YEİS | IX

797 57 149
                                    

Fernando Velázquez - I'm Here

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Fernando Velázquez - I'm Here

7 sene sonra...

"Demir kapının üzerindeki desenleri yeni fark ettiğimi söylesem bana inanır mısın?" Kadının parmakları, kapının tozlanmış kıvrımlarında gezindi. Havadan derin bir nefes çekip gözlerini kapattı. "Bu koku..." diye fısıldadı. "Odaya sinen kokusu hala burnuma doluyor. Sanki üzerinden seneler geçmemiş gibi."

"Arya abla." dedi henüz 19 yaşındaki genç kız. "Onu özledin mi?"

Arya genzini temizledikten sonra "Özel hayatımı merak ediyorlar değil mi?" diye sordu. "Benim bir psikiyatr olarak neleri başardığım cezbedici değil."

Genç kız omuzlarını silkti. "Siz insanların neyi merak ettiğini benden daha iyi biliyorsunuz. Ama yine de benimle röportaj yapmak istemeseydiniz burada olmayacaktım. Sizi rahatsız ettiği halde neden benimle görüşmeyi kabul ettiniz?"

Arya tebessümle karşılık verdi. "Haklısın aslında. Mikrofon bana çevrildiğinde belki de susmam gerekiyordu. Ama bana yönelen 'Hiç başarısız oldunuz mu?' sorusuna karşılık, sessiz kalmak bile yalan söylemek olurdu. Bugün ben başarılı bir psikiyatr olduysam, sebebinin Barlas olduğunu herkesin bilmesi gerekiyor. O inanılmaz biriydi."

Güzel doktor topuklu ayakkabılarının üzerinde salınarak yerdeki sınıra yaklaştı. O sınır zaman içerisinde belli belirsiz hale gelmişti. Biri kırık iki sandalye, masa, yine aynı lambadan sızan sarı ışık... Her şey seneler önce bıraktığı gibi duruyordu. Sadece oda biraz daha tozlanmıştı o kadar. Duvarın bazı yerleri çatlamıştı. İçerideki oda, yine karanlığa düşüyordu. Oraya doğru ilerlemek istemediği için onunla görüşmeye gelen genç kıza döndü. "Eğer Ahsen teyze oğlu hakkında konuşmama izin vermemiş olsaydı yine burada olamazdın Nisa." Kadın, elinin kirlenmesini önemsemeden tozlanan sandalyeyi eliyle sildi. Avuçlarını birbirine vurup tozu çırptıktan sonra genç kızı kolundan tutup seneler önce kendi oturduğu sandalyeye oturttu. Kafasındaki siyah fötr şapkayı çıkarıp küçük genç kızın kafasına taktı, genç kız hiçbir şeye itiraz etmedi.

"Anlayamıyorum. Hem insanların özel hayatınla ilgilenmesi seni huzursuz ediyor hem de ölmüş birinin ardından onun hikayesini anlatmaya kalkışıyorsun." Kafasını iki yana salladı. "Ben işim gereği seninle röportaj yapmalıyım ama Arya abla sen buna mecbur değildin." Etrafına bakındı. Tedirgin olduğu her halinden belliydi. "Hem neden buradayız? Neresi burası?"

Arya güzel kızın sorusunu es geçerek konuşmaya devam etti. "Haklısın Nisa. Kameraların önünde ağlamak yakışık alan bir durum değildi ama bunu bilerek yapmadığımı belirtmek istiyorum. Bir anda Barlas'ı hatırlayınca... Duygu yoğunluğu yaşadım. Aniden içimde köpüren duygular dışarı taştı. Samimiyetime inanıp inanmamak sana kalmış. Sonuçta Barlas hayatta değil. Bu yüzden ne benim sözlerimi doğrulayabilir ne de yalanlayabilir. Fakat tüm samimiyetimle söylemek istiyorum ki; Barlas benim meslek hayatımda tanıyıp tanıyabileceğim en özel insandı. Ve ben onun hayatını düzene sokmayı bir kenara bırak, ona iyi bile gelemedim. Kafasında beni kurtarmanın planını kurmuştu ve en iyi yolun kendisini öldürmek olduğuna inanıyordu. Bu yüzden intihar etti ve bu yüzden onuna bir daha terapi için bir araya gelemedim."

Y E İ SHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin