Selam.
Satır arası yorumlarınız ve görüşleriniz benim için çok önemli.
Lütfen vote vermeyi es geçmeyin🤍
Herkese iyi okumalar🦋
YABANCI HİSLER
Ben çok şeyi kaybetmiştim.
İnsanların samimi olabilme ihtimalleri. Nedensiz yere birilerine değer verebilme ihtimalleri. Çıkarları olmadan başkalarına yardım edebilme ihtimalleri. Ben her şeyin güzel olabilme ihtimaline yüz çevirmiştim sanki.
Kulaklarım duymuyordu ve tüm görüş alanım gri bir perde arkasına saklanmış gibi bulanıktı. O cihazdan gelen artık atmayan bir kalbin sesi... Şu kalp ritmini ifade eden kesik kesik sesin arkasından hiç duymak istemeyeceğimiz ses. İşte o ses şu an kulaklarımı sağır ediyordu.
"Neyi ifade ediyor bu?"
Sesim öyle çok titremişti ki, öyle kısık çıkmıştı ki. Kimse anlamamış olsa şaşırmazdım. Bende ne dediğimin farkında mıydım ki zaten konuşurken.
"Kesin şu sesi. Duymak istemiyorum. "
Sesim bir anda öyle yükselmişti ki kimin olduğunu anlamadığım kollar bedenime sarılmıştı. Çırpınıyor ve beni tutan kolların arasından sıyrılmaya çalışıyordum."Kimse kardeşin öldü demesin!" Kimsenin bunu söylediği ya da söyleyeceği yoktu zaten. Ben sadece kendimi buna inandırmaya çalışıyordum. Ellerimi saçlarıma geçirdim ve iki dizimin üzerine oturdum.
"Şşh" Kolları bana sarılmış benimle birlikte dizleri üzerine çöken kişinin Deniz olduğunu fark ettim o an. Diğer tarafımda da Liva duruyordu.
"Müdahale ediliyor şu an. Söyleme öyle şeyler." Kafamı kaldırıp Liva'nın yüzüne baktım. Küçük çocuk kandırma çabasına başka zaman olsa kesin gülerdim.
Ne yani şu an Mısra'nın kalbi mi durmuştu? Saatlerce sinirimi bozan o ritim sesini geri istiyordum. Kalbi tekrar atsın, o ses susmasın istiyordum. O, bu şekilde gitmez, gidemez. Her zaman hayalleri olan biriydi O. Bir hedefi yoktu evet ama bir çok hayali vardı.
Bir anda gözüme yoğun bakım camının önüne dizlerini uzatmış oturan Furkan takıldı. " Hayır, hayır, hayır..." Olduğu yere oturmuş deli gibi sallanıyor ve aynı şeyi tekrar tekrar söylüyordu.
Furka'nın yanına gidebilirdim ama yapmadım. Çünkü o ses de kesilmişti. Artık kalbinin durduğunu bize haykıran seste yoktu.
Nasıl yani, ne demekti bu? Bitti mi. Mısrayı öylece bırakacaklar mı?
"İmkansız." Bağırarak sarf ettiğim kelimeyle beraber ayağa kalktım ve cama koşar adım ulaşıp alnımı yasladım. Onun yüzünün kapatılmasına izin veremezdim. "Mısra sevmez şimdi öyle yüzünün kapatılmasını falan!" Kendi sarf ettiğim cümlelerden çok hıçkırıklarla dolu ağlama sesleri dolduruyordu kulağımı.
Mısra'nın bu hale geleceğini söyleseler inanmazdım. Mısra'nın bu hale geldiğinde benim bu hale geleceğimi söyleseler gülüp geçerdim. Biz onunla hiçbir zaman tam anlamıyla anlaşamamıştık ki. Birbirini her anlamda tamamlayan ikizlerden olamamıştık hiçbir zaman zaten.
Sedyeyle yoğun bakımdan çıkarılan ikizimi takip ettim gözlerimle.
İnanamazdım, bunu kendime kabul ettiremezdim. Doktorun elindeki kağıda çarptı gözüm. Doğum Tarihi:26.11.1998 Ölüm Tarihi: 27.11 2018Doğum günümüzden saatler sonra bırakmıştı hepimizi. Doğum gününü kutlamak için çıktığı evinize bir daha hiç dönememişti. Düşündüğüm, aklımdan geçen şeylere inanmak istemiyordum. Kabullenemiyordum ki zaten. Eksik hissediyordum şu an ve eksik hissettiğim kadar da fazlam vardı ruhumda. Bedenime yük yapan o eksik, ruhumu karanlığa sıkıştıran koca bir fazlalıktı artık bana.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZELZELE
Genç KurguHer masal mutlu biterdi, sadece küçükler için. Bu masalın sonunu küçüğüm böyle yazmak zorunda kalmıştı, herkese üstün , duygularına yenik bir adam yüzünden. En kaçınılmaz, en olmaz dediği şey bulmaz mıydı insanı? Bulmuştu. Kendi hayatım için doğru s...