzı yanan?"
"Sütün soğumasını bekler. Bence olayı çok büyütmeye gerek yok. Olayın yoğurtla da bir ilgisi yok zaten"
"Tizin ikinizin tözlüsüne de tıfır vereyim de görün tiz. Hiçbir atatözünü bilmez mi intan aaa?"
Şimdi bu perde reklamlarındaki kadınların taklidi gibi duran aaaa dan sonra hepimiz üst kısımları iki kat daha fazla kirleniyor demenizi bekliyoruz hocam .
"Eeeee hocam siz de hiç benim bildiğim atasözlerinden sormuyorsunuz ki?"
"Ten bi tane atatözü töylerten, tözlüne tıfır vermem."
"Vallaha mı?! Yani şey... Söylüyorum bi sn..."
Elini çenesine koyup tavana bakarak, bu arada çaktırmayın kendini çok karizmatik sanıyor şu an, düşündü bir süre.
"Kuru bok, göte yapışmaz"
Sınıf yerlerde, hoca atarlı sinirli ergen çocuk modunda, Ömer ise her zamanki Ömer işte... Gram kızarmadı. Ben onun yerinde olsaydım muhtemelen beni yüzyılın domatesi diye tarihe geçirirlerdi.
Zil çaldığı zaman sıranın altındaki kitapları çantama tıkıştırdım ve kapıya yöneldim. Bartu'nun arkamdan yetişip kolunu omzuma atmasıyla itiraf etmeliyim ki çok şaşırdım. Suratıma bakmadan sırıtarak yürümeye devam ediyordu.
"Napıyorsun?"
"İyiyim, sen?"
Suratındaki alaylı ifade burnuna doğru bir yumruk indirmem için yalvarıyordu. Ama ben çok akıllı (?!) bir kız olduğum için kolunu tutup arkaya döndürdüm. Evet şöyle düşününce hiç de daha iyi gelmedi ama olsundu.
"Ya kızım bıraksana kolumu canım yanıyoo"
"Naaası yaaa?! Şaka yapıyorsun!"
"Dalga geçme de bırak artık kolumuuğğğğhhhh"
Kolunu bıraktığım anda kafamı dişledi. Bi sn bi sn NEEEEAAAAAA.
"Aptaaağğlll bu kafa bana lazım laan"
Bir yandan didişip bir yandan da eve yürüdüğümüz için yol çok kısa geldi. Bartu'nun kafamı ısırdığı anlara tanıklık eden komşumuz Naciye teyze hem telefonla konuşup hem şaşkınlıkla bizi izliyordu.
"Kız sen elalemin oğlanlarıyla mı geziyorsun?"
"Naciye teyze ne elalemi ne oğlu yaa!"
"Bu kim o zaman?"
Bartu hiç beklemediğim bir sakinlikle beni kendine çekti.
"Biz nişanlıyız teyzecim."
"nE !"
Kaşlarını indirip kaldırarak bana susmam konusunda işaret etti.
"Oo Ayşe duydun mu Gülistan'ın kızı nişanlanmış da bize haber vermemişler. Ben zaten biliy-"
Pencereyi kapatıp içeri doğru ilerledi.
"Sıla saf mısın sen ya?"
"Sadece her gün nişanlı olmadığım biri beni insanlara nişanlım diye tanıtmıyor, şaşırdım yani."
"Hoşuma gitti demiyor da"
"Anan gidiyor anan"
"Hiiih hem anancı hem anneme göz koymuş pü sana. Anasına bak oğlunu al diye boş yere dememişler. Ben de en az onun kadar çekiciyimdir."
"Boş yapma da önüne bak"
Apartman kapısını açıp içeri girdi. İnsan bir kapıyı tutar hayvan. İçeri girdiğimde asansörün kapısında dikilmiş beni bekliyordu.
"Lütfetmişsin ama ben merdivenleri kullanacağım."
"Sıla bir kere de mantıklı bir karar ver ya, neyse sus ve gir içeri."
"Kapalı alan korkum var."
Önce suratıma mal mal baktı, sonra sırıttı, sırıttı ve sırıttı.
"Bartu sakın!"
Aniden beni kucağına aldı ve tüm tepinmelerime rağmen kendimi asansörde Bartu'nun kucağında buldum. Kafamı boynuna gömdüm ve tutunabildiğim kadar tutundum kollarına.
O sırada asansörden gelen birkaç gıcırtı sesi ve asansörün aniden durması çığlık atmama aynı zamanda da ağlamama neden oldu.
"Bartuuuuuuuuuu bi şey yap."
"Lütfen ağlama, birazdan hareket eder."
"Ben nefes alamıyorum Bartu, senin yanında olduğum hiçbir zaman alamıyorum."
Uuu bunu söyledim mi ben ya? Kırılmış gözüküyordu. Hadi ama çocuk mu bu?
Asansör hareket ettiği anda tekrar Bartu'nun koluna yapıştım. Korktuğumu anladığı için beni kollarının arasına aldı ve sıkı sıkı sarıldı. Asansör beşinci kata geldiğinde kapı açıldı.
"Hasss"
"Aynısından"