Bölüm azıcık kısa oldu, ama eğlenceli bir bölüm sizlerle =)
hazırlık süreci klibi de çok uzun oldu, ama izlemenizi tavsiye ederim.-----------------------
“Şey...”
Sultan hanım bıkkın bir nefes verdi, “Bu yirmi dördüncü şey’in Mustafa, söyle artık.”
Mustafa yutkundu, “Ya diyemiyorum, diyebilsem,” lafını bitirince başını öne eğdi.“Aşık mı oldun?” dedi Muhsin bey gülümseyerek.
Mustafa birden başını kaldırdı ve onaylarcasına salladı. “Aynen öyle oldum. Aşık.”
Sultan hanım gülümsedi, “Kime?” onun da sesi heyecanlı çıkmıştı.
“Şey, bir kıza.”“Yirmi beş oldu Mustafa, ayrıca kız olmasına da ayrıca sevindik. Değil mi Muhsin, Maazallah ya erkeğe olsaydı. Ay oğlum adı ne adı?”
“Çok haklısın hayatım.” Sonra oğluna baktı, “Kimlerden oğlum bu kız?”
“Yabancılardan.”Sultan hanım öksürdü, “Yabancı derken?”
Mustafa güldü, tabi sahte bir gülüştü. “Amerikan olacak değil ya annecim, yani tanımazsınız manasında yabancı.”
“Ha. Anladım.” Sonra birden gözlerini kıstı, “Dansçı mı yoksa?”“Folklorcu. Anadolu dansları yapıyor,” dedi ağlamaklı bir sesle. -Dansın ana vatanı yeminle.
“Ee nasıl tanıştınız?”Mustafa yutkundu, “İşte o folklor oynuyordu mendil kadar bir-yani elinde mendille. Halay başındaydı. Ben de gördüm vuruldum. Dedim işte tam anama layık gelin.”
“Ay maşallah oğluma.”“Maşallah ya, maşallah,” diye homurdandı. Konuya Alex’ten mi girseydim acaba, diye düşündü. “Alex de ne iyi çocuk.”
Annesi birden sırıttı, “Ay evet ya, çok tatlı.”“Ya ya çok tatlı. Anne bir terbiyeli bir terbiyeli, maşallah yani. Hiç demezsin abi-kardeş Amerikalılar. Aynı Türk. Türk usulü Amerikan bunlar. Kız kardeşi de öyle. Bir terbiyeli ki bir saygılı ki, inanamazsın.”
“Ee oğlum insanın içinde olacak. Türkler de bile kalmadı artık ne edep ne namus. Düğünü bekleyen mi var Allah aşkına Muhsin sen söyle? Çalılıklarda kaç kere yakaladık biz. Edepsizlere bak, ev kalmamış sanki.”
Mustafa öksürdü, “Belki ev kalaba-lık-tır... diye şey etmişlerdir-” konuşamıyordu.“Ay yok oğlum yok. Fantezik midir nedir, öyle saçmalıklar çıkmış şimdi, gençler hep öyle. Arabada, ormanda...”
Birden celallendi, “Ya nereden geldin çalıya çırpıya şimdi? Aşık oldum diyorum ben size!”“Ha evet, kızın adı ne?”
O sırada Çetin girdi içeri, “Alisia. Alex’in kız kardeşi. Aynı zamanda bizim Koreografi hocamız. Usta bir dansçıdır da.”
Sultan hanımla Muhsin bey aynı anda, “Ne?” diye bağırıp, Mustafa döndüler.“Oğlum?” dedi Sultan hanım şaşırarak.
“Ya sen niye araya giriyorsun? Ben alıştıra alıştıra diyecektim.”
“Oğlum, iki saattir yazıyorsun, ne alıştırması.”Mustafa’nın yüzü düştü, “Ama girmiştim olaya. Az kalmıştı. Alex’ten şey edip, oradan çıkıp, bağlıyordum Alisia’ya.”
“Ya maşallah ne bağlıyordun ama.” Yüzünü yelledi, “Ay bir Amerikan gelinimiz eksikti Muhsin.”Muhsin bey gülüyordu, “Hayatım, aşkın önünde hiçbir engelin duramayacağını benden öğrenmen gerekiyor. Madem oğlumuz sevmiş, bizim de saygı duymamız lazım.”
Sultan hanım başını salladı “Haklısın.”Mustafa o an rahat bir nefes verdi. Çetin de ona göz kırptı. “Hayırlı olsun.”
“Sağol.”
O sırada merdivendeki gürültü ile herkesin başı o yana çevrildi. Gençler kendi aralarında gülüşüp, iniyorlardı. “Aşkım da geldi,” dedi Çetin gülümseyerek. İkisi birbirine sarıldı.“Sen aşk geldi Mistik,” dedi Alisia da koşup adama sarılarak.
Mustafa öksürdü. “Hoşgeldi o aşk da,” annesine bakıp, sırıttı, “Normalde hiç yapmaz böyle şeyler. Şule’den özendi her halde.”
“Aa Sultan teyze hoş gelmişsiniz,” dedi Şule. Diğerleri de o tarafa giderek kadınla diğerlerini öptüler.Alisia da baktı, “Tultan kim?”
“Tultan değil Alisia, Sultan. Ayrıca annem olur kendisi.”
