Parktaki gecenin üzerinden 3 hafta geçmişti. Koskoca 3 hafta. Bu 3 hafta içerisinde olanları kısaca özetlemek gerekirse,
'Garipti.'
Arkadaş edinmişdim, hem de bir sürü. Matt, Wonpil, Sungjin, Junhyeok, Dowoon.
Matt, cidden hayatıma giren en komik insandı. Öyleki her dediği şeye gülüyordum, bu yüzden bana 'bir numaralı fanım' demeye başladı. Ne zaman beni Jae ile birlikte görse, ilk tanıştığımız -benim sarhoş olduğum ve hatırlamadığım o 'ilk tanışmadan bahsediyorum- ana göndermeler yapıyordu. Açıkçası ne dediğini pek anlamıyordum çünkü o günü hatırlamıyordum. Ancak Jae, o gecenin konusunu her açtığında Matt'in çenesini kapıyordu.
Tanrı bilir, neler demiştim... Sarhoşken dilim çözülür ve zihnimin gizli raflarında sakladığım garip yönlerim ortaya çıkarmış. İnanması zor ama annem demişti bunu bana. Beni götürdükleri her önemli yemek veya ona benzer şeylerde sırf onların inadına şişenin dibini görürdüm. Bir gün annemin canına tak etmişti ve bağıra bağıra sarhoşken nasıl birine dönüştüğümü söylemişti.
Herneyse.
Wonpil, Dowoon, Junhyeok ve Sungjin'den bahsedecek olursam... Jae'nin konservatuardan arkadaşlarıymış. Barın sahibi okuldan bir hocalarıymış ve onlara barında çalışmaları için teklifde bulunmuş. Onlarda kendilerini hem geliştirip hem de para kazanmak için teklifi kabul etmiş. Bu arada, cidden barda ki çoğu çalışan, öğrencilerden seçilmiş. Barın sahibini bu konuda oldukça takdir ediyorum...
Wonpil, oldukça sıcak bir insan ve gözleri cidden çok güzel... Ona kanım fazla kaynadı. Beni her gördüğü yerde yanlarına çağırıyor ve sohbetlerine dahil etmeye çalışıyor.
Dowoon aralarında en küçük olanıymış, bunun getirdiği bir şımarıklık varmış üzerinde. Yani Jae öyle dedi. Bana karşı mesafeli ve saygılı. Jae, onun yeni insanlara alışmasının zaman aldığını söyledi. Bu yüzden onunla pek konuşamadım ama tipi cidden çok sevimli bunu demeden geçemeyeceğim.
Sungjin de tam lider havası var, komik ve eğlenceli birisi. Saatlerce oturup sohbet edebileceğim türden bir insana benziyor.
Junhyeok ise çok utangaç, bu yüzden çok sohbet edemedim onunla. Fakat sesi cidden çok güzel. Jae'nin sesi kadar değil ama çok tatlı bir ses tonu var.
Jae'nin cidden çok güzel arkadaşları vardı ve beni onlarla tanıştırdığı için ona minnettardım.
Evde canım sıkıldığı için, gittiğim ve tanıdığım başka bir yer olmadığı için haftanın bir çok günü buraya geliyordum. Benden bıkıp bıkmadıklarını merak
ediyorum.Eh, anne ve babamın benden bıktığını göz önünde bulundurursak... neden olmasın?
"Ne düşünüyorsun?"
Jae'nin sesiyle gözlerimi daldığım yerden çekip ona çevirdim.
3 hafta içerisinde Jae ile daha samimi olmuştuk. Yani, normal iki arkadaştık. O gece ona anlattıklarımdan sonra her şey çok hızlı gelişmişti.
Beni mutlu ediyordu, karşılık beklemeden. Arkadaşlık ilişkilerinde berbat olduğum için ben pek bir şey yapmıyordum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Not Alone [Jaehyungparkian]
أدب الهواة"Şarkıyı bana bakarak söyledin." "Çünkü yalnızdın." "Hayır, yalnızdık."