"Sıra sende?"
Yanındaki salıncakta sallanan Jae'ye, kafasını sallayarak cevap verdi Brian. Barın arkasındaki sohbetleri Jaehyung'un sorusu ile sonlanıp yerini uzun bir sessizliğe bırakmıştı. Sonra Jaehyung, Brian'a arkadaş olmayı teklif etmişti. Brian, arkadaş çevresi oldukça dar bir insan olarak önce şaşırmış sonra ise kabul etmişti.
Ardından daha sakin bir yere gitmeye karar vermişler ve ortaklaşa verdikleri karar sonucu bir parka gidip salıncaklara oturmuşlardı.
Önce Jaehyung, kendisinden bahsetmişti. Uzun uzun... Neden bunu yaptığını sorgulamadan... Ailesinden uzakta üniversitede okuyan bir konsevatuar öğrencisi olduğunu, kedisi ile birlikte tek başına küçük bir evde yaşadığını, aynı bölümde okuduğu yakın arkadaşları ile okul masrafları için belli yerlerde çalıp söylediğini, dostlarını, çok sevdiği ailesini... kısacası huzurlu ve sakin yaşamının büyük bir kısmını anlatmıştı.
Brian, Jae anlattıkça gülümsemesi daha güzel bir hal almıştı. Jae, anlatma sırasının kendisinde olduğunu söylediğinde ise yüzü düşmüştü. İşte, tam o anda Jae daha çok merak etmişti Brian'ı. Brian'ın kendisi de Jae'nin hayatı gibi bir hayat sürdürmek istiyordu. Sakin... mutlu... ve huzurlu. Ama kendi hayatı istediklerinin tam zıttıydı.
"Başlıyorum... Klişe bir şeyler dinlemeye hazır ol.
Şunu belirtmeliyim, anne ve babam aileleri tarafından zorla evlendirilmişler. Aileleri şirketlerini birleştirmek ve başına iki aileninde kanını taşıyan birini geçirmek istedikleri için anne ve babamı mantık evliliğine zorlamışlar. Babamında o zamanlar çok sevdiği bir kadın varmış. Ayrılmak zorunda kalmış tabii. Ardından annemle evlenmiş. Sonra ben gelmişim dünyaya. Annem kariyer yapmak istediği için beni doğurmak bile istememiş. Doğurur doğurmaz ise bakıcılara bırakmış tüm işi."
Ayaklarını hareket ettirip bir kez sallandı.
"Sonraaaaaaaa... öyle işte. Bakıcılar tarafından büyütüldüm, ailem bana olan sevgisini sadece başkalarının yanında gösteriyordu. O sevgide oldukça sahteydi. Okul çağıma geldikten sonra daha iyi bir eğitim için yurtdışına taşındık. Hiç arkadaş edinmemiştim, çünkü yasaktı. Kanada'da yaşıyorduk ve ailem benim arkadaş edinip kötü bir insan olacağımı düşünüyordu. Yanıma gelen herkesi kovmaya o kadar çok alışmıştım ki arkadaş edinmek benim için günah gibi bir şeydi.
Tabi büyüdüm zamanla, gergin ve sevgiye dair tek bir izin olmadığı bir evde, yabancı bir ülkede, baskıcı bir aile ile, onların uygun gördüğü bir bölümde öğrenci olarak... arkadaşım olmadan büyüdüm."
"Hiç mi isyan etmedin?"
"Ettim. Liseden sonra kendimin farkına vardığımda, artık ufak bir sırra sahiptim. Her gün isyan ettim. Sessiz evimizde artık her gün benim ve ailemin bağırışı yankılanıyordu. Gün boyu zaten görüşmüyorduk ama yemek saatlerinde, her sofrada kavga ediyorduk. Defalarca aç kalktım o sofradan.
Bana sevgi dışında her şeyi 'öğrettiren' bir ailem olduğu için her gün isyan ettim. Bu sırrı aileme diyemeyecek kadar korkak olduğum için, yalnız olduğum için..."
Genelde insanlar sıkıntılarını anlattıkça rahatlar ama Brian hiç rahatlamamıştı. Sonlara doğru sesi kısılmış, gözleri kızarmıştı.
"Devam etmek zorunda değilsin Brian."
Jae çoktan pişman olmuştu, anlatmasını istediği için.
"Sakladım sırrımı ancak bir gün nasıl bilmiyorum ama babam öğrendi. Bak bu kısımdan sonrası daha da kli-"
"Tanrım, şöyle demeyi keser misin? Herkesin hayatı farklı ve özeldir. Her ne kadar kötü olursa olsun. Klişe diye tanımlanacak kadar basit görme hayatını. Senin hayatın, kötü bile olsa sana ait."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Not Alone [Jaehyungparkian]
Fanfiction"Şarkıyı bana bakarak söyledin." "Çünkü yalnızdın." "Hayır, yalnızdık."