_1_

149 27 13
                                    

Keyifli okumalar... *************************
Cevap veriyorum zamanla her şey geçer diyen akıllılara; geçen tek şey zamandır anlayan, anlatsın anlamayanlara.

-Cemal Süreya

🍁

Savaşıyordum... Neyle savaştığımı bilmeden, savaşıyordum...

Hayatım bir bebeğin 'anne' demesi kadar harika fakat zordu... Koskaca ülkede sadece arkadaşlarım, ben ve 'oğlum' yaşıyorduk. Gündüzleri her şey harika, hiçbir sorun yokmuş gibi bir imaj sergiliyor, geceleri ise ava çıkmış bir yarasa gibi her an tetikteydim ve bitmek bilmeyen düşüncelerimle boğuşuyordum...

Üniversite yıllarımda rüya gibi bir aşk yaşamış ve aradan geçen beş buçuk yıl gibi bir süre sonra o rüyadan uyanmış, gerçeklerle yüz yüze gelmiştim. Bitmek bilmeyen kavgalarımız sonucu biten evliliğimden geriye elimde kalan oğlumdu. Ateş... Benim biricik, yakışıklı, küçük prensim. Hayatımın en güzel, en nadide parçası...

Amerika'da yaşıyordum, üniversiteyi burada okumuş ve eskiden rüya gibi olan şu ansa elimde sadece külleri kalan evliliğim nedeniyle ülkeme geri dönmemiştim.

Ve bugün dönüş vaktiydi. Gece saat tam 00.00'da uçağımız kalkacaktı. Gece külkedisi için nasıl yarım bitiyorsa benim içinde öyle olacaktı. Türkiye'de tekrar yaşamak beni hem heyecanlandırıyor hem de endişelendiriyordu. Ama ailemin yanında olmak harika olacaktı.

Şirketteki odamın uzun camından dışarıyı seyrederken, çalan kapı ile düşüncelerimden arındım.

"Come" *Gel*

Kapı açıldığında soğuk bakışlarımı kapıya çevirerek gelen kişiye baktım. Kayla... Asistanım.

''Evet Kayla?''

"Valeria Hanım ağabeyiniz size ulaşamayınca endişelenmiş ve şirketi aramış"

"Tamam Kayla. Teşekkürler, çıkabilirsin''

Telefonum sessizde kalmış olmalıydı. Bu her zaman yaptığım bir şeydi. Manzara izlerken telefonumu sessize almak gibi bir huyum vardı.

Paydos vaktinin geldiğini fark etmemle, huzur dolu manzaraya veda ettim. Bu tabii ki son gelişim değildi fakat bu koskoca ülkede sanırım en çok odamı özleyecektim. Buranın benden sonraki sahibinin kim olduğunu bilmiyordum fakat bu odaya kimsenin girmesini istemiyordum.

Hırslı bir yapım vardı. Kolay kolay pes etmezdim. Bu şirketi buralara getirmek için çok uğraşmıştım ve emeğimin karşılığını alıyordum. Umarım ben gittikten sonra bir sıkıntı çıkmazdı. Aksi takdirde kimseyi umursamadan, Ateş'i de alıp buraya geri döneceğimden emindim.

Lise hayatım boyunca ettiğim kavgalar yüzünden şirketlerimizin yakının bile geçememiştim. Üniversiteyi burada okuma kararı aldığımda babam beni yola getirmek için şirketin o zamanki yönetici yardımcısının, asistanı yapmıştı. Babamın, yönetici yardımcısına verdiği emirlerle üniversite hayatımda şirket,ev ve üniversite arasında gidip gelmiştim.

Daldığım düşüncelerimden uzaklaşarak Jiyan'ı yani ağabeyimi aramak için telefonumu elime aldım. Parmaklarımı tuşlarda gezdirerek, 'HAYATIM!' yazısının üzerine tıkladım ve hemen arama tuşuna bastım.

''Alo güzelim? Neden açmıyorsun telefonlarımı? O kadar aradım.''

''Özür dilerim Jiyan manzaraya dalmışım.''

''Önemli değil güzelim, uçağınız kaçta?''

''Gece saat tam 00:00'da''

Biraz daha konuştuktan sonra aramayı sonlandırıp, masamın üzerindeki çantamı ve Lamborghini'min anahtarını alarak odamın kapısına doğru ilerledim. Kapı kulpunu aşağı indirip kapıyı açarken, son bir kez gözlerimi odamda gezdirdim.

KARANLIKTAKİ PARILTI - V. Venüs (ASKIYA ALINDI!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin