9. Bölüm

618 38 13
                                    

Sherlock elinde uzun deney tüpleriyle bara girmişti barmenden onları gereken miktarda doldurttuktan sonra John'un yanına ulaştı ve içkileri masaya koydu.

"Sherlock bunlar ne?" Merakla sordu kısa adam.

"Sus ve iç John. Sadece kafa dağıtmak istedim o kadar" Kendinden emin konuşup bir deney tüpünü ona doğru uzattı.

John olayı akışına bırakıp kadeh tokuştururmuş gibi deney tüplerini tokuşturduktan sonra ikiside kafaya dikti içkilerini.

Gece boyu bardan bara giderek içtiler içtiler. Sherlock ve John körkütük sarhoş olmayı sadece iki saat içerisinde başarmışlardı. John Sherlock'a fark ettirmeden arada başka içkilerden de kaçamak yapmıştı. Eve geldiklerinde direk girişte ki merdiven basamaklarına bıraktılar kendilerini . Birbirlerine dayanarak merdiven basamaklarına yattıktan sonra Sherlock kendi kendine kıkırdamaya başladı.

"Neye gülüyorsun?" John'da da farklılık yoktu o da kıkırdıyordu Sherlock'la birlikte.

"Hiç sadece benim için bir adamla kapışmaya çalıştın hemde uzun bir adamla." Sherlock gülmesini daha fazla tutamayıp gülmeye başladı.

"Evet yaptım insanlar sevdiklerini korur."

Sherlock gülerken onun gözlerinin içine bakmıştı John'un öyle demesi çok hoşuna gitmişti. Sonuçta sevdiği adam onu korumak için uzun boylu iri yapılı biriyle kapışmaya çalışmıştı.

Bir yarım saat sonra yukarı çıkıp karşılıklı koltuklarına oturmuşlardı kafalarına isim yazılı kağıtlar yapıştırmış ellerine de birer bardak viski alıp oyun oynuyorlardı.

"İnsan mıyım?" Sherlock hala kıkırdamasına ve gülümsemesine engel olamıyordu.

"Bazen" Biraz birbirlerine baktıktan sonra tekrar güldüler. Sherlock durumdan çok memnundu bi o kadar da John oldukları durumdan memnundu.

"Hmm, insanlara nasıl davranırım?"

"Soğuk, sinir bozucu ve çok bilmiş ve gıcık."

"Hmm." Sherlock hala kendini bilememişti.

"Pekala ben kimim?" Sherlock, John'la aynı anda yakınlaşmıştı bu yakınlık birden onun için çok gelmişti ama geri çekilmedi. Hafifçe gözlerini kısıp John'un alnında ki yazıyı okumaya çalıştı.

"Bilmiyorum." Kıkırdamaya başlamıştı Sherlock tekrardan.

"Hmm, peki kadın mıyım?"

"Evet kadınsın." Kendini tutamayıp kahkaha atmıştı bu kahkahayı John ilk kez duyuyordu ve yüzünde daha da gülümseme oluşmuştu.

"Kimim?" Sherlock biraz daha yaklaşmıştı.

"Madonna."

John gülmeye başlamıştı. "Madonna'yı nasıl bilmezsin?" Kahkaha atmaktan yarılıyordu remsen.

"Bilmem gazetenin magazin kısmından buldum." İkiside birbirlerine bakarak gülüyorlardı ve bu an ikisi içinde anlatılmayacak kadar güzeldi. Onca zaman geçirmelerine rağmen ilk kez bu kadar çok eğleniyorlardı. Sherlock kısa adamla ilk kez daha değerli bir an yaşadığını hissediyordu. O kadar zaman aynı evde kalmış olsalarda hiç böyle tüm benlikleriyle oturup vakit geçirmemişlerdi hele ki John'un evliliğinden sonra doğru düzgün birbirlerini görememişlerdi. John, Sherlock'un yanına ne zaman gitmek istese Mary başına iş çıkarıyordu. Ve bu durum John'un aklına gelmişti kendini özür dileme zorunluluğunda hissetmişti ve kendini tutamamıştı.

"Özür dilerim. Sana hep geleceğimi söyleyip gelemediğim için." Sherlock'un o anda yüzü düşmüştü 'ne olurdu ki güzelim anda bunu hatırlatmasaydı' diye içinden düşünmüştü. Ama cevap vermemekle yetindi. Viskisinden bir yudum aldı ama John susmadı konuşmaya devam etti.

"Biliyorum seni çok ihmal ettim. Üzgünüm ve bunun olmasını hiç istemedim. Sen benim en yakın arkadaşımsın yanında olmam gerekirdi üzgünüm."

"John, tamam sorun yok olan oldu." Sherlock göğüs kafesinin sıkıştığını hissetmişti bu durum onun sakin kalmasını zorlaştırmıştı. Üzgün olduğunu gizlemesini zorlaştırıyordu bu sıkışıklık. Derin bir nefes aldı ama hala o yakınlıklarını bozmadı ve bir kaç saniye sonra dizinde bir el hissetti.

John'un dokunduğu yer alev gibi yanmıştı resmen. Sherlock heyecanına yenik düşmek istemiyordu. Sadece bu ufak bir temastan nasıl bu kadar heyecanlamıştı kendiside anlamamıştı. Aralarında çok az bir boşluk kalmıştı. Sherlock gerildiğini hissediyordu heyecanına yenik düşüyordu. Bunun olmasını hiç istemiyordu hemde hiç. John'un viskisinden bir yudum aldığını gördü. Yudumladıktan sonra John'la göz göze geldiklerini fark etti. Ne kadar sarhoş olsalarda Sherlock her şeyin farkındaydı istese şu anda sevdiği adamın dudaklarına yapışabilirdi ama bir korkusu vardı. Öptükten sonra ya arkadaşları biterse ya bir daha bir arada olamazlarsa. İşte bu korkusu Sherlock'un içini yiyip bitiriyordu resmen içinde fırtınalar kopuyordu iç sesiyle, düşüneceleriyle.

John'da da bir fark yoktu o da çok heyecanlanmıştı neredeyse Sherlock'la aynı durumdaydı. İkiside utangaç koca çocuklar gibilerdi. İkiside dışarıdan bakılınca çok tatlı görünüyorlardı çünkü kıpkırmızı kesilmişlerdi ama farkında değillerdi.

Sherlock viskisini kafasına diktikten sonra tüm cesaretini topladı. Derin bir nefes aldıktan sonra John'un daha fazla yaklaştığını gördü. John dudaklarını nemlendirmek için dudaklarını yalamıştı. Sherlock'u bu hareketi çok etkiliyordu gözleri dudaklarına kaymıştı. Son bir derin nefes aldıktan sonra hayatının aşkı olan adamın dudağına yapışmıştı. Hayatının en güzel anıydı ama ta ki Mrs. Hudson içeri girene kadar.

"Ço-cuklar. Şey sanırım yanlış zamanda geldim." Kıkırdayıp hemen çıkmıştı odadan bayan Hudson.
Sherlock ve John birbirlerine hiçbir şey demeden baka kalmıştı ikiside kıpkırmızıydı ve mutlulardı ama utanıyorlardı hala ve işte o an Sherlock'un korkusu tavan yapmıştı...

Allaaaaaah bu bölüm mükemmel ötesi oldu ve biliyorummm çook zamandır ilgilenemiyorum ama umarım bu bölüm benim hoşuma gittiği gibi sizinde hoşunuza giderrrr. Hadi öpüldünüzzzzz💖💖

Sherlock ve Aşk??Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin