1.BÖLÜM

542 50 31
                                    

Sanırım herkesin hayatını değiştiren bir anı vardır; hayatını mahveden, karanlığa çeviren ve sadece bir dakika içinde ölüp tekrar dirilirsin.

İşte benim de hayatım o an kararmıştı, hikayem kötü başladı, hem de daha çok küçükken... Bir bahar günüydü. Ağaçlar hafiften yapraklarını dökmeye başlamıştı. Ben evin önünde oturuyordum. Arkadan bir ses "Selimmmm" diye geldi. Bu benim kardeşim Melek. Melek kim diye sorarsanız, benim kardeşim, canım, balım. Sanki onu her gördüğümde yeniden doğuyordum. Masmavi gözleriyle, beline kadar kıvırcık saçlarıyla etrafa ışık saçıyordu. O tam da ismi gibi bir melekti. Yaklaşıp yanıma oturdu. Elinde bir kağıt parçası vardı. Ona "Bu nedir Melek?" diye sordum. Bana elindekinin bir liste olduğunu söyledi. Ne listesi olduğunu sorarsanız hemen söyleyeyim, bu Meleğin yapmak istedikleri şeylerin listesiydi. Bana dönüp "Selim, bunları beraber yapacağız, tamam mı?" dedi. Listede neler olduğunu sordum ve teker teker saymaya başladı.

"Uçan balona binmek, bir köpeğimin olması, karavanla gezmek, gemi yapıp denizde gezmek, kar yağarken altında oturmak, bir evim olsun böyle bahçeli, başarılı bir yazar olmak. Son bir tane daha var ama onu şimdi söylemeyeceğim," dedi.

Melek yine bir okul çıkışı eve hemen ulaşmak için olabildiğince hızlı adımlar atıyordu. O kadar mutluydum ki havanın soğukluğunu bile hissetmiyordum. Soğuk bir kış günüydü, aylardan Şubat, ve benim doğum günümdü. Bunun için bir an önce eve ulaşıp hazırlık yapmam gerekiyordu. Eve ulaştığımda Melek her zamanki gibi beni kapıda bekliyordu. Evdeki hazırlıklar bitmek üzereydi. Son bir şey kalmıştı, pasta alınmamıştı. Ben, Melek ve biricik Leman teyzemle pasta almak için dışarı çıktık. Melek'le hoplaya zıplaya gidiyorduk. O an bizden mutlusu var mıydı bilmiyorum. Leman Teyze durmamızı söyledi, çünkü karşıya geçmemiz gerekiyordu. Ben durmuştum ama Melek hala hoplayıp zıplıyordu. Benden daha çok mutluydu sanırım. Onu böyle gördükçe neşemi hiç kaybetmiyordum.

Karşıya geçmemiz gerekiyordu. Melek'in yavaş olması konusunda Leman Teyze uyarmıştı. Ama o hala yerinde durmuyordu. Melek bir anda kendini yola atıp hızla karşıya geçmeye çalıştı, ama başaramamıştı. Araba Meleğimin o küçücük bedenini bir tarafa savurmuştu. Ben kendimi kaybetmeye başlamıştım. Hiç hareket etmeden sadece Melek'in kanlar içinde kalmış yara bere içindeki o küçük bedenine bakmaktan başka bir şey yapamadım.

Melek'in olay yerinde yaralı bir şekilde yattığı an, içimde tarifsiz bir acı oluştu. O an, yaşamın ne kadar kırılgan olduğunu fark ettim. Hemen ambulans çağrıldı, ama o bekleyiş anı içinde zaman durmuş gibiydi. Ambulans gelirken, gözlerim hala Melek'in üzerindeydi.

Ambulans hızla geldi, sağlık görevlileri Melek'e müdahale etmeye başladı. Yapabileceğim bir şey olmadığını bilmek, içimi daha da paramparça etti. Hala o anın etkisi altındayken, bir yandan da kendi içsel çıkmazlarımla baş etmeye çalışıyordum.

Hastaneye varıldığında, durumun ciddiyeti beni derin bir endişeye sürükledi. Doktorların ve sağlık ekibinin yoğun çabalarına rağmen, Melek'in durumu kritikti. Beklemek, umutsuzca dualar etmek dışında bir şey gelmiyordu elimden.

Günler geçtikçe, Melek'in durumu biraz daha iyileşme göstermeye başladı. Ancak bu süreçte, Leman teyze ve ben derin bir çaresizlik içindeydik. Melek uyanır mı, eski sağlığına kavuşabilir miydi? Sorular kafamızda dönüp duruyordu.

Melek'in iyileşme süreci uzun ve zorlu oldu. Yoğun bir rehabilitasyon sürecine girdi, ama azimliydi. Onun yanında olmak, destek vermek, her anında yanında hissettirmek istiyordum. Belki de hayatın en zor anlarından birini yaşıyorduk, ama umutla ve birbirimize kenetlenmiş bir şekilde bu zorlu süreci aşmaya çalışıyorduk.

Hastanede koltukta oturuyordum. Bir anda doktorlar etrafa koşuşturmaya başladı. Ne olduğunu anlam veremedim. Kimse cevap vermiyordu. İçimi bir korku sardı, hislerim düşüncelerimin önüne geçmeye başladı. Karşıdan doktor bize doğru yaklaşmaya başladı. Karşımızda durdu, üzgün ve hisli bir sesle "Maalesef hastayı kaybettik" dedi.

Hüzün dolu anlardan sonra hastanede sessizlik hakimdi. O an, Melek'in kaybıyla dolu bir boşluk içindeydik. Doktorun sözleri etrafımızda yankılanırken, Leman teyzeyle birlikte duygusal bir çöküntü içine girdik. Melek için yapılabilecek hiçbir şey kalmamıştı.

Hastane koridorlarında dolaşırken, geçmişte paylaştığımız anılar gözlerimin önünden geçiyordu. Onun gülerkenki anıları, geçmişte birlikte geçirdiğimiz mutlu zamanlar... Bir an için her şey donmuş gibiydi.

Cenaze düzenlemeleri ve acının yüküyle başa çıkma çabaları içinde, Leman teyzeyle birbirimize destek olmaya çalıştık. Melek'in ardında bıraktığı izleri hatırlamak, onunla geçirdiğimiz güzel anıları paylaşmak bir nebze olsun huzur veriyordu. Ancak yine de, acı gerçeği kabullenmek kolay olmuyordu bu.

Leman teyzeyle birbirimize sıkı sıkıya sarılarak, Melek'in kaybıyla başa çıkmaya çalışıyorduk. Cenaze düzenlemeleri sırasında, aile ve dostlar bir araya gelmiş, Melek'in yaşamına bir veda düzenleniyordu. O an, hatırlanan güzel anılar ve paylaşılan hüzün, bir araya gelmiş insanların ortak acısıydı.

Melek'in anısını yaşatmak, onun sevgi dolu ruhunu hatırlamak için bir araya gelmiştik. Leman teyze, Melek'in yaşamı boyunca paylaştığı anıları anlatarak, acımızı bir nebze olsun hafifletmeye çalışıyordu. Zamanla, Melek'in bize bıraktığı mirası yaşatma çabalarımız, acımızı hafifletmeye yardımcı olacaktı.

Melek'in cenaze töreni sona erdiğinde, aile ve dostlar bir araya gelerek evlerine döndüler. Ancak geride kalanlar için hayat devam ediyordu, sadece artık Melek'siz. Ev, onun güler yüzü, şaka anlayışı ve sevgi dolu enerjisiyle dolup taşmış gibi hissediliyordu.

Leman teyze, Melek'in bıraktığı boşluğu doldurmaya çalışarak, evdeki herkesi bir arada tutmaya çabalıyordu. Ancak her birimiz, içsel bir boşluk hissediyorduk. Birlikte geçirdiğimiz anıları paylaşmak, acımızı paylaşmak ve birbirimize destek olmak, bu zorlu süreci daha da güçlü kılıyordu.

Karanlık bir gecede, kız kardeşimin kaybının acısı içinde çaresizce yakarıyorum. Her an, içimde bir boşluk hissediyorum, kaybettiğim sevgilinin yankısı kalbimi paramparça ediyor. Kız kardeşim, yaşamın ne kadar kıymetli olduğunu ve sevginin ne kadar derin bir iz bıraktığını öğretti. Onunla geçirdiğimiz anıları düşündükçe, içimde bir çığlık yükseliyor, ama çaresizlik içinde sadece sessiz gözyaşları bırakabiliyorum. Onun hayaliyle yaşamaya çalışmak, her anında onu hatırlamak ve sevgisiyle yaşamak, ancak yüreğimdeki bu acıyı hafifletebilir mi, bilmiyorum.

Bu karanlık gecede, kız kardeşimin kaybının acısı içinde çaresizce yakarışta bulunuyorum. Gecenin sessizliği, yüreğimdeki boşluğu daha da vurguluyor. Kaybettiğim sevgili kız kardeşim, yaşamın değerini ve sevginin derin izlerini bana öğretti. Anılarımız, içimde bir çığlık gibi yankılanıyor, ama ne yazık ki çaresizlik içinde sadece sessiz gözyaşlarına dönüşüyor. Onun hayaliyle yaşamaya çalışmak, her anında onu hatırlamak ve sevgisiyle var olmak, ancak yüreğimdeki bu ağırlığı bir nebze olsun hafifletebilir mi, bilmiyorum.

MELEK #Wattys2021Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin