Siyah saçlı genç gözlerini kapadı, göz kapaklarına yansıyan filmi seyretti.
Ah, dedi. Ne kadar acınası.
Oysa bilmiyordu, o kadar çok içmişti ki izlediği acınası filmin, kendi hayatı olduğunu bilmiyordu.
"Bir bardak daha?"
Araladı göz kapaklarını, başı yaslandığı tezgaha düşmüştü. Kaldırdı bin bir zorlukla. Önünde ki boş bardağa baktı, ardından ise barmene.
Barmen içki dolu şişeyi gözlerinin önünde sallıyordu. Başıyla onayladı.
"Bir bardak daha."
Barmen, kendisini onaylayan gence sırıttı. Bu sıralar iyi hasılat yapmıştı, bu genç sayesinde. En pahalı içkileri içmiş, bir kaç şişe devirmiş ve barmene yüklü para kazandırmıştı.
Barmen, elinde tuttuğu içkiyi bardağa dökmeye başladı ancak tamamını dolduramadan bardak bulunduğu yerden alındı.
Barmen kaşlarını çatarak bardağı alan kişiye baktı.
"Matthew, daha fazla içmesine izin verme. Sarhoş olup gösterimizi geçen hafta olduğu gibi mahvetmesini istemiyorum."
Konuşan ve aynı zamanda yarısı dolu bardağı kafasına diken kişi bulundukları barda gösteri sergileyen grubun üyelerinden, Jaehyung'du.
Barmen -Matthew- şişeyi derin bir iç çekerek yerine koydu ve kafası tekrardan tezgaha düşmüş bedeni işaret ederek konuştu.
"Dostum, inanmayacaksın ama iki haftadır bir ayda kazanacağım paranın daha fazlasını kazanıyorum şu keş sayesinde."
Jaehyung, arkadaşının dediğine gülümserken tezgaha yaslandı.
"Çok dertli olmalı."
"Ve zengin."
Matthew kendi dediği şeye kocaman bir kahkaha atarken henüz kalabalık olmayan barda sesi yankılanmış ve hafiften sarhoş olan bedeni ayıltmıştı.
"Bir bardak daha... alabilir miyim?"
Kafasını kaldırır kaldırmaz sorduğu şey bu olurken Matthew omuz silkip kafası ile sağına bakmasını işaret etti ve şişeyi rafa kaldırdı.
"Bu gece sana daha fazla içki vermem yasak."
"Neden?"
Yeni ayılan bedenin barmene ithafen sorduğu soruyu Jaehyung cevapladı.
"Sen gösterimizi mahvetme diye."
Siyah saçlı genç, bir kaç defa gözlerini açıp kapadı ve karşısında ki kişiyi tanımaya çalıştı. Bir kaç saniye sonra ise tanımış ve hızla çatık kaşlarını düzeltip oturduğu yerde dikleşmişti.
"Ah... geçen sefer için üzgünüm."
Jaehyung, siyah saçlı gencin saçlarından gözlerini çekip gözlerine odaklandı. Cidden pişman görünüyordu.
"Sorun değil, takılıyorum sadece."
Siyah saçlı genç, tuttuğu nefesi dışarı bırakarak gülümsedi. Bir süre bakıştılar, nedensizce. Açıkcası ikiside aniden neden böyle bakıştıklarını bilmiyorlardı. Sadece bakıyolardı işte...
En sonunda konuşan, onları sessizce izleyen Matthew olmuştu.
"Arkadaşlar, bu tür bakışmaların bir adım ilerisi yatakta gerçekleşiyor. Ve ne yazıktır ki barımız fakir olduğundan mercimeği fırına vereceğiniz odalarımız henüz yok. Kısacası artık bakışma-"
"Ne konuşuyorsun Matt?"
Matthew'in dediğini Jae terslerken siyah saçlı genç sadece sırıtmıtşı.
"Üzüldüm,"
Jae ve Matt aynı anda sordu.
"Neye?"
"Barınızın fakir oluşuna."
Matt, gözlerini kocaman açarak bir iki adım geriledi ve bir kahkaha daha attı. Jae ise şaşkınca kendisini izleyen gence bakıyordu.
Sanırım sarhoş, diyerek pek umursamak istemiyordu gencin dediklerini ama yine de garip hissetmişti.
En sonunda bu yoğun atmosferi bozmak adına gülümsedi ve yaslandığı tezgahtan geri çekilip el salladı.
"Herneyse, sahne beni bekler."
Ancak siyah saçlı genç soru sorarak gitmesine engel oldu.
"Adın ne?"
Jae, tek kaşını kaldırdı.
"İstersen direk numaramı vereyim."
Bunun üzerine siyah saçlı genç konuşmaya başladıkları andan beri ilk defa kahkaha attı. Jae şimdi daha çok şaşırmıştı, sesi ne kadar hoştu gencin...
"Yavaştan almak tercihim, şimdilik adın yeter."
Jae de artık gülerken cevapladı.
"Adım Jaehyung."
Ardından arkasını henüz dönmüştü ki ve o güzel sesi tekrar duydu.
"Bende Brian! Sesin çok güzelmiş, Jaehyung!"
...
Who is Brian?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Not Alone [Jaehyungparkian]
Fanfiction"Şarkıyı bana bakarak söyledin." "Çünkü yalnızdın." "Hayır, yalnızdık."