Alisia’nın gözleri açıldı, “Aa siz ben kaynana,” deyip, Mustafa’nın yanından kalkarak kadına sarıldı. “Ben sen gelin. Alisia. Mistik evlenme teklif yaptı.”“Öyle mi?” dedi kadın başını eğip, oğluna bakarak. “Haberimiz olmadı hiç.”
Mustafa güldü, “Sürpriz annecim sürpriz.”
Muhsin gelinini karısından çekti ve kendi sarıldı. Anlaşılan karısı kıskanç bir kaynana olacaktı.“Merhaba kızım ben Muhsin.”
“Memnun oldu. Sen kaybaba.”
“Yani yaklaştın. Kayınbaba.”Hepsi gülüştüler. Sultan hanım da gülmüştü. Amerikan’dı ama çok içten bir kızdı. Bütün akşam sohbet etmişlerdi. Alisia Mustafa’nın kız kardeşleri ile de çok iyi anlaşmıştı.
Gece bitiminde hepsi ile vedalaştılar.“Bu hafta yoğunuz anne, malum gidiyoruz. Gelemeyebilirim.”
Sultan hanım oğlunu öptü, “Bizde orada olacağız zaten.”
“Sahi mi?” dedi sevinçle.
“Evet. Önem hanımla Acar bey ayarlamışlar her şeyi. Hep birlikte orada olacağız.”Çetin annesine minnetle baktı ve onu öptü. “Teşekkür ederim,” diye fısıldadı ona.
Önem hanımın bu yaptığı Çetin için önemliydi. Çünkü bu onu kabullendiğini, annesi olarak onun da orada olması gerektiğini düşündüğünü gösteriyordu. Bu da Çetin’i mutlu etmişti.***
Son zamanlarda basının da büyük ilgisini çekmişlerdi. Röportajlar, reklam, klip teklifleri akın akın geliyordu. Yine bir kanala grupça son röportajlarını vereceklerdi.
“Bu grubu nasıl kurdunuz Çetin bey?” diye sordu bir gazeteci.
Çetin gülümsedi, “Ben kurmadım. Fikir Sarp’tan çıktı ve grup aslında kendiliğinden kuruldu. İskambil kağıtlarını yanyana dizer, sonra birine dokundunuz mu diğerleri de arka arkaya devrilir ya, bizde de öyle oldu. Biz tekbir kişiye söyledik ve sonra bir baktık ki kocaman bir aile olmuşuz.”“Peki kazanılan parayı ne yapacaksınız? Aslında herkeste şu soru da var ‘Yarışmadan sonra BCA grubu dağılacak mı?’”
Sarp derin bir nefes aldı, “Alınan para hepimize eşit olarak bölüştürülecek. Bir dans okulu açmayı istiyoruz. Bizimle yola devam etmek isteyen aldığı parayla bizimle ortak olabilir. Ama herkesin bir hayatı var sonuçta. O yüzden tabi ki tam kadro kalmamıza imkan yok.”“Peki bu yarışma kazanıldığı takdirde ne yapacaksınız? Hayatınızda neler değişecek.”
Çetin gülümseyerek Şule’ye baktı, “Hemen evleneceğim. Tabi o da benimle evlenmeyi kabul ederse.”
Şule duyduğu şeye inanamadı. “Çetin...”“Evlenir misin?”
“Elbette evlenirim,” deyip adamın dudağına yapıştı. Herkes alkışlarken, Sarp ile Alex ıslık çalıyordu.
Alara sevgilisine yaklaştı. “Şu an adının hakkını öyle bir veriyorsun ki?”
“Ne?”
“Tam Sap’sın yani!” diye çemkirdi ve diğer tarafa baktı.***
Son günler çok yoğun geçiyordu. Alisia ve Çetin kimseye nefes aldırmıyordu. Arada eğlenseler de hemen yeniden konsantre olup, çalışmaya devam ediyorlardı.
Ve işte beklenen gün gelip çatmıştı. Herkes valizleri ile kapıdaydı. Çetin ve Sarp birbirlerine baktılar ve üniversitede buldukları tokalaşmayı yaptılar.
“Sanırım heyecan arttı.”“Aynen,” dedi Çetin ve arkadaşlarına döndü. “Arkadaşlar, yolun son iki virajındayız. Kaybetmek ya da kazanmak artık önemli değil. Elbette kazanmak bizim amacımız, ama orada o sahnede olmak bile yeterli bize,” derin nefes aldı, “Hepimize bol şanslar diliyorum. Hadi yolculuk başlasın,” dedi ve onları havaalanına götürecek otobüse bindiler.
Uçak yolculuğu da oldukça eğlenceli geçmişti ve işte Los Angeles’taydılar.
Otel yarışmayı düzenleyen kanal tarafından ayarlanmıştı. Hepsi onlara ayrılan kısma gelip, odalarına yerleştiler.
Artık o geceyi bekleyeceklerdi. Yarışmanın olacağı geceyi...=)
ATEŞ DANSI FİNAL'DE GÖRÜŞMEK ÜZERE =)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİMLE DANS ET - ATEŞ SERİSİ I - FİNAL
Roman d'amourBir grup dansçı... Muhteşem... Uyumlu... Ve başarılı... Eğlenceli ve müzik dolu bir hikaye daha... Aralarına yeni katılan bir "Çömez", Alara... Çömezlerden bunalan bir profesyonel, Sarp... Sürekli kavga eden biri çapkın diğeri inatçı iki arkadaş (!)...