_2_

152 30 17
                                    

Iyi okumalar...

Medya: Ateş
🍷

Sana bir şiirler olmuş sevgilim. Yüzün gözün söz içinde. Hangi imla kitabına baksam,"ben" den ayrı yazılıyorsun.

                           -Özdemir Asaf

🍷

Şanlıydım ben...

Bu yaşıma kadar her zaman şanslıydım. Prensesler gibi yaşamıştım. Aşık olduğum adamla evlenmiş ve dünya yakışıklısı bir erkek evlada sahip olmuştum.

Her ne kadar kız çocuklarını da sevsem de küçüklüğümden beri erkek çocuklarına karşı ayrı bir ilgim vardı.

Dün akşamın uykusuzluğunun getirdiği baş ağrısını yenmeye çalışırken bir an önce şu uçağın inmesini bekliyordum.

Ateşle çok güzel bir akşam geçirmiştik. Beraber izlediğimiz filmin sonunda ikimizde koltukta uyuya kalmıştık ve bunun getirdiği boyun ağrısıyla sınanıyordum resmen.

Dün gece uykumun en güzel yerinde Jiyan'ın beni araması sayesinde uyanmış ve ona bir dünya teşekkür etmiştim. Yoksa uçağı kaçıracaktık. Uykumu alamamanın getirdiği huysuzlukla etrafa soğuk bakışlar atıyordum. Zaten üzerimde anlamlandıramadığım bir huysuzluk vardı.

Ne güzel bir gün ama dimi! Hem başım ağrıyor hem boynum tutuldu, üstelik sinirli ve huysuzum tabii bunların hepsinin sebebi uykusuzluk, harika!

Uyku benim en vazgeçilmez hobimdi. Uykumu alamadığım zaman bayrama yakın bir zamanda yeni ayakkabı alınmış ve bu yüzden bayram alışverişinde ailesi ona tekrar ayakkabı almadığı için herkese trip  atan  5-6 yaşlarındaki küçük bir çocuk gibi hissediyordum.

Ayakkabı demişken ben tam 1 haftadır yeni ayakkabıLAR almadım!!!

En büyük tutkum ise ayakkabılardı. Her hafta yeni ayakkabıLAR almam her ne kadar kimsenin hoşuna gitmese de savurganlık yaptığım nadir konulardan biriydi ayakkabılar.

Evet diğer bazı konularda da savurganlık yapıyordum. Bunun nedeni ise yetiştirilme şeklimdi. Ailemi her ne kadar sevsem ve onlara ne kadar bağlı olsam da. Bu savurganlık konusunda bazen onlara kızıyordum. Ama tek kız olmak böyle bir şeydi sanırım. 

''Anne''

Ateş'in sesini duymamla kafamı hızlıca ona çevirdim. Sesi garip geliyordu tıpkı şu an uyanmasının garip olduğu gibi. Ateş uçakta her zaman uyur ve uçaktan insek hatta eve gitsek bile uyanmazdı.

''Bebeğim! Neyin var?'' diyerek saçlarını okşadım küçük prensimin.

''Kabus... Kabus gördüm anne. Aslında o kadar da kötü değildi. İlk başlarda tabii. Sonra her şey kötüleşmeye başladı.'' Islak ve kızarmış mavi gözleriyle bana bakan oğluma sımsıkı sarıldım.

''Ne gördün bir tanem?'' 

Aslında ne gördüğünü biliyordum. Babasını görmüştü ama anlatmak ona iyi gelebilirdi. 

''Sen, ben ve babam birlikte ormanda piknik yapıyorduk. Biz babamla top oynarken sende masayı hazırlamakla meşguldün. Sonra birden hava kararıp yağmur yağmaya başladı. Başım gökyüzüne çevrilmişti. Bakışlarımı yere indirdiğimde babamın orada olmadığını, topun boşluğa doğru yuvarlandığını gördüm. Sonra şimşek çakmaya ve yağmur hızlanmaya başladı. Ben korkmuştum. Tam senin yanına gelecekken, sende yok olmuştun. Koskoca ormanda tek başıma kalmıştım.'' 

Küçük prensimin yüzünü iki elimle kavrayarak, mavi gözlerinden akan inci tanelerini baş parmaklarımla sildim. Alnına kocaman bir buse kondurduktan hemen sonra ona sarıldım.

KARANLIKTAKİ PARILTI - V. Venüs (ASKIYA ALINDI!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin