ZELZELE / Esaret

322 39 28
                                    


"Bazı sırlar en olmadık anda ortaya çıkar. Ama her yalan vaktini bekler. En büyük yıkımı sağlayacağı anı seçer. En sonunu, en mutlusunu..."

Merhaba...

Buraya benim için tarihi ve saati bırakabilir misiniz?


ZELZELE

Karanlığın koynunda kimsenin duymadığı çığlıklar, görmediği ölümler, fark edemediği intiharlar gerçekleşiyordu bir genç kızın ruhunda.

Küçücük bir iğnenin bile verdiği acı öyle büyük olurken, hançerler saplanıyordu sanki yüreğine. Acı çekiyor dizlerini karnına toplamış, düşünüyordu.

Aslında yapmaması gerektiğini bildiği bu davranışı yine yapıyor, düşünüyordu. Düşünmek ona acı veriyordu bu yaşına kadar öğrenmişti artık. Kendi ruhundaki intiharların tüm hazırlıklarını gerçekleştiriyor ve sonrasında acısını yüreğinde hissediyordu.

Yalnızlığın verdiği huzursuzluğu benliğinde taşıyor ve buna rağmen derin soluklar alarak yaşadığını itiraf ediyordu kendine.

Ölü ruha sahip yaşayan bir beden. Geldiği bu yaşına kadar özet bir cümle olabilirdi bu.

Ruhu ailesi tarafından çocukluğunda öldürülmüş genç bir kızdı o.

Tam karşısındaki aynada gördüğü yüze baktı ve kendisini görmesine sebebiyet veren sokak lambasını lânetli. O gözlerle bakışmak, gözlerinden duyduğu o iniltiyi işitmek istemiyordu.

Yalvarıyordu ruhuna artık nefes almak, bir sonraki gün için güneşle parçalanan karanlığı izlemek, bedenine fazla gelen bu hiçliği hissetmek istemiyordu.

Evet. O bir hiçti..

Ailesi için, sadece ihtiyaçları karşılanması gereken bir biblo.

Belki de dışarıya gösteriş yapabilmek için kullanılacak en önemli sebep.

Artık güvenemiyordu kimseye. İnanmak gelmiyordu içinden. O artık öğrenmişti ailesini, o ailede olma sevebini. Kendisine ne iyi gelirdi hiç bilmiyordu ama yanlış birinde, yanlış bir yerde sevgiyi bulmaktan çok korkuyordu. Bir adamın varlığı iyi gelebilirdi belki ona. Ruhundaki feryatları susturur, beyninde gerçekleşen zelzeleleri durdururdu belki.

Ama ailesinden sevgi görmeyen, ailesine güvenemeyen biri için ne kadar kolay olabilirdi ki bu.

Ve yine karşılaştı o gözlerle.
Koyu kahvelerine baktı bir süre. Bundan nefret ediyordu. Sürekli yalnız kalmak istemekten, karanlığın bahşettiği huzura tutsak olup hiç çıkmak istemeyişinden, ruhundaki zelzeleyle yaşamaya alışıyor olmaktan ve önemsiz biri olduğuna alışmış olmaktan. Nefret ediyordu.

İşte bunlar soyutluyordu onu diğer insanlardan.

Ruhunun verdiği acı ölme isteği uyandırırken yine de bir yanı gülümsemeye sebepler buluyordu. Kendine verdiği bazı sözler onu bir şekilde hayallerinin peşinden itiyordu.

Günün birinde birine aşık olmakta hayalleri arasında mıydı?

Tek korkusuydu belkide, en büyük zelzelesi olabilirdi birinin avuçları arasına kalbini sunmak.

Sürükleniyordu ama hissedemiyordu artık.

Huzura mı?

Yoksa korku dolu günlere mi?

Bilmiyordu ama engel olamıyordu bu rüzgarda yaprak gibi savrulmaya.

'Hiçlik' diye fısıldadı ve yüzünü buruşturmasına sebebiyet verecek kadar acıdı boğazı. Normaldi, hemde çok normal. Ne bir şey yemişti ne de bir yudum su içmişti saatlerdir. Yutkundu ve devam etti sözlerine. 'Fazla düşünüyorsun. Bu hiçliğe fazla acı çekiyorsun. Farkındasın her şeyin, değer mi?' Kendineydi bu sözleri ama artık itiraf sayılmıyordu hiç biri.

Defalarca haykırmıştı bunu kendine "Hiçliğinle yaşamayı öğrenecek ve bu sınavı bitireceksin sen" Artık o sussa bile beyni tekrarlıyordu bu sözleri

'Kimseden sevgi, merhamet bekleme. Ailen için bile bir hiçken... '

Bölüm Sonu

Vote vermeyi unutmayın lütfen 🌟

Yorumlarda fikirlerinizi benimle paylaşırsanız sevinirim🦋

ZELZELE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin