4. BÖLÜM

132 6 0
                                    

(Medyada Tuana var)

Hiç sevmediğim okulun bitmemesini isteyeceğim aklımdan geçmezdi. En azından kaçamak yapacağım bir yerdi okul, üç ay boyunca burda ne yapacaktım. Cezamın ikinci gününe girmiştim bile. Biraz bok temizledikten sonra yemekhaneyi temizleyip bugünü de bitirebilirdim. Elime kocaman eldivenimi geçirip bir kova ve hortum ile tuvalete girdim. Kulağıma kulaklığımı takıp sevdiğin tek şarkıyı dinlemeye başladım.''Yaramızda kalsın'' yaralarımı saran bir şarkıydı. Kendimi kaptırmış yerleri siliyordum. Tabi elimdeki sopayı da mikrofon yapmayı ihmal de etmiyordum. Oynanacak bir şarkı değildi ama söylemesi güzeldi içimdeki yaraları dışa vuruyordu şarkının sözleri, söylemek isteyip de söyleyemediğim her şeyi . Arkamı döndüğümde Aras ve göğsü ile çarpışmam bir oldu. Tekrar nutuk atmaya mı gelmişti. Uzun uzun gözlerime baktıktan sonra kulaklığımın tekini çıkarıp kulağına taktı. Şarkının sonuna gelmiştim neredeyse,keşke gelmeseydim. Gözlerini benden ayırmadan bakıyordu. Gözleri o kadar maviydi ki tıpkı denizin en dibine bakıyormuşum gibi hissetmiştim. Dağınık saçlarımı çekip kulağıma '' İspat edeceğim. '' diyip kulaklığı çıkarıp geri taktı kulağıma . Arkasını dönüp gitmişti iyiydi de neyi ispat edecekti . Bu nasıl bir büyüydü ki ağzımı açıp tek kelime dahi edememiştim. Dünle bugün arasında ne değişmişti ki, Yoksa oda mı inanıyordu benim öyle bir şey yapmadığıma. Ama dün öyle durmuyordu. Bunları düşünmek yerine yapmam gereken işler geldi aklıma birdenbire hafifçe yüzüme su Çarptım. Tuvalet bitince sıradaki durağa doğru yola çıktım. Oda nesi Aras Tuanayı nereye götürüyordu. Arkalarından ne kadar gitmek istesem de gidemezdim çünkü bir dolu iş beni bekliyordu. Poyraz hazır ola geçmiş beni yemekhanede bekliyordu. Gülünç duruyordu, eline viladayı verdim ve temizleyeceği yerleri gösterdim. Ben masaları düzenlerken oda yerleri siliyordu. Masaları hazırladıktan sonra sırada çatal kaşık ve bıçakları koymak vardı. Sanki kendileri alamıyordu. Tek tek tüm masalara yerleştirdikten sonra arkamı döndüm. Hadi canım Aras mıydı o ! Ya ben çok yorgundum ya da Aras ve Poyraz yerleri siliyordu. İlk ihtimal daha uygun gelmişti ben çok yorgundum ve hayal görüyordum. Aras onlara baktığımı fark etti ve '' Seni şikayet edeceğim küçük hırsız işlerini bize yaptırıyorsun(!)'' yüzümü buruşturdum ve gülümsedim. Tek bir masa vardı onu da halletim mi tüm işlerim bitmiş olacaktı. Bıçağı koyacakken bıçak elimden kayıp bacağıma sürterek yere düştü. Acıyla bağırıp olduğum yere çökmüştüm. Bu canımı çok yakmıştı ve yanaklarımdan yaşların süzüldüğünü hissediyordum. Aras ve Poyraz hemen yanıma koştular. Poyraz bacağıma bile bakamıyordu, Aras ise bir elini belime diğerini ise bacağımın altına geçirip beni kucağına aldı. ''Ne yapıyorsun? Bırak ben yürürüm!'' Demiştim ne kadar saçmaydı bıraksa ne yapacaktım belli değil. ''Saçma saçma konuşma! Revire götürüyorum seni. '' ellerimi nereye koyacağımı bilemiyordum ama sonunda koyacağım yeri bulmuştum ellerimi boynuna dolayıp arkada kilitlemiştim. Parfümü çok güzel kokuyordu, tüm Ciğerim parfüm kokusuyla dolmuştu. Revire geldiğimizde doktor bacağıma tentürdiyot sürüyordu, sonrasında küçük bir dikiş ile iz bile kalmayacağını söyledi. İz umrumda bile değildi canım çok yanacaktı. Bunu biliyordum gözlerimi kapatıp dikişi atmasını istiyordum. Dikişi atmaya başladığında Arasın kolunu sıkıca tuttum amacım hasta yatağını tutmaktı ama tam yanımda onun kolunu bulmuştum. Hiç yoktan iyidir diyip sıkıyordum kolunu. Doktor bittiğiniz söylediğinde tek gözünü açıp bacağımı kontrol ettim. Aras '' Eğer kolumu bırakmazsan kangrenden benim kolumu kesecekler(!)'' demişti doğru ya kolunu sıkıca tutmuştum. '' Pardon!''dedikten sonra parmaklarımı tek tek açarak kolunu bıraktım. Doktor odama gidip dinlenmemi söyledi. Benim işime gelirdi çünkü çok yorulmuştum. Ayağa kalkmaya çalıştığımda ilk başta yalpalamıştım ama ayaklarımın üstünde durabilmiştim. Seke seke giderken arkamdan ''Küçük hırsız yerine sana tavşancık mı demeliyim.'' Çok komikti ben ne haldeyim o hala espiri yapmaya devam ediyordu. ''HA HA çok komik!'' Kızdığımı anlamış olacak ki kolumun altından elini belime sardıktan sonra beni odama kadar götürdü. Yeni odama demeliyim,Beni tek kişilik bir odaya almıştı müdür. Bu benim için daha iyiydi. Kimsenin ağız kokusunu çekmezdim en azından burda ama yalnızdım işte tıpkı eskiden olduğu gibi yalnızdım. Odama geldiğimde beni kapımda bırakmasını istedim çünkü onu odama almış gibi gözükmek istemiyordum. Anlayışla karşıladı beni ve kapıda bırakıp gidiyordu ki '' İyice uyu Tavşancık yarında erken kalkma çünkü cezan artık bitecek.'' Dedi. Bunu nasıl yapacağını soramadan arkasını dönüp gitti. Giderken de elini kaldırıp el salladı. Bir insan nasıl bu kadar yumuşacık bir kalbe sahipken sert gözükürdü. Yatağıma geçmeden önce doktorun verdiği ağrı kesicilerden birini aldım ve içtim. Bacağımın sızlamasıyla uyumam zor olurdu. Hafif yorgunluk ve ilacın verdiği uyku ile gözlerim zor olmadan kapanmıştı. Uyumak hiç bu kadar zevkli gelmiyordu önceden...

İKİ KALP BİR BEDENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin